Kafamdaki ve burnumdaki sızlamayla gözlerimi açtım. Bi an aklıma en son yaşananlar geldi. Uçurumdan atlayacakken biri beni çekmişti ama sonra tekrar atlamıştım. Etrafa baktım zifiri karanlık demekki amacıma ulasamamıstım. Yine ve yine tek başıma kalmıştım. Yine başaramamıştım. Yin- bi dakika EE ben ölmediysem şuan neredeydim, beni kim kurtarmıştı? Etrafıma daha dikkatli baktım duvardaki saatten anlaşılacağı üzere saat 3.22. Hızlıca yataktan kalkarken kafama ağrının girmesiyle yatağa düşmem bir oldu. Biraz bekledikten sonra yavaş yavaş doğruldum. Etrafıma daha dikkatli baktım ve pencerede giren çok az bi ışık sayesinde karşıdaki kapıyı fark ettim. Kapıya yaklaşırken icerde birilerinin konuştuğunu ve adım seslerinin buraya doğru yaklaştığını duydum. Hızlıca bişeyler düşünürken karşıdaki cama baktım ve hızlca cama yaklaşıp açtım. Hızlıca kendimi yukarı çektim ve camdan aşağıya hopladım. Evin ikinci katta olması benm için avanaj oldu. Yinede bedenim acayip ağrıyordu. Etrafa baktım ve sokakta hızlıca koşmaya başladım. Sızlayan bedenimi aldırmadan koşa bildiğim kadar koştum. Evden yeterince uzaklaşınca bi yerde durup nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gece olduğu icin çevrede pek fazla insan yoktu. Sakinleşince yürümeye başladım. Etraftki tabelalarla evimi bulmam kolay oldu. Apartmana gelince içeriye girdim ve bi dakika anahtarımın telefonumun olduğu çanta uçurumda kalmıştı. Her zaman yedek olarak koyduğum anahtarı aldım ve kapıyı açıp içeriye girdim. Işıkları hiç acmadan direk odama gidip yatağa uzandım. Önceden de olmadığı gibi şimdide başaramamıştım. Bu evren neden bizim kavuşmamıza engel oluyordu her seferinde? Artık ağlayamıyorum da. Gözyaşlarım tükendi. Bedenim o kadar yorulmuştu ki kımıldayacak halim yoktu. Yavaş yavaş gözlerimi kapattımve o anda sol gözümden bir damla yaş geldi. Hani derler ya ilk önce sağ gözünden yaş gelirse mutluluktan, sol gözünden geliyorsa acıdan aglıyorsundur diye. Benim her zaman sol gözümden gelir. Belki de mutlu olmayı hak etmeyenlerdenimdir.
Sabah alarm çalmadan uyandım. Bedenimin yorgunluğu geçmişti. Sadece kafamda rahatsız edici bir ağrı vardı. Elimi yüzümü yıkayıp kendime kahve yapmak icin mutfağa geçtim. Tezgâhta bulaşıkları elimle iterek kahve yapmak için kendime yer açtım.
Kendime sert bir kahve yaptıktan sonra odama geçip üzerime kot pantolon ve salaş bir tişört geçirdim. Bugün önce bir iş ardından da kalmam icin bir ev bulmam lazımdı. Kahavemi bitirip siyah şapkamı taktıktan sonra evden çıktım. Sokakta yürümeye başladım. İnsanların ve arabaların sesi sokağı dolduruyordu. Yürümeye devam ettim. Dün neler oldu? Uyandığımda neredeydim? Hiçbir fikrim yok.
Artık insanlarla iletişim dahi kurmak istemiyorum. Sokakta yürüdükçe insanlar bana uzaylıymışım gibi bakıyorlar. Hiçbiri umrumda değil
Bir anda herkesin bana dönüp bağırmasıyla birinin beni olan gücüyle çekmesi bir oldu. Ölmeyi dört gözle bekleyen ben arabanın bana çarpa ihtimaliyle kalbim neden bu kadar hızlı hızlı atmaya başlamıştı?
Kolumdan tutup çeken adama baktığımda dün beni uçurumun kenarından çeken adam olduğunu fark ettim
"Benim olmadığım bi ortamda denesen ölmeyi nasıl olur? " evet birincisinde isteyerek atlayacktım uçurumdan ama bu isteyerek değildi ki.
"Sana beni kurtarmanı söylemedim ve lütfen git yaşamak isteyenlerin süper kahramanı ol. Benim süper kahramana ihtiyacım yok! "Dedim ve çevredeki insan topluluğunu iterek ilerlemeye devam ettim. Yürürken bi anda durdum ve o adamın yüz siması aklıma geldi. Gözleri, burnu, dudakları... Bu Rüzgar'a...
Nasıl olur ya.....UMARIM KİTABIMI GÜZEL BULMUŞSUNUZDUR. OY VE YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ.. TEŞEKKÜR EDERİM 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLÜTON
Teen Fiction"İntihar; bir insanın kendi elleriyle yaşamına son vermesi. Peki ya bi insanın umudu intihar edermi? Evet eder. Sanki kanaması durmak bilmeyen hayat damarlarından birisini kesmişsin gibi. Kanaması durmuyor ve her saniye daha çok acıtıyor. Daha kötü...