Yaşamak; insanların en çok istediği şeydir. Yaşamak onlar için her şeyden daha kıymetlidir. Peki ya ölmek? Kim isterki ölmeyi, onca yaşadığı şeyleri geride bırakıp sonsuzluğa gitmeyi. Sanırım kimse istemez...
Güneşin keskin ışıkları odanın içine yeni yeni dolmaya başladı. Uyumuyordum ama gözlerim sımsıkı kapalıydı. Çalar saatin o iğrenç sesi sayesinde gözlerimi açtım ve yataktan kalktım. Buz gibi parkelerin ayaklarımı titretmesini aldırmadan banyoya yürüdüm. Sabaha kadar uyumadığım için gözlerimin altı mosmor olmuştu. Buz gibi suyla birkaç defa yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kuruladım. Lavabo geceden kalan jiletlerle doluydu tabi hiçbir işe yaramamıştı.
Ölmek için yaşanır mı? İşte ben intihar etmeyi beceremiyorum ama ölmeyi dört gözle bekliyorum.
Düşüncelerimden sıyrılıp mutfağa geçtim. Tezgahın üstü bulaşıklara doluydu tabi her yer her yerde. Bulaşıkların arasından bardak alıp su içtim. Ardından oturma odasına geçtim. Orasıda dağınıktı umursamadan pencereye yaklaştım. Sokakta çocuklar oyun oynuyordu. Ne kadarda mutlular. Benim hiç böyle arkadaşlarım, şaşalı oyuncaklarım olmamıştı. Kapının zil sesiyle irkildim ve yavaş adımlarla kapıya yaklaştım. Kapıyı açtığımda ev sahibi artık bıkmış bi tavırla "kızım artık kirayı odesen ne zamandır bekliyoruz vermiyosun evide harabeye cevirmissin zaten 2 gün icindeyakirayı öde yada kendine ev bak" demesiyle gitmesi bir oldu. E tabi haklıda kadın enkısa sürede önce ev sonra iş bulmam gerekiyor. Banyoya doğru yürüdüm ve üzerimdeki lerini çıkarttıktan sonra kırık ve biraz sararmış olan küvetin içine oturdum. Sıcak suyu açıp dolusunu izledim. Saçlarım ne zamandır yıkanmadıgı için yağlanmış ve dolaşmıştı. Elime bolca şampuan döktüm ve saçlarımı yıkamaya başladım. Yaklaşık bir saatin sonunda banyodan cıktım ve kurulandım. Odama geçip rengi biraz solmuş olan siyah pantalonu ve siyah bol tişörtü giydim. Bugün tamamen siyah olmak istiyorum. Saçlarımı kuruttuktan sonra acık bıraktım. Zaten doğal hali oldukça düz. Odamdan siyah şalımıda alıp evden çıktım. Hava bugün tuhaftı ne sıcak ne soğuk..
Ayaklarım artık yolu ezberlediği için nereye gideceğimi düşünmüyordum. Çantama tıkıstırdıgım şalı alıp kafama örttüm. İşte ezberledigim o yer. Ne kadar da sessiz. Biraz ilerledikten sonra oturdum. Özlemiştim. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyorum. Gözyaşlarım tükenmişti sanki. Boğazım düğüm düğüm oldu ve derince yutkundm. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Uzun zaman olmustu zaten. "Bugün 17 ocak tam iki ay oldu. İki aydır sensiz olmak kokuna hasret kalmak ne kadar zor anlatamam. Bugün ev sahibi evden cıkmamı söyledi peki ben her köşesinde anılarımızın olduğu evden nasıl ayrılacağım? Her zaman beraber uyurduk, o zamanlar o kadar huzurlu uyurdumki hiç uyanmak istemezdim. Şimdi ise uyumaya korkar oldum" yaşlar yavaş yavaş akmaya başladı. "Seni çok özledim. Sesini, kokunu, ellerini, bana bakarkenki o gülüşünü, gözlerini, nefes alıp verişini... Niye beni bu dünyada tek başıma bıraktın? Olmuyo, yapamıyorum. Tek başıma yaşayamıyorum. Ama merak etme sevgilim gelicem yanına." diyerek ayağa kalkıp hızlı hızlı yürümeye başladım. Dalgaların sesleri kulağıma doldu. Sanki her şeyden haberci olan hava iyice siyah bulutlarla kaplandı. Uçurumun kenarına yaklaştım ve aşağıya baktım. Burası bizi kavusturacak. İstemsizce tebessüm ettim. Kafamı kaldırdım ve gökyüzüne baktım. Rüzgar esiyordu. 'RÜZGAR' beni almaya gelmişti. Kollarımı açtım, gözlerimi kapattım yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Kavusmamıza sadece bir adım vardı. Bir adım yakınımdaydı artık. Derin bir nefes aldım veee
Belimden cekilmemle yere kapaklanmam bir oldu. Aniden gözümü açtım ve karşımda nefes nefese olan tanımadığım bir erkekle karşılaştım. Bana bakarken bağırmaya basladım"sen ne yaptığını sanıyorsun? Hayatımı mı kurtarmış oldun şimdi? Asıl ben çekerek hayatımı mahvettin sen"kafamı eğip ağlamaya başladım hıçkıra hıçkıra. Artık hiçbir seye gücüm kalmadı dayanamıyorum onsuz yaşamaya kimsesiz yaşamaya dayanamıyorum. Bu aptalın biri yüzünden hiçbir şey mahvolamaz. Ayağa kalktım ismini bilmedigim adam yaptığım hareketlere bakıyodu. Tüm hızımla uçuruma doğru koştum vee karanlık...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLÜTON
Teen Fiction"İntihar; bir insanın kendi elleriyle yaşamına son vermesi. Peki ya bi insanın umudu intihar edermi? Evet eder. Sanki kanaması durmak bilmeyen hayat damarlarından birisini kesmişsin gibi. Kanaması durmuyor ve her saniye daha çok acıtıyor. Daha kötü...