1/3- The Unquiet Dead

28 6 6
                                    

Senarist: Mark Gatiss

Doctor: Christopher Ecclestone ''9.''

Companion: Billie Piper ''Rose Tyler''

Kritiğim: Merhaba Whovianlar ve Whovian olma yolunda ilerleyenler. Nasılsınız? Böyle konuşunca kendi kendime konuşuyor gibi hissediyorum çünkü kimsenin okumadığına %90 eminim. İnsanlar aptal ergen hikayeleri okumakla öyle meşgul ki... Ama şikayet ettiğimi de sanmayın, çünkü bunu ben aynı zamanda kendim zevk almak için, ve bölümlerde ilerleyince, eski bölümleri unutursam tekrar bakıp hatırlamak ve Doctor Who gibi büyük ve karmaşık bir evreni kafama daha rahat oturtmak ve konuya daha hakim olmak için yazıyorum. Emeklerimin karşılığını almak hoş olurdu tabi, ama hiç önemli değil!

Neyse, fazla kişisele girdim sanırım. Ben susayım ve bölüm konuşsun.


Öncelikle, eğer Doctor Who'ya yeni başladıysanız, büyük ihtimalle ''Ya 3 bölüm izledim. Bu diziye başlarken beyin yakan, uzayla ilgili, karışık ve zekice kurgulanmış bir şey bekliyordum. Göremedim böyle bir şey, bu ne rezilliktir kapatıyorum bunu gidip akıl ve mantığa daha hitap eden bir şey izleyeceğim.'' diye düşünüyorsunuz. DÜŞÜNMEYİN. Bu ilk üç bölüm bütün hayallerinizdeki şeylerden daha uzak olabilir ama birkaç bölüm sonra, Moffat isimli, hakkında  yeri geldi ''ne zeki adammış ne güzel düşünmüş ya'' diyeceğiniz, yeri geldi ''ulan Moffat en sevdiğim karaktere ne yaptın lan o****" diye hitap edeceğiniz, neredeyse bütün çetrefilli ve beyin yakan bölümlerin senaristi olan o adam gelecek. Kendisi çok matematiksel bir kurgu oluşturma yeteneğine sahiptir, aynı zamanda benim en sevdiğim dizilerden 'Sherlock' dizisinde de senaristlik yapmıştır, ne kadar zekice kurgular yaptığını siz düşünün artık. Zaten DW'de iki ana senarist vardır, Russell T Davies ve Steven Moffat. Russell daha çok duygusal, romantikli, tatlış ve beyin dinlendiren bölümler yazarken (TABİ BUNA DA ÇOK FAZLA İSTİSNA VAR) Moffat tersini yapar.

Her neyse, ben yine bölümden çok uzaklaştım. Başlıyorum:

Aslında birazcık çerez bölüm. Ama ben klasik edebi kitapları okumayı çok severim, o yüzden çocukluğumun en sevdiğim yazarı olan Charles Dickens'ı görmek beni mutlu etti <3 (Büyük Umutlar isimli kitabı güzeldir, öneririm).

Doctor Who'nun en güzel yanlarından biri de bu işte. Bölümlerde, geçmişteki önemli insanları gösterip sizi mutlu etmek, ahh ahh daha Van Gogh bölümüne kadar bekleyin siz.

Yine de güzel bölümdü bence çünkü nine ve Rose'un baya ship dakikaları vardı. Mesela:

Her zaman büyük bir tenrose shipperı olmuşumdur ama kabul etmemiz lazım ki nine ile de çok tatlışlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Her zaman büyük bir tenrose shipperı olmuşumdur ama kabul etmemiz lazım ki nine ile de çok tatlışlar. Not: Yukarıdaki konuşmayı yapmadan önce el ele tutuştular ve whovianlara feels geçirttirttiler.

Ayrıca Doctor'ın Charles Dickens hayranlığı da beni benden aldı. Adamın hem TARDIS'i var, hem zamanda yolculuk yapabiliyor hem de kitap zevki mükemmel.

Bu bölüm aynı zamanda ileri bölümlerde sıklıkla duyacağımız ''Bad Wolf'' kelimelerini ilk duyduğumuz bölümdü. Yani, önemli.

Son not: Bu bölümün yazarı Mark Gatiss, Sherlock'ta da senaristlik yapıyor. Öyle bir adamdan daha karışık bir bölüm beklersin ama, bu bölüm de kötü sayılmazdı bence.

Doctor Who Bölüm İncelemeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin