2.Bölüm (DÜZENLENDİ)

1.6K 87 0
                                    

Düzenlenmiş bölümdür.

İyi Okumalar.

                                                                       ◄◄ 2.Bölüm ►►

           Yukarıdan ses gelince merdivenin yanına saklandım, gecenin bu vaktinde ne olabilirdi ki. Evin büyük olması ve evde yalnız olmam bunu daha zor bir duruma getiriyordu. İzlediğim korku filmleri tek tek gözlerimin önünden geçip duruyorlardı, mutfaktan küçük bir tava alıp yavaşça merdivenleri çıkmaya başladım her basamakta korkum artıyordu ve sürekli arkamı dönüp kontrol ediyordum. Odamın olduğu koridora gelince sıkılmaya başlamıştım belkide abartıyordum elimde olan tavayı daha bir sıkıp odamın kapısını yavaş bir şekilde açıp  ilk kafamı uzatıp içeriyi kontrol ettim , görünürde kimse yoktu bir adım atıp odaya girmiştim ki ayağımın bir şeye takılması ile kendimi yerde bulmuştum. Kendimi toparlayıp takıldığım şeye baktım bu kadar korkum boşaymış meğersem elimdeki tavayı yerden alıp yatağın üstüne koydum ve takıldığım sandalyeyi alıp masamın yanına koydum, nasıl buraya geldiği hakkında bir fikrim yoktu pencerenin açık olduğunu fark edince gidip direk pencereyi kapattım. Odada başka bir şey var mı diye bakıp tekrar aşağı indim, tavayı mutfağa koyup bir bardak su ile bahçeye çıktım.

        Bugün gerçekten çok yorulmuştum. Yolculuk , temizlik , okul işi derken bayağı yorucu geçmişti. Gözlerimi kapatıp rüzgarı hissetmeye başladım , rüzgarın sert esintisi bütün bedenimi ele geçiriyordu gözlerim hala kapalıydı ve kapattığımdan beri önümde duran mavi gözlerden alamıyordum kendimi. Gözlerimi açıp ağaçlara çevirdim bakışlarımı bugün söyledikleri aklıma gelince ister istemez ürküyordu insan, odadan ses gelince acaba 'o mu?' diye tereddüt'e  düşmüştüm. Bunları düşünmeye bir on verip odama doğru yöneldim güzel bir uyku çekip yarına dinç bir şekilde uyanmalıydım. Kapıları kapatıp odama yöneldim. Kafamı yastığa koyup binlerce soru ile uykuya daldım.

                                                                                 ○ ○ ○ ○ ○ ○ ○ ○ ○

     Alarm  sesi  ile uyanmak kadar kötü bir duygu yoktu sanırım, güzel bir uykunun sonuna gelmiş bulunmaktayız arkadaşlar. Sabahları genellikle enerjik oluyordum, yataktan kalkıp rutin işlerimi halledip okula uygun kıyafet seçip giyindim ve küçük bir çantanın içine bir defter - kalem koyup yanına kulaklığım ve cüzdanımı da ekleyip aşağı kata indim. Televizyonu açıp 'Number One' da durup şarkılar eşliğinde mutfağa doğru ilerledim.  Dolaptan gerekli malzemeleri çıkarıp atıştırmalık olarak bir kaç tane sandviç hazırlayıp bir bardakta vişne  suyu doldurup yemeğe başladım. Sandviçler bitince odaya gidip kendimi aynada tekrar baştan aşağı süzdüm omuzları yırtılmış bir kazak giymiştim rengi turuncuya kaçıyordu ve altıma aldığım siyah etek ve kemeriyle çok güzel bir uyum içerisindeydi. (multimedia) Ayakkabımda topukluydu sütlü kahve rengindeydi ve bugün kendimi gerçekten güzel hissediyordum. Tekrar aşağı inip televizyonu kapadım ve çantamı alıp evden çıktım.

     Okulum evime yakındı bu nedenle yürümeye başladım. Okul için heyecanlı değildim Ankara'dayken bazı nedenlerden dolayı okulumu değiştirmek zorunda kalıyordum ve bu giderek okula olan ilgimi azaltıyordu. Yaklaşık 20-25 dakikada okulun kapısına gelmiştim, kapıda durup gözlerimi yumup derin bir nefes alıp açtım ve ilk adımımı attım. Daha demin heyecanlı değilim demiştim ya geri alıyorum o sözümü şuan bahçede olan öğrencilerin bakışları üzerime dönünce kendimi kötü hissediyordum. Öğrencilerin bir kaçı çardaklarda oturmuş muhabbet ediyorlardı bir kaçı ise ayakta dikiliyordu. Tekrar önüme   dönüp okulun koridorlarında dolaştım, daha sonra ise müdüre'nin odasına doğru ilerlemeye başladım. Koridorda çeşitli tablolar , yazılar asılıydı ve bu okulu görsel açıdan çok güzel gösteriyordu. Müdüre'nin kapısını çalıp  içeri girdim. İsmini bile bilmediğim müdüremin karşısına geçip dikildim daha sonra gözüme masanın üzerinde duran masa isimliği'nde ki isim çarptı. 'EYLEM GEZER' adı demek ki buydu. 

"Merhaba canım adın Melis di değil mi?" Eylem hocanın sesi ile kendime gelip gözlerimi ona doğru çevirdim.

"Evet hocam benim"

"Tamam canım bakalım şimdi" önündeki bilgisayardan bir şeylere bakıp bana döndü. "Sınıfın 11/A canım al bu da ders programın"  deyip bir kağıt verdi. 

"Teşekkür ederim" deyip odadan çıktım. Koca okulda sınıfımı aramaya başladım.

         Sınıfımı hala bulamadım ve ilk ders bitmek üzereydi, umudumu kesip bir köşeye oturdum en azından teneffüste biri beni sınıfıma götürürdü. Hemen benim çaprazımda sessiz bir şekilde oturmuş kitap okuyan bir kız vardı. Ders saatinde sınıfta olması gerekmez miydi ? Kafamı çevirip camdan dışarı baktım, bomboş bahçede kuşlar konup uçuşuyordu. Masmavi gökyüzünde oradan oraya dolaşmak çok güzel olmalıydı, gözlerimi tekrar kitap okuyan kıza çevirdim. Kitap okuması ayrı bir güzelken bunu ders saatinde yapması kafa karıştırıcıydı ama zaten bende bazen okuyordum. Yerimden kalkıp onun yanına oturdum, geldiğimi bile anlamamıştı.

"Selam" diyip küçük bir gülümseme kondurdum dudaklarıma. Herkesle hemen kaynaşan bir kız değildim ya da ben öyle düşünüyordum. Kız kafasını kaldırıp ilk bana daha sonra ise etrafına bakmaya başladı,bende dönüp etrafımıza baktım ikimizden başka kimse yoktu tekrar meraklı bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Bana mı dedin ?"

"Evet,sana dedim burada senden başka kimse göremiyorum"

"Kusura bakma alışık değilim. Ben Toprak tanıştığıma sevindim"

"Bende Melis bu arada bende çok memnun oldum "

"Okulda yenisin galiba şuan derste olmadığına göre"

"Evet, sınıfımı bulamadım. Peki ya sen ? Yeni misin yoksa hep böyle yalnız mı takılmayı seversin?" Toprak bana Ankarada ki arkadaşımı hatırlatıyordu, yurt dışına taşındıkları için görüşemiyorduk.

"Hayır yalnız takılmayı sevmem kim sever ki ama kimseyi kendime yakın göremiyorum"

"Bende umarım kendime yakın birini bulabilirim bence seninle iyi anlaştık"

"Bence de çok iyi arkadaş olabiliriz"

"Evet sınıfa götürür müsün beni 11/A"

"Tesadüfün böylesi aynı sınıftayız hadi gel zil çalacak şimdi 2. derse gireriz bizde" deyip sınıfa doğru ilerlemeye başladık. Birinci ders bitmediği için Toprak bana ilk olarak okulu gezdirdi. Bu  arada birbirimizi tanımak içinde iyi bir zaman oldu. İkimizin ortak noktaları vardı. Teneffüs zili çaldığında sınıfa gittik, Toprak direk yerine oturunca sınıfın ortasında bir tek ben kalmıştım. Herkes bana bakmıştı ilgi odağı olmayı sevmezdim, boş bulduğum bir sıraya oturup hocanın gelmesini bekledim. Sınıfta herkesin belirli bir sırası olmalıydı yoksa Toprak yanıma gelirdi. Ön sıradan bana bakıp gülümsedi karşılık verip ders programına baktım. İlk iki ders Felsefe olduğundan oturup hocayı bekledim, bir iki dakika sonra zil çalmış ve hoca gelmişti.  Yoklamadan sonra hoca derse başlamış ve bende pür dikkat hocayı dinlemiştim derslerime önem veriyordum. Bir ara sınıfa bir iki kişi girdi ama umursamayıp tekrar önüme döndüm.

      Teneffüs zili çalınca telefonumu alıp Toprağın yanına gittim. Kitabını çıkarmış okumaya hazırlanıyordu.

"Toprak kantine gelecek misin?"

"Yok canım sen git" dedi. 

Kafamı sallayıp kantine doğru ilerledim. Okulda yeni olduğumdan dolayı ufak fısıltılar geliyordu arkamdan umursamayıp kantine doğru ilerledim. Kantin sırasına girip kendime bir kahve ve çikolata alıp boş bir masaya  oturdum. Toplu olarak oturmayı daha çok seviyordum ama bunun için biraz daha zamanın geçmesi gerekiyordu sanırım. Telefonumu çıkarıp İnstagram'a girdim. Gelen takip ve beğenileri kontrol ederken gözüme bir çocuk takıldı bayağı yakışıklıydı. Ankarada bir ara konuşmuştuk ama bir daha görüşme fırsatımız olmamıştı. Telefonumla o kadar iç içeydim ki etrafımda neler olduğunu fark etmemiştim bile. Telefonum elimden alınınca bir anda kafamı kaldırıp alan kişiye baktım. Bu kadarı da olamazdı ama ben bir daha karşılaşmayacağımızı ummuştum oysa ki.


Baş Belası (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin