3. Bölüm "Pazar temizliği."

303 44 24
                                    

Multimedya : Erkekler... keyifli okumalar...

Müdürle bakışıyorduk. Hepimiz...

Canerin belimi tutan elini çekip yere indim. Oradaki herkese kaş-göz yaptım. Kendilerine geldiler ve müdürle bakmaya başladılar.
....
En son kendimi bulduğum yer kafenin mutfağıydı. Mahvolmuş üst başıma baktım ve deterjanı süngere döktüm.

Kızlar bulaşık yıkıyordu erkeklerde kuruluyordu. Birden sinirlenip elimdeki köpüğü Canerin burnuna sürdüm. Canerde pişkin pişkin gülmeye başladı. Bende ona güldüm ve arkadakiler bize dönüp 'neye gülüyonuz? Çok mu komik?' Bakışı attılar. Ve daha sonra yanlış anlayıp imalı "oooo" sesleri çıkardılar. Utandım ve yüzüm kıpkırmızı oldu.

Saatler sonra...
Saat geç olmuştu. Bulaşıklar bitmişti. Yatakhaneye güvenlik uyurken girdik ve odamıza girip kıyafetlerimizi değiştirdik.

Biraz dinlendikten sonra minik mutfağımıza gidip süt ısıttım. 4 bardağa doldurdum ve birine şeker attım. Bu Simayındı. Onları uyumadan süte alıştırmıştım.

Bardakların rengi en sevdiğimiz renklerdi. Benim mavi. Sılanın siyah. İreminse çok koyu bir maviydi. Simayın ise bordo.

Bardağımı alıp içeri gittim. Yatağıma oturdum ve onlara kendilerinin almasını söyledim. Hepsi itiraz etti kanka sen getir diye. "Kendiniz alın o kadar yaptım." Dedim. Hepimiz sütlerimizi içerken bugünün ne kadar güzel olduğundan bahsettik. Yorulsakta eğlenceliydi.
...
Sabah kalktığımda pazar gününün vermiş olduğu rahatlıkla uzun uzun ranzanın tavanıyla bakıştık. Aramızda kuvvetli bi bağ vardı ranzanın tavanıyla.

Kalkıp köpüşlü terliklerimi giydim. Bunları bize Sıla almıştı. Minik mutfağımıza girip kahvaltılık malzemeleri masaya dizdim. Favori pazar kahvaltımız sucuklu yumurta, patates kızartması ve kolaydı. Ve bunlari tabiki ben hazırlarım.

Sabahın 10.30'uydu ve sadece ben uyanıktım. Patatesleri doğrarken arkamdan gerizekalı İrem "napıyon lan?" Dedi.

Bende vahşi hayvan gibi işimi bırakıp üstüne atladım ve gıdıklamaya başladım. Ardımızdan kızlarda uyanıp bizim yanımıza geldiler. Hep beraber kahvaltı etmeye başladık. Mutlu bir pazar kahvaltısından başka ne isteyebilirdim ki?
...
Sıla hariç hepimiz doymuştuk. Kahvaltıyı yavaş yavaş toplamaya başladık . Toplamamız bitti ve sıla hayvanı dedi ki, "ben açım."

İrem ona "Oha hayvan daha yeni yedik" diyince

"Aynen" diyerek doğruladım. Ona üzülmemesi için yoğurtlu biber yaptık. Hayvan olduğu için onuda bitirdi.

Simay dedi ki "kanka doydun mu?" Sıla evet manasında kafasını aşağıya yukarıya salladı. Biz hepimiz alkışladık. Sıla kahkaha atmaya başladı ve hepimiz güldük. Sıla doyduğu için hepimiz mutluyduk ama tek bi sorun vardı.
PAZAR TEMİZLİĞİ!

Acayip hayvanlara benziyirsen şarkısını açıp hunharca temizliğe başladık.

Simayın eline vileda tutuşturdum. İremin eline de camsil ve bez. Sılanın ise elektirikli süpürge. Bana tek bişey kalıyordu. Etrafı toplamak...

Temizlik bitmişti. Kendimi yatağıma attım. Şimdide kim ilk duşa girecek kavgası yapıyorduk. İlk girecek kişi İrem seçildi.

Aklıma gelen şeyle "DUR!" diye bağırdım. "Şampuan kalmadı ki?" Evet şimdide kimin gideceğini seçiyorduk. Topluca Sılayı seçince Sıla bize lanet okudu ve eşofmanını giyip gitti.

Sıla'nın ağzından :

Evden çıktıktan sonra hızla Bim'e yürümeye başladım. Bim'e vardığımda bir pembe bir yeşil elidor aldım. Saç kremide alıp sıraya girdim. Ne bitmez sıra ya!

Arkamda telefonla konuşan kişiye baktım. OHA! ATEŞ! ona gözlerimi büyütüp bakınca oda bana bakmaya başladı. Daha aşağıya baktığımda cips, çikolata, patlamış mısır, dondurma gibi şeyler aldığını gördüm.

"Hanfendi 27.30" diyen kasiyere parayı verdim ve üstünü alıp çıktım.

Kapıda yine Ateşi gördüm. Bana "dur" işareti yapınca durdum ve ona baktım. Ağzımdan "Hayırdır kardeş?" Cümlesi çıkınca gülmeye başladı. Düzeltmeye çalışarak,

"Efendim yani?" Dedim "Ketçap lekesi gömleğimden çıkmıyor. Çamaşırcıya götürecektim ama senin yıkamana karar verdim." Deyip gömleği bana atınca ketçaplı gömleğe baktım.

Ona geri verip "Ne yıkıcam senin gömleğini be!" Dedim. Gömleği geri verdi ve telefonunun ekranını bana çevirdi. Ekranda az önce çekilmiş ifşam vardı. "Tek bir ok tuşumla eşofmanlı Sılayı bütün Yalova görecek." Diyince gülümsemeye çalışarak , "Tabiki yıkarım gömleğini" dedim. Oda bana memnuniyetle gülümsedi ve "hoşçakal" dedi bende gülerek "görüşürüz" dedim.

Okula doğru gitmeye başladım. Salak salak gülüyordum. Fark edip gülmeyi bıraktım.

Nisanurun ağzından :

Sıla geldiğinde irem şampuanı alıp duşa girdi. Bende o çıkınca girdim...

Hepimiz yıkanmıştık ve dinlenmiştik. Kalktım. Kim bana yemekte yardım edicek?" Diye bi soru attım ortaya.

Kimseden ses çıkmayınca İremi tekmeledim ve kalkıp salatayı yaptım. Sılanın canı hamburger çekince salatayı bıraktım ve burger king'i aradık. Sıla "Çok açız." Gibi saçma şeyler söyleyince telefonu elinden aldım ve ikisi tavuk 4 büyük menü sipariş ettim. Ve tabiki 2 litre kola. Sıla heyecanla kapının çalmasını bekliyordu...

Ding Dong

Sıla kapıya koşuyordu. Koşmuyordu ışınlanıyordu.

Hamburgerleri ve kolayı aldık. Televizyonun önüne oturuk ve dedikodu yaptık.

Sıla kendi yemeğini bitirip İreminkine saldırdı. İrem "hooop! O benim." Ve Sıla Simayınkinden bir ısırık aldı. Hepimiz güldük.

Hepimizin yemeği bitmişti.
Yemekler bittikten 1 saat sonra markete gidip cips çikolata gibi şeyler alıp döndüm. Ve korku filmi arayışına geçtim.

İrem ve Simayın yardımıyla bi film bulduk. Sılada yiyecekleri getirdi ve izlemeye başladık. Aramızdan en çok korkan Simay bi battaniye alıp tam ortamıza geçti. Benim peluş ördeğimi alıp ona sarılmaya başladı.

Hepimiz çok korkuyorduk. Tuvalete girerken birisi onu kapıda bekliyordu. Koltuklara oturduk ve izlemeye devam ettik. Korkunç bi sahnede elektrikler gitti ve çığlık atmaya başladık.

İrem flaşı açtı. Mumları yakıp evin her köşesine yerleştirdik. İrem çok telaş yaptığı için yanlışlıkla Volkanı aradı. Ama aradığından haberi yoktu. Volkan ses duyamayınca telefonu kapattı. İrem sonradan fark etti Volkanı aradığını. Geri aramak istemedi.

Sılanın telefonu çalınca yine çığlık attık. "Ateş arıyor" deyince sustuk. Hoparlöre aldı. Ateş "Neredesiniz!" Diye bağırınca Sıla sıçradı 'ödüm koptu lan!' Hareketi yaptı. Sıla titrek sesiyle "Yatakhanedeyiz." Dedi. "Neden sesin kötü geliyo? Sen iyi misin?" Diyince Sıla "İyi değilim kapatmam lazım." Diyince Ateş "Ne oldu?" Dedi. Sıla ise yüzüne kapattı. Hepimizin kalbi hızlı hızlı atıyordu. Şimdide Ayaz Simayı arıyordu. Simay tam açacakken şarjı bitti ve telefon kapandı. Sıla rahatsız olmuş ki ben ve İremden telefonumuz çalarsa açmamamızı istedi. O sırada elektirik geldi. Bilgisayar kapalı olduğu için açtık. Kapı çalınca açmaya gittim arkamdan Simay geldi.

Kapıda müdür ve arkasında birkaç öğretmen vardı. Müdür "Odaları dolaşıyoruz yavrum elektirik şimdilik var ama yine kesilebilir. Çok yağmur var. O yüzden korkmayın."

Simay "Tamam hocam teşekkür ederiz" dedi.

Müdür yan odaya gidince kapıyı kapattım ve oturdum. O sırada Sıla Ateşi aradı ve sorun olmadığı ile ilgili şeyler söylemeye başladı. Hoparlörde Simay arkadan Ayaza hiç korkmadığı hakkında konuşuyordu.

O sırada film geri yüklendi. Filmden çığlık sesi yükseldi. Aynı anda gök gürledi ve elektirik kesildi. Hepimiz bağırmaya başladık. Telefondan telaşlı sesler gelirken Simay arkama saklandı. Sıla korkudan telefonu yere attı ve batarya çıktığından telefon kapanmıştı...

Arkadaşlar beğenirsiniz inşallah parmaklarım felç geçiriyor. Olsundu... beğeninin yeter...

1000 kelime yazdım insaf lan beğenin bari :(

KAYALIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin