19. Bölüm "Unutamıyorum."

98 21 0
                                    

Multimedya : Ayaz ve Simay, tamam biliyorum photoshoplarım çok mükemmel sşt

Nisanurun ağzından :

Akşam olunca kızlarla birlikte yemek tariflerine bakıyorduk. Sonunda tavuk sote yapmaya karar verdik. Sıla ve Simay biberleri ve soğanı doğarken bende tavuk göğünü pişiriyodum. Simaylar kesilcek olan malzemeri kesip verdiler bende tavaya koydum.

Masa hazır olunca hepimiz oturduk.  Pelin dışarda olduğu için rahattık. Yemek yerken aklıma Sılaya bugünkü olayları anlatmadığım aklıma geldi ve anlatmaya başladım. "Sıla bugün mami'yle akifi gördük" dedim pat diye camdan düşer gibi. Ağzındaki suyu bi güzel yüzüme boşalttı.  Bende yüzümü sıvayıp " elhamdülillah" dedim.

İremi aradım tekrar tekrar ama açmıyordu. Sıla ve Simaya baktım. Sıla telefonla oynarken Simay orangutan belgeseli izliyordu. Orangutan demişken bir haftaya okul açılıyor aq.

Kapı çaldığında kalkıp açtım. Pelinsu mini eteği ve askılı bluzuyla karşımdaydı. Iy dibi gelmiş bunun.

"Anahtarın yok mu?" Dedim ona pis pis bakarken.

"Yok." Dedi ve beni iterek içeri girdi. Sabır dilenircesine gözlerimi kapattım. "Git müdürden al ozaman." Dedim. İçeri girip ceketini koltuğa fırlattı ve pijamalarını alıp banyoya gitti. Ceketi tuttum ve dolabının önüne attım. Dağınıklık sevmem. İrem hiç sevmez.

"Anan!" Simayın bağırmasıyla o yöne döndüm. Dizisinin fragmanına bağırıyordu. Balkona çıkıp biraz hava aldım. Şaka maka son sınıf oluyoruz ha. Mutfakta kahve suyu koyarken Pelinsu dolaptan birşeyler alıp içeri gitti. Lan bu kız beleşe mi yaşayacak burada aq? Çalışmalı. Yani bizim sadece okul paramızı ailemiz veriyordu. İremde ona kalan mirasla vermişti. Bizde gençlik sporun voleybol maçlarından gelen parayla geçiniyorduk. Yazın maç olmadığı için hepimiz her maçtan biraz ayırıyorduk yazın geçinmek için. Ailemizden gelen parayı çoğunlukla reddediyorduk. Zaten genelde unutulurduk ya neyse. Simayın ailesi neredeyse onu unutmuştu. Yaklaşık 6-7 aydır konuşmuyorlardı. Sılanın ailesi 1 ayda bir arardı. Onuda yapmadılar bu yıl. İremin durumlar zaten karışık.

Hayatım gözlerimin önünden geçmiş gibi oldu lan.

Kahvemi karıştırıp içeriden hırkamı aldım. Balkonda oturup kahvemi içtim ve internette dolaştım. Simay yanıma geldi. Elinde telefon iremi arıyordu. "Açmıyor ya çıldırıyorum."

"Biliyorum bende." Diyebildim...

İçeri girip yattım. Gerisi karanlık...

Simayın ağzından :

Gün doğumuna karşı balkona çıktım. Yine sabahlamıştım. Havada sadece çok az kuş  sesinden başla hiçbirşey yoktu. Çok hoşuma gidiyordu. Hava bayağı soğuktu. Dolabın arkalarından hırkamı almaya üşendiğimden pikemi sarmıştım. Göz altlarım mosmor olsada, ve artık göz kapaklarım yansada uyuyamıyordum. Düşünecek çok şey vardı. Uyutmuyordu. İrem, ailem, okul, takım, Ayaz... ve birazda korkuyordum. Ve nedensizce uyuyamıyordum. Tüm gece yağmur yağmıştı. Şimdi dinmişti. İnsan ve araba sesleri duyulana kadar balkonda durdum. Sonrada içeri girip yattım. Sonrada uyumuşum.

Sabah kalktığımda herkes uyanmıştı. Sıla ve Nisanur koşuya çıkmıştı. Pelinsuda kim bilir nerde sürtüyordu. Kahvaltılık gevrek yapıp yemekteyiz izlerken yedim. Bugün yağmurluydu. Ayaza mesaj attım.

Ben : Buluşalım mı lan?

Dakikasında çevrimiçi oldu.

AyAzGın : Olur lan nerde?

Ben : Bilmem kayalıklara gel işte.

Kayalıklarda kutsal buluşma yerine döndü mübarek.

AyAzgın : Tamam 1 saate orda ol. Dikkat et ıslanma.

KAYALIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin