6. Bölüm "Kek"

204 29 3
                                    

Sabah kalktığımda rutin şeyleri halledip okula gitmek için yola koyulduk. (Aslında okul yan binadaydı..)
Biz okula doğru yürürken Simay yemekhane tarafına yönelince Sıla "Nereye lan?" Dedi.
Simay "Kanka geçen anlattım ya kek yapıcam."
"Ha tamam git. Hadi görüşürük."
Sıla İrem ve ben okula girdik.

Simayın ağzından : Beyaz eldivenleri hızla havalı bilim kurgu filmlerindeki gibi elime geçirdim. Hayır geçirmedim. Ben beyaz lastik eldivenle cebelleşirken yırtılması sonucunda "Off!" Diye bağırdım. İçerideki abla "Noluyo kız!" Diye çığırınca "Yok bişey abla." Dedim.
Önce 2 yumurtayı kabuklarıyla birlikte kabıma kırdım. Sonradan ayıklamak aklıma geldi ama üşendim. Sonra 3 bardak şeker koydum. 2 bardak un ve 1 buçuk bardak süt koydum. Okuduğum tarifle hiç bir alakası yoktu. Onu unuttuğum için kafadan yapıyordum her şeyi. Mikserle bayağı bir çırpıp Yumurta kabuklarının kaybolduğunu görünce tepsiye döküp fırına verdim. Bi 9-10 tane daha yaptım ve güzelce dilimledim. Tatmak için bir dilimi aldım ve ısırdım. Isırmaz olaydım. Direk tükürdüm. Sanırım bütün hepsini şeker diye tuzla yapmıştım. Hızla iki büyük kaba hepsini yerleştirdim ve iki yanıma sıkıştırdım. Dışarı çıkarken ablaya 20 tl verdim ve "Malzeme parasını umarım karşılıyordur. Kaplarıda boşalınca getirrim. Hadi ben kaçtım." Abla arkamdan 'Ciddi misin?' Bakışları yollamadan koşarak çıktım. Bir kabı odaya götürdüm. Birini yanıma aldım. Sınıf kapısını çaldım ve açtım. Eyüp hoca "Nerdesin kız sen!" Diyince "Başım ağrıyordu hocam. Kek yer misiniz ben yaptım?" Dedim
"Ooo sen mi yaptın? Alırım bi tane." Dedi ve ısırdı. Yüzünü buruşturdu ve cebinden peçete çıkarıp tükürdü. Ben sırıtırken "Zehirlenmeyiz inşallah" dediğini duydum. Bütün sınıf kekime çullanmışken bütün kap bitti. Herkes yediği gibi kusmaya koşarken bizim kızlar gülmekten sıçaçaklardı...

Nisanurun ağzından :
Zil çalar çalmaz okuldan çıktık. Caner aradı ve kayalıklarda buluşmak istediğini söyledi. Kızlarıda getirmemi istemişti. Hazırlanıp gittik... Kayalıkların yanında bizimkileri görünce yanlarına gittik. Sıla ve Ateş birlikte biryerlere giderken Volkan ve İrem sahile doğru yürümeye başladı. Ayaz Simayı alıp giderken ne olduğunu anlamadım. Caner ile kayalıklara yöneldik. Takılıp düşecek gibi olurken Caner beni tuttu. Kayalıklara yan yana oturduk. Denize bakmaya başladım.

İremin ağzından : Volkan bana ısarlarım üzerine mavi pamuk şeker almıştı. Denizin karşısında bir banka otururken Pamuk şekerimi yiyordum. Volkan tam bişey demek için ağzını açacaktı ki ağzına pamuk şeker tıkıştırmamla sustu. Yutuncada zaten konuşmadı. Kumsala inip denizin yanından yürümeye başladım. O peşime takılmıştı. Kumsal sonlarına doğru daralıp yerini kayalıklara bıraktı. Kayalar yokuş olarak denize iniyordu. Yavaşça aşağıya İnmeye başladım. Volkan  "Deli misin sen kızım!" Diye bağırıyordu ama pek taktığım söylenemezdi. Yosunlu kayalıklarda kaymadan durmaya çalışıyordum ki yanıma Volkan geldi. "Git yanlız kalmak istiyorum." Diye onu itmemle kaymam bir oldu. Volkan beni belimden yakalayınca o kadar yakındık ki, en küçük bi hareketimde onu öpebilirdim. Sanki bu an büyülüymüş, ve bizden başka kimse yokmuş gibiydi. Kalbim öyle hızlanmıştı ki yerinden fırlayacak falan zannettim. Volkanın ayağının kayması ile denize bir uçuş gerçekleştirdik. Soğuk suyu her zerreme kadar hissettiğimde titriyordum. Ve kötü olan suyun boyumu aşması, ve yüzme bilmiyor olmamdı. Gözlüğüm çoktan benden ayrılmıştı ve gözümü açamıyordum. 'Volkan' diye bağırmak için ağzımı açtım ve daha ne kadar gerizekalı olabileceğimi düşündüm. Boğulup ölmek varmış kaderimde diye geçirdim içimden. Beni birinin belimden tutup yüzeye çıkarmasıyla gözlerimi açtım ve öksürmeye başladım. Her öksürüğümde ağzımdan su çıkması beni bile iğrendirmişti. Sonunda bittiğinde Volkan "İyi misin?" Dedi. 'Hayır' anlamında kafamı salladım. Biraz yüzdükten sonra beni taşıdığı için yorulmuş olacak ki beni kuma bıraktıktan sonra yanıma oturdu. Ben ağlamaya başlayınca "Noldu?" Dedi. "Gözlüğüm..." dedim. Ne yani? Gözlük önemli tamam mı! Hafif gülümsedi. Ve fermuarlı cebini açıp içinden siyah çerçeveli Gözlüğümü çıkardı. "Oha! Saol lan!" Dedim ve gözlüğü aldım. Ne öküzüm be! Hemen yakama taktım ve "kuru bişey bulursam silerim." Dedim. Aklıma yosunlu kayalara inmeden kenara bıraktığım çantam geldi. Hızla kalkıp silkelendim ve koşmaya başladım çantamı görünce daha bi hızlandım. Ne yani! Telefonum  vardı ve oda önemliydi tamam mı!  İçinden gözlük kabımı çıkarıp gözlüğüme ufak çaplı bir bakım yaptım ve taktım. Çantamı alıp, "Hadi gidelim." Dedim...

Simayın ağzından :
Bizimkilerin yanından ayrılıp gittikten sonra Ayazla parka gelmiştik. Bankta sıkıcı sıkıcı otururken kalkıp. "Ben salıncağa binicem. İster gel ister gelme." Dedim ve gittim. Ve aklıma gelen şeyle geri döndüm. "Beni sallasana? Lütfen..."  Ayazı zorla kaldırdım ve düz tahta salıncağa bindim. Arkamdan ittirirken bayağı bir hızlanmıştım. Kendimi hızlandırmak için arkaya doğru eğildim. Arkam boş olduğu için Ayazın kucağına düşt- pardon! Ayazın kucağına falan değil tepetaklak yere düştüm! Ayaz koşarak gelip "Oha lan! İyi misin?" Ne demeliydim? Sanırım başımı direğe çarpmıştım. Kendimden bağımsız konuşmaya başladım. "Karbonatlı sakız var mı?" Dedim. Oha! Ne demiştim ben öyle? Ayaz "Ne? Oha başını mı vurdun yoksa?" Dedi ve saçlarımın arasına bakınmaya başladı. "Lan kanıyor! Kalk sağlık şeyine gidelim!" Dedi. "Ben kanatlı hayvanlar yetiştiriciliği okumaya karar verdim. Güzel olmaz mı baba? Bak valla geleceğin mesleği." Dedim. Galiba delirmiştim çünkü kelimelerimi kontrol edemiyordum. Ayağa kalkmamla sola doğru savrulmam bir oldu. Ayaz beni tuttu ve dizimin altından ve sırtımdan elini geçirdi. Ellerimi boynuna doladım. "Götür beni gittiğin yere!" Diye bağırdım. O buna gülerken uykum gelmişti. Yine ne dediğimi bilmeyerek, "Çok güzel kokuyorsun, sevgilim..." dedim. Ne demiştim ben! Oha! Özür dilemek için ağzımı açtım ki "Esra Erol başladı! Götür beni izliycem!" Diye bağırdım. Neden özür dilemek yerine bunu söylemiştim? Ayaz "Ne dediğini bilmiyorsun. Uyu." Diyince zaten uykum geldiği için başımı göğsüne yaslayıp uykuya daldım...

Nisanurun ağzından :
Caner sonunda konuşmaya başladı. "Bak Nisanur, uzun zamandır düşünüyordum. Bugün cesaretimi topladım. Senden uzun süredir hoşlanıyorum. Seninde bana birşeyler hissettiğini biliyorum. Kısaca, bana bir şans verir misin?" Söylediği şeylerle bildiğin şoka girdim. Bende bime esprisini bile yapamazdım şu an. Birkaç dakika bişey diyemedim. Tam mantıklı birşeyler demek için konuşacağım sırada telefonum çaldı...

KAYALIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin