12. bölüm

3.9K 263 49
                                    

“Çünkü insan bir kerede ölmeyecek kadar güçlüydü. Bu yüzden tanrı küçük ölümleri yarattı hayal kırıklığı gibi, aşk gibi, ayrılık gibi.”

Her gece başınızı koyduğunuz yastığın size yabancı geldiği oldu mu? Her sabah güneş ışığının dans ederek süzüldüğü pencerelerin size kaşlarını çatarak baktığı? Kolunuzu sol tarafınıza attığınızda, sıcak bir beden yerine soğuk bir boşlukla karşılaştığınız? İnsan kendi evine nasıl yabancı olabilir, kendi evinden nasıl nefret edebilirdi?

Chanyeol alarm sesini duyunca yataktan güçsüzce doğruldu ve yumruk yaptığı elleriyle kızarmış gözlerini ovuşturdu. Eskiden duymaktan nefret ettiği alarm sesi, şimdi ona büyük bir kurtuluş gibi geliyordu. Chanyeol uyuyamıyordu. Yemek yiyemiyordu. Yaşayamıyordu. Baekhyun’suz geçen şu iki günde, tüm yaşam fonksiyonlarını kaybetmişti.

Israrla çalan alarma uzanıp üstüne yavaşça vurdu. Alarm sesi nihayet susmuştu. Sol tarafına baktı, olması gereken küçük beden yokken bu yatak Chanyeol’a bir beden büyük geliyordu. Oysa ki, Baekhyun’la her zaman yatağın küçüklüğünden şikayet ederlerdi. Öyle ki bazı geceler neredeyse üst üste yatmak zorunda kalırlardı. 

Chanyeol elinde olmadan gülümsedi. Eğer Baekhyun şu an burada olsa, büyük ihtimalle kendisini kaldırmaya çalışıyor ve üzerinde zıplamakla tehdit ediyor olurdu. Chanyeol’un yüzündeki gülümseme dondu.

‘Eğer burada olsaydı…’

Yataktan yavaş çekime alınmış gibi kalktı ve istemeye istemeye banyoya gitti. Çok kısa bir duş aldı ve beline beyaz bir havlu doladıktan sonra duştan çıktı. Dolabını açtığında rezalet bir manzarayla karşılaşmıştı. Giysiler birbirine girmiş, kirli ve temizler karışmış, neredeyse ütülü hiçbir şeyi kalmamıştı. 

“Ne zaman giydim bu kadar şeyi ben?”

Kendi kendine söylenirken az kullanılmış bir gömlek ve dün giydiği pantolonu çıkarttı. Bugün tatildi fakat evde pineklemek istemiyordu. Çünkü evin her duvarında, Baekhyun’un ağlayan suratı vardı. Her yerde onu neden aldattığını soruyordu. Her yerde onu suçluyordu. 

Chanyeol başka bir eve taşınmak istemiyordu, nasılsa Baekhyun’un birkaç güne kızgınlığı geçecek ve onu affedecekti. Baekhyun Chanyeol’suz yapamazdı, yaşayamazdı. 

Chanyeol ceketini üzerine geçirdiğinde, zil sesini duydu. Gelenin Baekhyun olduğunu düşünerek gülümsedi. Bu kadar hızlı affetmesini beklemiyordu. Neredeyse koşarak antreyi geçip dış kapıya vardı ve derin bir nefes aldıktan sonra gülümseyerek kapıyı sonuna kadar açtı.

“Geri döneceğini biliyordu-” 

Kapıdaki adamı görünce cümlesini tamamlayamamış, gülüşü yüzünde donmuştu. Elinde evrak çantası olan, siyahlar giyinmiş adam kaşlarını kaldırarak ona bakıyordu. Chanyeol kendini toparladı ve yüzüne hayal kırıklığının yansımasına engel olmaya çalışarak gülüşünü daha normal düzeye getirdi.

“Af edersiniz, başkası sandım. Adres mi soracaktınız?”

“Hayır, buraya geldim.” Adam birkaç saniye elindeki açık dosyaya baktı. “Park Chanyeol’un evi, değil mi?”

“Evet?” Chanyeol’un gülümsemesi yüzünden tamamen silinmişti.

“Dava için geldim.” Kapıdaki adam rahat bir tavırla elindeki dosyayı uzattı ve Chanyeol’u yıkacak olan cümleyi söyledi. “Eşiniz, size boşanma davası açıyor.”

-*-

Bahçe girişine vardıklarında, Kris arabayı kenara çekti. Luhan ve Sehun arabanın tam olarak durmasını beklemeden dışarı fırlamışlardı. Kris arkalarından indi ve Tao’ya arabada kalmasını söyledi. Tao itiraz etmek için ağzını açsa da Kris’in bakışlarını görünce sustu. Nasılsa onun yapabileceği bir şey yoktu.

-Tears Of My Devil-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin