Okulun İlk Günü

83 23 4
                                    

Annesi, Ayşe'yi okulun ilk günü için erkenden kaldırdı. Ayşe, evinden, kardeşinden ve annesinden ayrı kalmak istemiyordu. Nasıl bir yere gideceğini de bilmiyordu ama kafasında okul kötü bir yer olarak belirmişti bir kere. İçi daralıyordu. Kahvaltıda pek bir şey yiyemedi. Abisi ile birlikte okulun yolunu tuttular. Okula vardıklarında diğer öğrenciler de abisinin giydiği mavi önlüklerden giyiyordu. Kendisinde, herkeste olan o mavi önlüklerden yoktu. Sebebinin, babasının parasını önlük yerine alkole yatırmış olduğunu anlayamadı o küçük haliyle. Sadece kendini farklı ve dışlanmış hissetti.

Okula vardıklarında, yeni başlayanların isimleri teker teker okunup şubeleri söyleniyordu. Uzun ve sıkıcı bir beklemeden sonra Ayşe'nin de ismi okundu. Ne anlama geldiğini bilmiyordu ama şubesinin 1-C olduğunu öğrenmişti. Abisi, kendi sınıfına girerken, kardeşinin okuma yazma bilmediğini birden hatırlayamadığı için, Ayşe'ye, sadece, "senin sınıfın üst katta" demişti. Ayşe öğrenci seliyle birlikte bir üst kata çıktı. Ama koridorun ortasında öylece kalakaldı. Ne yapacağını nereye gideceğini bilmiyordu. Okula yeni başlayanlar hep annesi ve babasıyla gelmişlerdi. Herkesin anne babası çocuğunu sınıfına kadar götürüyor, hatta onunla beraber sıraya oturuyordu. Ayşe ise yapayalnız bir şekilde, koridorun ortasında bekliyor ve koridordaki kalabalıkların giderek azalmasını gözlüyordu.

En sonunda kendinden başka kimse kalmamıştı koridorda. Anlayışsız bir müdür yardımcısı geldi ve kaşlarını çatıp, "kızım sen neden öyle dikiliyorsun?" diye sordu. Ayşe bir şey diyemedi. Sadece ağlamak istedi. "Senin sınıfın neresi bakayım" dedi anlayışsız, çatış kaşlı adam. Ayşe unutmuştu bile sınıfının 1-C olduğunu, korkup heyecanlandığı için. "Senin adın soyadın ne kızım, anan banan yok mu senin, önlüğün neden yok" gibi laflar etti anlayışsız adam. Ayşe, adını soyadını söyledi. Anlayışsız adam, "gel benle" diyerek kolundan tutup çekiştirdi Ayşe'yi. Kendi odasına götürdü ve orada sınıfını, şubesini öğrendi. Sonra yine aynı kabalıkla tuttu ve sınıfına götürdü Ayşe'yi.

Sınıfa girdiğinde herkes bir yerlere oturmuş, herkesin babası ve/veya annesi yanındaydı. Sınıf oldukça kalabalıktı. Bütün gözler ona çevrildi. Sanki sığıntı gibi hissetti birden kendisini. Bir fazlalık gibi... Yine ne yapacağını bilemedi. Öğretmeni biraz daha kibardı. "Hoş geldin güzel kızım, senin adın ne bakayım" dedi. "Ayşe", dedi titrek sesiyle. "Sana güzel bir yer bulalım" dedi öğretmeni. Cam tarafındaki ikinci sıraya oturttu Ayşe'yi. Öğretmen velilere yönelik bir kaç şey söyledikten sonra, velileri sınıftan çıkardı.

Sıra, tek tek öğrencilerin ayağa kalkıp kendini tanıtmasına gelmişti. Sıra Ayşe'ye yaklaştıkça, Ayşe'nin kalp atışları ve nefesi hızlanıyor, göğsü daralıyordu nedense. Kendini okula ait hissetmiyordu. Bir an önce evine, annesinin yanına dönmek istiyordu. Sıra kendisine geldi, utangaç bir şekilde ayağa kalktı, adını sesi titreyerek söyledi. Öğretmen, babasının ve annesinin mesleğini de sordu, kaç kardeş olduklarını da. "Babam memur, üç kardeşiz" dedi Ayşe. Öğretmen annesinin ne iş yaptığını sordu. "Annem çalışmıyor" dediğinde, öğretmen "ev hanımı yani" dedi. Annesinin mesleğini o gün öğrenmiş oldu.

Tanışmada, sırasını savınca biraz rahatladı. Öğretmen bir şeyler hakkında konuştuktan sonra zil çaldı. Şimdi dışarı çıkabilirlerdi. Buna teneffüs deniliyormuş. Ayşe dışarı çıkmadı, yerinden hiç kalkmadı. O gün, hiçbir teneffüste dışarı çıkmadı. Hiçbir arkadaşı ile konuşmadı. Sadece yanındaki kız, "senin neden önlüğün yok" diye sordu. Ayşe "bilmem" diyebildi.

Son ders bitiş zili de çaldıktan sonra, hemen dışarı koştu. Abisini beklemeye başladı. Kendi başına eve gidemezdi. Yolu karıştırıp kaybolurdu ve bir daha evini, annesini göremezdi. Abisini bekledi, bekledi... Ama abisi bir türlü gelmek bilmiyordu. Ayşe yapabileceği tek şey olarak ağlamayı seçti. Sessiz sessiz, iç çeke çeke ağlamaya başladı. Sonra omzunda bir el hissetti. Kafasını çevirince abisini gördü ve birden rahatladı. Abisi, "ne ağlıyorsun küçük çocuk gibi, sen artık büyüdün okullu bir kız oldun" dedi. Ayşe, büyümekten nefret etti. Neden büyür ki insan? Keşke hep evinde, annesinin yanında kalsaydı. Okul denilen karmaşayı hiç sevmedi.

Eve geldiklerinde, annesine önlük ile ilgili soruyu sordu. "Anne benim önlüğüm ne zaman olacak?". Annesi, "baban bugün önlüğünü getirecek kızım" dedi. Ayşe o gün sürekli babasının yolunu gözledi, ta ki uykusu, önlüğüne kavuşma heyecanına baskın gelene kadar...

Ayşe'nin YolculuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin