0.6

5.2K 763 79
                                    

"ölüm kolay bir şey değil, taehyung." diye mırıldandı, yoongi. ayaklarını uzattığı demir, yükselen güneşin etkisiyle ısınmaya başlamıştı. ama yoongi nedense güneş doğsun istemiyordu.

geceleri daha rahat, daha benliği ile barışık ve daha özgür hissediyordu. kimse kimseyi görmezken herkes biraz daha dürüsttü.

"yaşadığın halde," dedi taehyung, yatağının başına yaslanırken. pencerenin kenarında dikilmekten sıkılmış uzanmayı seçmişti. hem bankta oturan adamın kalkmasını beklemek manik bir hareket olurdu. "ölü gibi hissediyorsan?"

"bu imkansız, tae." yoongi, yeterince derdi varken sabaha karşı altıncı dakikanın içinde bu konunun nereden açıldığını merak ediyordu.

"imkansız değil," diye karşı çıktı, taehyung ve baş ucunda duran şişelerce hapa ve komidinin çekmecesinden gözüken jiletlere baktı. "ruhumu örten bir duygu var. kafamı yastığa her koyuşumda uyanmamak için direniyor. karanlık o kadar rahatlatıcı geliyor ki gözlerini güneşe günah eylemek istiyor. ruhum, zehirli bir sarmaşık gibi ölüm henüz beni seçmemişken çoktan kendi yapay cinayetini uyguluyor."

"her gece, saat 4'te tekrar. tekrar. yoongi, insanın kendi beyniyle çatışması çok yorucu bir şey. pes etmenin verdiği acı ile o yorgunluğu keskin jiletlerle geçirmek istiyorsun. günde üç kere içmen gereken hapı, sekiz kere içiyorsun."

"yine de cinayet, kendiliğinden gerçekleşiyor ve her şeyin bilincinde olmanın dayanılmaz korkusuyla kendinden yeniden, her gece en baştan nefret ediyorsun. söyle bana, sen hiç gözlerini açmak isterken kirpiklerin tarafından engellendin mi?"

yoongi sustu.

kredi borçlarını, yeni istifa ettiği işini ve yarım yamalak olan ailesini düşündü.

sonra akıl sağlığı yerinde olduğu için tekrar şükretti çünkü telefondaki adamın, zihni kendisine itaat etmiyordu.

yedinci dakika onları bu yapay katillikten kurtarmak için gelirken yoongi yutkundu ve içinden geldiğince konuşmaya çalıştı.

just 10 minutes :: taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin