Şimdi yürüdüğüm kaldırımlar, attığım her adım, söylediğim her güzel sözcük ve attığım onca kahkaha mühürlenmiş gibi hissediyordum, çünkü yanımda insanların olmuşluğu vardı. Her şeye rağmen, güzel anılar vardı, şimdi aklıma gelmez hepsi ama açsam baksam defterimi; milyonlarca anı var orada. Beraber ağlamışlığımız da var, aynu şeyi düşünüp gülmüşlüğümüzde, "bunlar hiç ayrılmaz" diyenlere dil çıkarmışlığımız da vardı, aynı çiçek için kavga etmişliğimizde.Demiştim ya, çok abartıyorum, hemen bağlanıyorum insanlara. O benim aksime, nasıl rahat ; hergün gülümsüyor ve bana bakabiliyor. Ben bakamazdım. Hoş, canımı yaktığını biliyor mu acaba? Bazen işte böyle oluyor, bağırmak geliyor içimden, bağıramıyorum. Bağırınca ne olacak sanki? Sussam, hiç bir şey olmamış gibi ismini ansam, ne olacak?
Kafamdaki sesleri kesen ses ise, benim minik Taha'm ve Elif'im den geliyordu.
"Ya hayır işte, banane! Söz vermiştin bana dondurmalar bugün senden! İddia yüzünden annemden bi ton azar yedim ben. Git, dondurma alacaksın. "
"Ah, bir sus be Elif! Tamam alacağım şimdi yanımda param yok, bekle annemden istiyim."
Elif kollarını göğsünde birleştirip yanaklarını şişirirken, Taha kızın yanaklarını elleriyle patlattı. Kız huysuzlanıp kaşlarını çatmışken bile Taha gülümsedi.
" Koş diyorum sana! "
" Çok yoruldum yonca, nolur biraz dinlensek? Hem bak, canavar falan yok. Gitti onlar. "
Kız usulca başını sallayıp" Tamam, peki öyle olsun Çınar"
Çınar memnun bir şekilde kızı omzundan indirirken, Sezgi çimenlere attı kendini. Saçları çimene yayılmıştı, Çınar ona bakarken Sezgi ellerini uzatıp bulutlara dokunmaya çabalıyordu. "Bulut, Çınar ağacına benziyor Çınar!" diyip kıkırdamaya başladı kız.
Çınar ise kaşlarını çattı. "Demek benimle dalga geçiyorsun ha?" derken yavaş yavaş kıza yaklaşmıştı. Sezgi ne yapacağını merak ederken birden Çınar kızı gıdıklamaya başladı.
🍀
"Yonca "diye mırıldandım kendi kendime , önümde açtığım deftere bakıp. Defterin ilk sayfasını açıp, okumaya başlamadan önce odamın kapısını örtüp, balkona çıktım.
" Sevgili anı defteri,
Bugün Çınar ile bir oyun oynayacağız, bana öyle söyledi. Aslına bakarsan büyümemize rağmen şu oyunlardan vazgeçmiş değilim. Ne yapayım? Bu Çınar'dan habersizce başladığım ikinci anı defteri, birini nerdeyse ben bitirdim. Çınar çok az yazıyor, neyse.
Bugün çok garip bir şey oldu, normalde sürekli şımardığımız için kaçarken bilirsin, yarış yaparak koşarız ama işte, bugün birden elimi tutunca bir garip oldum. Elimi çekip, koşmaya başladığımda arkama baktım ve o, artık koşmuyordu. Gözlüğü burnuna doğru kaymış, dizleri eskimiş bir pantolonla omuzları çökük bir şekilde öylece dikiliyordu.
Noldu, dedim, gel dedi. Hızlıca yanına gittim birden kafasını kaldırıp bana sarıldı. Ne yapacağımı şaşırmışken kollarımı sardım. Noldu, dedim tekrar, beni korkutuyorsun, dedim. Özür dilerim, dedi. Neden, dedim. Cevap vermedi.
Dur, saçımı öptü.
Neden saçımı öptü? Sonra sımsıkı sarıldı bana, ayrıldığında gözleri dolmuştu. Ne olduğunu anlamadım, birden saçlarımı karıştırıp koşmaya başladı. "
Gözlerime birikmiş yaşları elimle silip, farklı bir kalem alıp, son satıra yazdım.
" Eğer onu bir daha görmeyeceğimi bilseydim, bende ona daha sıkı sarılırdım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anı defteri
Short Story"Bu defter, kırıldığımızda, kızdığımızda sığanacağımız bir liman olsun. Bu defter ikimizin olsun, Sezgi. Bu anılar ikimizin." -170417'0815