(Şarkıyı dinleyin, lütfen.)🍀🍁
"Sevgili anı defteri,
Bugün günlerden Çınar, yıllardan sonbahar, şansımız dört yapraklı bir yonca.
Yanımda Çınar, geldi. Ben yazarken gülümsüyor şimdi, dizlerimde yatıp yıldızları seyrediyor o, ben onu yazıyorum işte. İnsan dediğin dur durak beklemiyor ki. Eh, anı defteri güldüm bende sonunda. Pek edebiyat yapmamam ben, bilirsin sen. Az uz çektirdim sana değil mi? Ama insan güzel güzel anlatmak istiyor sevgisini, sevgilisini.
Yapamıyorum.
Allah'tan yazdığım gibi konuşmuyorum. Neyse, konu dağıldı.
Ben, Yonca'yı öldürdüğümü söylediğim günün yarını çaldı kapımı.
'Gel, Yonca'nın mezarına bir çiçek bırakalım. Sonra bakalım Sezgi sevebilecek mi, Çınar'ı? Ne dersin ölü kızım, Sezgim?'
Sahipsiz bir mezar var bizim mezarlıkta, ismi falan yok, oraya gittik. Oturduk başına, çiçekler ektik. Dua ettik. Ben ağladım, o sarıldı. Sonra Sezgi sevdi Çınar'ı. Sevdim, ama nasıl. Şimdi anlatamıyorum ama, annem o gün eteğimi çamur yaptığımı görmemiş gibi, yine bir iddiayı kazanmış gibi, seksek de herkesi yenmiş, saçlarım düzleşmiş gibi, yıldızlar görünür hale gelsin diye güneş gitmiş gibi.
Pamuk şekerler gerçekten bulut olmuş, Eda bana hiç gülmemiş gibi, dizlerim yara aldığında yarabandım hep hazır gibi. Ne bileyim ben?
Kuşlar ölmüyormuş da, hep mutlularmış gibi.
Tüm çocuklar tok, mutlu ve umutlu
Tüm kızlar güler yüzlü ve mavi
Tüm anneler hiç ağlamamış da,
Tüm bu kötü dünya bir rüyaymış gibi.Beni rüyadan uyandıran kişi Çınar'mış gibi. Tüm güzel şeyler, tüm saf duygular ona adanmak için var olmuş gibi hissediyorum. Tek kelime ile, aşk. Ama hiç konuşmadan, gözleri. Öyle işte. Daha ne olsun anı defterim?
Sevdim ben Çınarımı.
Ve pişman değilim.
Gitmeyeceğine söz verdi çünkü. "🍀🍁
" Sevgili anı defteri,
Ben Çınar, hem katil hem Sezgimin kalbini çalan ufacık bir umut ağacı. Benim dallarıma mendiller astılar içlerinde dileklerini yazıp. Ben bir tek Sezgi'nin peçetesini bekledim o da yazmadı bana. Herkese küstüm, önce kendime sonra Sezgi 'ye. Onun adını Yonca yaptım, hiç küsmedim ona. Hiç darılmadım. Sezgi' nin gözyaşlarını silerken Yonca'nın kahkalarını dinledim. Bir bedende iki kişi vardı içinde.
İkisini de ayrı ayrı sevdim. Fakat bir türlü aslında onun ruhunu, huyunu, konuşmasını, kokusunu sevdiğimi anlayamadım. Üzülünce Sezgi, gülünce Yonca yaptım onu.
O bunu bilmedi.
Sonra Yonca öldü. Sonra Sezgi, gölgede unutulmuş bir çocuk gibi ortaya çıkıp ellerimden tuttu. Ben onu unuttum da o beni unutmadı.
Şimdi yemek hazırlıyor bize. Açık hava, yıldızlar, biz. O istediği kamplarda birindeyiz şimdi. İki gün oldu geleli ama kıyamıyorum işte ona. O ise o kadar mutlu ki, bir şey söylemiyorum. Mutlu olsun yeter ki, diyorum.
Gidemeyeceğime söz verirken gözlerindeki kırıkları görmesem bu kadar korkar mıydım incitmekten, incinmesinden?
Belki, fakat belki bu kadar değil.
İlk ve tek hatamı yaptım ben.
Kaldı ki, şimdi istesem de gidemem. Gitmem ki.
Bir kere alıştım, sigara gibi oja alışmak. İlk içtiğinde sarhoş ediyor, başını döndürüp dengeni sarsıyor ama sonra bağımlısı oluyorsun. Ki, zarar bile vermiyor sana.
Sigara içince de kızıyor zaten. 'Gidemeyeceğine söz verdin, içme şunu.' diyor. Dünya duruyor.
Sigarayı bıraktım, Sezgi varken ona ne gerek?
Şimdilik gidiyorum, şansım çağırıyor. "
![](https://img.wattpad.com/cover/106300932-288-k362880.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anı defteri
Historia Corta"Bu defter, kırıldığımızda, kızdığımızda sığanacağımız bir liman olsun. Bu defter ikimizin olsun, Sezgi. Bu anılar ikimizin." -170417'0815