Zil çaldığında acele ile kalktım sandalyemden, bir an önce dışarı çıkmak için montumu giydim ve çantamın tek kolunu takıp insanların arasından hızlıca kıvrılıp çıkışa ulaştım. Güneş, bulutsuz gökyüzünü gözüme sokmaya çalışır gibi beni kendine hapsettiğinde çantamdan şapkamı çıkartıp kafama taktım.
Güneşi kabul etmiyordum, uzun zamandır.
"Sezgi! " Bana seslenen eski arkadaşıma aldırmadan hızlı adımlarla kaldırımda yürümeye devam ettim. Kolum hızla çekildiğinde bedeninle beraber geriye savruldum. Kızgın suratıma bakıp iç çeken Eda'ya gözlerimi devirdim. Tekrar önüme döndüğümde Eda beni tekrar kolumdan tuttu.
"Eda kolumu bırak. " dedim harflere bastırarak.
"Sezgi beni bir dinler misin?"
Arkamı dönüp sırıttım. "Hah, ne dinleyecekmişim Eda? Başkalarına sırlarımı nasıl anlatıp güldüğünü mü? Ama dur dur, bunu istemedin değil mi? Üzgünsün. Hah, niye? Sonunda Taner sana bakıyor işte. Şimdi onun sevdiği kızlar gibi oldun, ne diye üzülüyorsun?" tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktığımda gözleri etrafta söylecek bir şey arar gibi geziniyordu. Kolumu çekip önüme döndüm.
Kulaklığımı cebimden çıkartıp telefona taktıktan sonra kulağıma taktım.
"Yollar nereye götürecek seni?
Bu yara bitirecek seni.
Hangi aşk dindirebilir ki öfkeni?
Sevmek eskisinden zor,
Yalnızlık ateşten kor... "Kulaklığımı sesini biraz daha açıp, gözlerimin önüne gelen anıları kovmaya çabaladım. İlk kez Eda ile gittiğim konserde, sarhoş olan Eda'yı taşıma görevini üstlendiğim gün aklıma gelince istemeden gülümsedim. Birden istemediğim bir detayı hatırlayınca gülümsemem silindi.
"Zaman geçse de yine sönmüyor
Gör hayat, ölüm kadar ağır.
Kulaklar birbirinden sağır,
Vicdanlar kör, gör
Herkes birgün yalnız kalır... "Sonra ilk kez onunla kavga ettiğimiz de ona kıyamayıp özür dilemem, onun bana sarılışı. Gözümüzde dolan yaşlar, hepsi sahte miydi şimdi? Aklım almıyordu. İnsan çok güvenince sersemliyordu. İnsan... Acayip bir varlıktı.
" Gece çöküp gün kararınca
Her yanını nefret sarınca, kader seni çağırınca git.
Sokaklar üstüne varınca, masum sesler bağırınca.
Kader seni çağırınca git..sende zor gitmesen de. " (*)🍁🍁🍁
Defteri açıp, yazmaya başlamadan önce müzik listemden rastgele tuşuna basıp, bir şarkının açılmasını bekledim. Şarkının melodisi odayı doldurmaya başlayınca yazmaya başladım.
" Sevgili anı defteri,
Bu başladığım üçüncü anı defteri, ilki Çınar'da kalmış olsa da, onu artık silmiş olsam da insanlar anılarını unutamıyor maalesef.
Yine aynı şey oldu, defterim. Bir tek sen anlıyor, dinliyorsun beni aslında : Fakat üzgünüm, akıllanmıyorum. Yeni birileri ile tanışmak, sıfırdan bir yaşantı kurmak istedim yalnızca ;tüm o yumuşak ve affedici kızı ardımda bırakıp ayaklarımın üstünde durmaktı bütün mesele. Ama gene birini arkadaş edinince kendime unuttum kim olduğumu, çok değer verdim, bak yine yenildim. Ama şimdi kötü olan ne biliyor musun?
Çınar'ı görmüyorum ve unutmak daha kolay oluyordu. Ama şimdi Eda her yanımda, ben o kızla alıştım bu şehre! Kolay mı? Değil, hiç kolay değil. Ağlamak insanı güçsüz kılar mı, ha?
Ben çok yoruldum, bitti, yok gücüm. "
----
(*: tuğkan - gitsen de)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anı defteri
Historia Corta"Bu defter, kırıldığımızda, kızdığımızda sığanacağımız bir liman olsun. Bu defter ikimizin olsun, Sezgi. Bu anılar ikimizin." -170417'0815