İkralar :

111 12 3
                                    

Vayland gözlerini yeni misafirlerimizle buluşturduğunda söylediği kelime kafamı karıştırmıştı.
-"Kahretsin"

Beni yakındaki ağacın arkasına sürüklerken dudaklarımı araladım,hemen susturdu.
-"sakın konuşma, mümkünse nefes bile alma"
-Neler oluyor? Tedirgin olmuştum.
"Döndüğümüzde herşeyi anlatacağım, Dostum. Lütfen ses çıkarma."
Onlara baktığımda bizden çok farklı olmadıklarını gördüm. Hepsinde kocaman birer gülümseme vardı ve fazlasıyla sinir bozucuydu. Bir şey arıyor gibiydiler. Onlar kaybolunca önden koşmaya başlayan vayland'ın peşine takıldım.

Meydana döndüğümüzde nefes nefese kalmıştık. Onlardan neden kaçtığımızı anlamasam da içimden bir ses doğru olanı yaptığımızı söylüyordu. Vayland ,koloni şefi'nin kaldığı mağaradan içeriye girdiğinde arkasından ilerledim. William kardeşimi karşısına almış ona birşeyler anlatıyordu. Theodore büyülenmiş gibi dinliyordu anlatılanları. Beni görünce yüzündeki ışıltı Yok oldu.
-"Gelsenize çocuklar" şef yanına gelmemizi beklerken ikimizde yerimizden kıpırdamadık.

-"william konuşmalıyız." Vayland 'ın sesi endişeliydi.

Şef arkamızdan dışarı çıktığında meraklı gözlerle bize baktı.
-"sence... Sence ikralar hâlâ yaşıyor
Olabilir mi?" Vayland cümleyi kurarken fazlasıyla zorlanmıştı.

-"Dostum derdin ne senin?" Diye çıkıştım. Bahsettiği şey küçüklükten bu yana anlatılıp durulan büyük bir iç savaştan ibaretti. Anlatılanlara göre ikralar ve bizler aynı türden gelen ve birlikte yaşayan Bir topluluken bazı nedenlerden dolayı savaş çıkmış ve ikralar dan kimse kalmamış.
William da bana katıldı.
-"Bu imkânsız."

-"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?" Annem ve babam konuşurken duydum. Onların hala yaşayabileceklerini düşünüyorlar. Bir kaç tanesi savaştan kaçmış ve kendilerine yeni bir yaşam kurmuş olamazlar mı yani?"

-"Neden şimdi bunu soruyorsun?" dediğimde herşey yavaş yavaş netleşiyordu.
-"Hayır dostum, ormandakilerin İkralardan olduklarını düşündüğünü söyleme bana."
-"onları gördünüz mü?" diye sordu şef William. Cevap vermemize gerek yoktu.
-"Peki ya onlar , sizi gördüler mi?"
"Sanmam " dedim.

"Gidip diğerlerine haber verelim, her an her şey olabilir. Sizde Çaylaklara haber verin,bir süre ormandan uzak dursunlar." William yanımızdan ayrıldı.

Vayland "Neden döndüler?" Diye sorduğunda omuz silktim. " Tek Bir açıklaması var" diye devam etti. "İntikam istiyorlar." Olabilir diyerek onu desteklediğimde
-"Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?" Diye sordu.
-"Ne yapmamı bekliyorsun ?
Çimlerde mi yuvarlanayım?" Bana gerçeklikten uzak Bir kahkahayla karşılık verdi.
-"Gidip çaylakları toplayalım" dedim.

Çaylaklar etrafımızda otururken susmaları için elimi kaldırdım. Sessizlik hava'ya dağıldığında konuştum.
-"Bir süre tek başınıza orman'a girmiyorsunuz." Yükselen uğultuya karşı tekrar elimi kaldırdım.
"Kuralları çiğneyen bedelini ağır öder" diye ekledim.

Hailey'nin bize doğru geldiğini görünce kedi yavrusuna bürünen vayland'a baktım.
-"Gene ne yaptın?"
"Birşey yapmasamda kızıyor" dediğinde sırıttım.
"Sana acıyorum. Bir kızın bana böyle davranmasına asla izin vermem." Vayland sevgilisine doğru adım atarken "senide görücez" dedi.

Çaylaklar tekrar oyunlarına daldıklarında bende yanlarından ayrıldım. Bu son olanlar beni çok yormuştu. Kaldığım mağara'ya girdiğimde annemin kokusu çarptı yüzüme. Mağara'nın düzeni o gittiğinden beri aynıydı. Yere uzandım. Gözlerim tavanda gezinirken günün son kelimeleri
Her şeyin iyi olması için fısıldadığım dileğimdi.

Bu bölüm kitabımı okuyan
kelebekler e gelsin....
Yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar 😊

kör kelebekler yuvasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin