SALGIN

45 11 0
                                    

Valerie'den:

Sınıra vardığımda karşımda duruyorlardı. Onları bu kadar yakından görmek iliklerime kadar ürpermeme sebep oldu. Raptorlar  yan yana dizilmiş bütün koloniyi çevreliyorlardı. İkraların ise savaşa gelmedikleri belliydi .Donuk adımlarla onlara yaklaştığımda William'ın onlarla konuştuğunu işittim. Aynı dili konuştuğumuzu biliyordum. Bir zamanlar pek çok şeyi paylaşıyorduk.
Dilimiz paylaşımlardan sadece biriydi.

Yanlarına vardığımda İkralardan biri konuşuyordu:
"Böyle olsun istemedik. Sizi tehdit edicek birşey yapmak istemedik."
Korkuyorlardı .... Hemde çok. Aramızdaki mesafeye rağmen hızlı alınan nefesleri duyuyordum.
"Onu siz mi yaraladınız?" William'ın neyden bahsettiğini anlamamıştım.
Sonra birden oluşan gürültü ,iç çekişleri ardında bırakan birkaç yorgun hıçkırık. Kafamı aniden ağlayan kıza çevirdim. Uzun saçları ve kara kuyuları andıran siyah gözlerin altında sakladığı şeyler olduğunu hissetmiştim. Tehlikeli görünüyordu. Kız konuşmaya başladı:
"Ben çok üzgünüm gerçekten. Korktum. Bedenime söz geçirmeyecek kadar korktum." Bu kızdan pek hoşlanmamıştım.
"Amacınız ne , Neden buradasınız?!" diye bağırdı Şef.

"Nasıl anlatabilirim bilemiyorum."
Vayland İkralara doğru hırsla yürüdüğünde Adoray onu durdurdu.
Vayland öfkeyle çıkıştı.
"Ne saçmaladıklarını duymuyor musunuz? Ne zamandır tehdit oluşturacak kolonilere  anlayışlı davranıyoruz!!!. Kural basit: koloniye tehdit oluşturacak her tür yok edilir..
Kuralı hatırladın mı William?"
Vayland'ın bu hareketi ortamı germişti. Vayland açık açık koloni şefine meydan okuyordu. William ise her zamanki gibi olgun davranarak gelen pası yumuşatmıştı.

"Kendin söyledin Vayland. Her tür dedin.... Sorun şu ki onlar bizim bir parçamız. Aynı türü devam ettirmeye çalışıyoruz. Demek istediğim bu kural onlar için geçerli değil, ama bu onları alttan alacağımız anlamına da gelmez. Savaşsa savaşırız. Yanlış birşey yapmak istemiyorum anlasana. Kolonideki onlarca Raptora yanlış yapmak istemiyorum Vayland. Beni en iyi anlaması gereken sensin..." William vayland'ın kulağına fisıldamıştı hisslerini. Onlara yakın olduğum için şanslıydım.

"Salgın diye bağırdı ikranın biri karşıdan. Kurtulamadığız bir salgın. Bizi bitirebilecek kadar güçlü bir hastalık". Gözleri dolmuştu. "Koloni şeflerimiz buradaki bazı bitkilerin bizi bu illeten kurtarabileceğini düşünüyor. Tek amaç iyileşmek. Her şey denemeye değer. Yaşamak için değer..... Yumruk yaptığı ellerinin kızardığını görüyordum. Bu durumda olmak gerçekten canını yakıyordu. Diğer İkraların durumu  da farklı değildi. Amaçlarına fazlasıyla odaklanmışlardı. Kötü durumda olduklarını hepimiz fark etmiştik. Aynısını yaşadığımızı düşündüğümde kafamdaki kara bulutları hemen dağıttım. Bir an olsun böyle bir şeyi  hissetmek bile beni tedirgin etmişti.

Gökyüzü ağlamaya başlayınca arkalarına bakmadan ormana koşan İkraları şaşkın bakışlarla karşıladık.
Olanlar kafamı karıştırmıştı.  Bir yanım üzgündü onlar adına. William konuşmaya başladığında  uğultu son buldu. " Taviz vermeyin. Toparlanın biraz". Yanındaki Raptorların sırtını sıvazladı. "Vicdanımın rahat olduğunu söyleyemem ama umrumda da değiller. Benim tek amacım bu koloninin ayakta kalması. Bir sonraki adımlarını bekleyeceğiz ve ona göre bir yol belirleyeceğiz o zaman kadar savunmayı artıralım ve çaylakların ormandan uzak kalmasını sağlayalım. Onları kaybetmek hoşumuza gitmez değil mi?"

William  , Vayland, Derek ve Emory' yi işaret etti. " Sınıra destek olun"
Bu gece sınır savaşçılarının yanında nöbet tutacaklardı. William bu üç Raptora gerçekten güveniyordu. "Dikkat edin. Neler yapabilecekleri konusunda fikir sahibi değiliz"
Şef mağaralara doğru yol alınca bizde sınırdan uzaklaştık.

Yağmur saçlarımı ağırlaştırırken mağaraya dönüyordum. Biraz önce yaşananlar gerçekten akıl almazdı.
İçeriye girdiğimde Turner beni süzdü. hiç dinlenmemiş gibi görünüyordu.

-"Nasıl hissediyorsun?"
-' Neler oldu?" Ve işte klasik Turner. Kesinlikle bu cevabı bekliyordum zaten.
-"Neden bu kadar zorsun? dediğimde sınırda ciddi birşey olmadığını anlamıştı Bunu gevşeyen kaslarından çıkarmıştım. Sonuçta ciddi bir sorun olsaydı burda bu saçma muhabbet dönmezdi.
-" Neden beni zorluyorsun?  Cevabı karşısında pes edip ateşin başına oturdum. Ben üstümü kurutmaya çalışırken beni seyrediyordu.
-"Neden Theodore'la bu kadar ilgileniyorsun? Biliyorsun, zorunda değilsin." Affalamıştım, bu soruyu beklemiyordum.
-"Zorunda değilim,biliyorum." diyebildim. Kaşlarını havaya kaldırdı. Cevabın devamını istiyordu.
  "Ufaklık küçük bir Turner"dediğimde güldü,ona eşlik ettim. Fazla umursamıyor. Kaygısız" doğru kelimeleri seçmeye çalışıyordum. Çünkü kullandığım her kelime sadece ufaklığı değil Turner'ı da tanımlıyordu. İstedikleri uğruna yapamayacağı şey yok ve bu yolda herkesi birer basamak olarak kullanabilir. "Toparlamaya çalıştım.
"Çokta uyuz " kahkahayı bastı. Turner gülünce herşey, herkes gülüyordu . Ben bile farkında olmadan sırıtıyordum. "Her şeye rağmen onu çok seviyorum ve yanındayken hep mutlu olduğum tek Raptor" kelimeler tükendiğinde derin bir nefes aldım.
"Neden bunu sordun ki şimdi?"
Gözleri ateşin üzerinde taht kuran kıvılcımları bana yansıtırken cevap verdi. " Ona olan ilgi görülmeye değer. Teşekkür ederim, herşey için..."
Ayaklandığında kaşlarımda onunla birlikte ayağa kalkmıştı.
-"Turner"
-"Gidip neler olduğunu öğrenmem lazım. Görünüşe bakılırsa anlatmayacaksın bana."
-"Eğer kalıp dinlenmeyi kabul edersen, en ince ayrıntısına kadar anlatacağım sana". Bir an için, sadece bir an yanımda kalacağını sanıp heyecanla atmıştım sözcüklerimi boğazımdan. Bir an ritmini bozdu kalbim beni dinleyeceğine inanarak.
"Gitmem gereken nir kaç yer var, Valerie. Uğraştırma beni.' deyip çıktı mağaradan. Ateşin başına döndüğümde farkettim gözümden akan yaşı . Elimin tersiyle yok ettim, bir daha var olmamak üzere...

TURNER'DAN(Ana karakterimize dönüyoruz):

Hava çoktan kararmıştı ve buz gibiydi. Ama olan biteni öğrenmeden rahat etmeyecektim. Sınıra vardığımda Vayland'ı kafasına bağladığı kumaş parçasından tanıdım.
Kumaşı  ilk taktığında uzun süre gazabımdan kurtulamamıştı, gördüğüm her yerde acımasızca dalga geçiyordum. O kafasından çıkarmadı bende alıştım.
"Neden burdasın?"
-" Sınırdaki korumayı artırdılar". Ve bil bakalım gecenin şanslı Raptorlarından biri kim?!" dedi alayla.
Bir anda Vayland yüzünü buruşturdu. Bense biraz önce yaptığı espiriye karşılık vermeye hazırlanmıştım .

- "Bu izler de neyin nesi?"
-"Önemli birşey değil dostum, sadece bir sıyrık" Buraya  senin sorularını cevaplamaya değil, neler olduğunu öğrenmek için geldim ve inan bana gerçekten çok yorgunum istediğimi alıp gitmek istiyorum hepsi bu..."
Parmakları yarada gezindi. "İzler oldukça derin, Turner"
"Hay lanet izler, artık bana neler olduğunu anlatır mısınız?!!"
Sinirleniyordum artık.

"Amaçları bize zarar vermek değil, Turner düşünebiliyor musun?"
"Devam etsene" dedim dudağımı ısırırken. Resmen kelimeleri ağzından iple çekmem gerekiyordu. Başka türlü anlatacağı yoktu.
" Savaştıkları bir hastalık var. Bütün kolonilerini saran acımasız bir salgın"
"Bizden daha önemli sorunları var"
İşte bunu beklemiyordum. Son söylediği cümle gözlerimi Bayland'a odaklamamı sağlarken yüzündeki hüzün beni çıldırtmıştı.

-" Üzülüyorsun"?!!
- "Ne??"
-"Onlar için üzülüyorsun! "Sesim yankı yapıyordu.

-" Ne saçmalıyorsun . Sadece düşündüm tamam mı!". Başımıza geldiğini düşündüm. Yardıma ihtiyaçları var dostum"

-"Yardıma ihtiyacı olan neden başkasına zarar verir, söyler misin?!"
Elimle yarayı gösterdim.

." Bunu sana onların  yaptığını sanmıyorum " şaşkın gözlerle baktı. Söylediklerime inanmak istemiyordu. Onu geriye ittirdim.

-"Görünüşe bakılırsa çok sevmişsin onları, Vayland. Şu haline bak!!
Benden daha çok güveniyorsun onlara.
-"Saç...
-" Kes sesini Vayland. Bu kadar yeter. Bana bu kadarı yeter... Kötü durumdaydım. Kardeşim dediğim adam bu haldeyse kim bilir koloni ne durumdaydı. Öyle bir hissiyata kapılmıştım ki her an elimizde çiçeklerle , onları koloniye davet etmeye hazır gibiydik. Bu düşünce ürpermeme sebep oldu. Asla bu koloniye girmelerine izin vermezdim.
Kaldığım mağaraya girdiğimde yumruklarım bir kaç kez mağaranın duvarlarında savruldu. Akan kanı üzerine silerken mağarada oturan gölgeyi yeni fark ediyordum....

Umarım bölümü beğenirsiniz
Vote ve yorumlarınızı belirtirseniz
Sevinirim 🙋🙏

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

kör kelebekler yuvasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin