Evdeki Katil

9.1K 98 9
                                    

17 yıl sonra o evi ziyaret etmek.... Büyükannemi ziyaret etmek üzere onun yaşadığı şehir dışındaki eve gitmek bazen gerçekten azap gibiydi. Hele ikizimi o evde kaybettikten sonra....

"Ben o eve gitmek istemiyorum!" Babam sinirlenmişti, anlamıyorum miras almak istemiyor olmam onu niye bu kadar sinirlendiriyordu ki! Babam kollarından hafifçe tuttu, sakinleşmiş gibi görünüyordu "Bak kızım, anneannen vefat etti ve onu ziyarete gitmelisin, annen perişan halde biliyorsun." "Annem gitsin o zaman neden ben gidiyorum? Yıllar önce kardeşimin kaybolduğu o şehre gitmek canımı yakıyo anlamıyor musun? Sen hiç onun gülüşlerini hatırlayıp ağlamıyor musun?"

Bu dediklerim ikimizin de canını yakmıştı, ikimiz de ağlıyorduk "Annen hasta gidemez, ama ama sen gidebilirsin, annenin emanetini alıp gelmelisin." "Ne emaneti?" "Onu söyleyemem tatlım sen bunu düşünme! Nasılsa gidince herşeyi anlayacaksın, emanet ..... Onu getirmelisin!" "Ne kadar miras düşkünü insanlarsınız ya inanamıyorum." "Sana bahsettiğim şey mirasında ötesinde .... Gidince herşeyi anlayacaksın bana inan, babana güven tatlım."

*****

"Zaten alttarafı 2 gün kalacağım, neden bu kadar çok elbise koyuuyorsun anne?" "Ne olacağı hiç bir zaman belli olmuyor, bunları yanına almalısın!" "Peki artık bavulum hazır olduğuna göre gidebilirim öyle değil mi?" "Elbette tatlım, baban seni arabada bekliyor. Havaalanına kadar eşlik edecek!" Suratım asıktı çantamı sırtına taktım, bavulu arabaya koyduk ve... Ve o kasvetli eve gitmek üzere yola çıktık. Aslında bir yanda gitmek istiyordum, onu, ikizimi tekrar görebilecekmiş gibi hissediyordum. Laura......seni çok özlüyorum.

Havaalanına vardığımızda babam sanki kararsızlık içindeydi " Ashley ! Acaba.... Neyse hadi sen bir an önce git. Bu hepimiz için daha iyi olacak. Emaneti almadan gelme olur mu?" Ashley mi? Bu benim adım değil di ki! "A-Ashley mi? Baba ben Maura! Sen .. Bi saniye sen nereye bakıyorsun?" Babamın baktığı yöne döndüm. Bi gariplik yoktu, insanlar yolcularla vedalaşıyorlardı, bi dakika bu kadın... Gözüm bi yerden ısırıyor ama tam olarak hatırlayamıyordum.

Babam kafamı kendine çevirdi" Nereye bakıyorsun? Kim var orda?" "O kadın. O kadına bakıyordun. Kim o?" "Orada kimse yok dedim Maura! Hadi acele et uçağı kaçıracaksın!" Babam belli ki o kadından bahsetmek istemiyordu, ayrıca bana neden Ashley demişti? Yoksa Ashley o kadın mıydı? Kafam çok karışmıştı. Miras, emanet, Ashley, o kadın ve en önemlisi de ikizim... Neler oluyordu böyle?

Uçakta tam 10 koltuğu kuzenlerimle ben almıştık, ben ve 9 kuzenim. Onları anlamıyordum, o eve gitmek için can atıyorlardı, hem büyükannemi de pek umut umursamıyorlardı. Tek dertleri mirastan pay almaktı.

Biz Boston da oturuyorduk, büyükannemse Maine de oturuyordu. Yolculuk bittiğinde herkes yük uçaklarından arabalarını alıp yerleşmişlerdi. Büyük teyzem Susan ın iki çocuğu vardı, Simon oğlu, Clementine ta kızıydı. Büyük dayım Jeremy nin de üç çocuğu vardı , oğulları, Martin, Lucas ve kızıysa Sofie idi.

Gabriel dayımın da üç çocukları vardı. Rose, Cailin ve Andrew de Gabriel dayımın çocuklarıydı. Annem Jane in ise iki kızı vardı , ben yani Maura ve bundan 17 yıl önce yani ben 5 yaşındayken kaybolan ikizim Laura idi....

Maineye vardığımızda evin görüntüsü beni tekrar ürpertmişti. Saat akşam beş buçuktu ve miras töreni başlamak üzereydi. Sanırım büyükannem bu sabah biz gelmeden defnedilmişti. Salona geçtim ve bir koltuğa oturdum, bu görevi üstlenip bize miras çeklerimizi veren kadına gözüm takılmıştı, bu sabah babamın baktığı kadına benziyordu, benim adını Ashley olarak düşündüğüm kadın. Ama yakasındaki kart beni düşüncelerimden vazgeçirmişti "Chatrine Dann-Noter sorumlusu" yazıyordu.

Hizmetçi bize büyükannemizin evindeki odaları gösteriyordu. 11 odadan 2 si kilitliydi bu yüzden Clementine ve ben aynı odada kalacaktık. Hizmetli " Ben yarın erkenden burada olur ve kahvaltınızı hazırlarım" deyip evden çıktıktan sonra herkes odalarına yöneldi.

Saat 2 yi geçiyordu, Clementine çoktan horlamaya başlamıştı, garip bi kızdı doğrusu. Ama beni uyku tutmuyordu, bu evde gerçekten rahatsız edici birşeyler vardı. Tam gözlerimi kapatıyordum ki son odadan gelen bir çığlıkla ikimizde uyandık. En son odada Rose kalıyordu. Gittiğimizde Rose yerde öylece yatıyordu, kardeşleri Cailin ve Andrew de çığlıklar atarak ağlıyorlardı. Rose kalbinden bıçaklanmıştı ve daha ilk günden bu ev bir kuzenimizi bizden almıştı, tıpkı 17 yıl önce ikizim Laurayı bizden aldığı gibi....

Andrew ambulans çağırmayı denedi ama hatlar kapalıydı, arabayla götürmeyi denediler ama hepimiz arabalarının benzinleri boşaltılmıştı. Belliki bu işi planlayan birileri vardı. Kar iyice bastırmış ve yollar kapanmaya yüz tutmuşken dokuz kuzen Rose un başında sadece ağlıyorduk ve bu evin huzursuzluğunu soluyorduk, katille birlikte......

Evdeki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin