Yalnızlık insanın ağzında dağılan bir kelime, hep böyle düşünmüşümdür...
Herkesin kullanabileceği ve gerekli zamanlarda çantasında taşıdığı sihirli bir sözcük...
Kendini acındırırken, bahane bulurken, ağlamak için gerekçe aradığında, hep bu soyut mefhumla karşılaşır insan, ne kadar kaçmaya çalışsa da.
Benim içimde olduğum yalnızlık maalesef bu kadar varoluşsal ve felsefi değil...
Elimde olmayan gerekçelerin bir bir sonucunu, yani tarihi yaşıyorum sanki, bir zamanlar siyahilere yapılan dayatmalar şimdi eşcinsellere yapılıyor; biliyorum hepsi o kadar mantıksız ve saçma ki kendi gerçekliğimi anlatma fırsatı verseler hepsinin ideolojik kalelerini yerle bir edecek kadar birikmiş bir entellektüel nefretim var.
Her neyse her pazartesi biraz kırmızıdır benim için, düşüncelerin karanlıktan çıkışı yoğunlaşır O pazartesileri;oyuklarda saklanan ve güçsüz bir anımı bekleyen derinleşmiş acılar pazartesileri dinç ve çalışkan bir beden yerine, umutsuz ve yorgun bir vücudun direnişini daha yenik bulurlar sanki,saldırırlar ölümüne; pazartesileri genelde dişlerimi fırçalamak için kendimi ikna etmeye çalışırken son ana kalan bütün görevlerim okula geç kalmama neden olur; okul benim için bir kurtuluş kapısı olmazdı kendimle bu kadar uğraşmasam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(g)Üç BoyxBoy
Fiksi RemajaBir erkeğe aşık olmak; sınırları zorlamak, hayaller, kurallar... Neden intihar ettim? (3 bölümlü keşif ve dönüşüm hikayesi)