#4#

97 11 17
                                    

Y/N: Lütfen oy verip, yorum yapın, yorumlarınızı bekliyoruz~ 

Karışık sesler ve göğsüme baskı yapan ellerle kendime gelmeye başladım. Göğsüm yapılan baskıyla yukarı aşağıya kalkarken ağzımın içine tuzlu ve genzimi yakan sular dolmaya başladı. Ciğerlerimden gelen sular, nefesimi keserken öksürmeye başladım. Öksürmeye devam ederken yabancı bir ses kulağıma çarptı.

"Yaşıyor!"bu sesin beynimden değil de bir insandan geldiğini fark edince gözlerimi açtım. Saçlarına aklar düşmeye başlamış, ela gözlü, kırmızı yanaklı ve hafif balık etli bir amca bana endişeyle bakıyordu. Açılan gözlerimi görünce endişeli sesiyle "İyi misin oğlum?"diye sordu.

İyi miydim? Verecek cevap düşünürken üzerimde kıyafet olmadığı aklıma gelince utançla yattığım yerden oturur pozisyona geldim. Yaptığım ani hareketle başıma ağrı saplandı. Buruşan yüzüm ve ağzımdan kaçan acı nidası adamı daha çok endişelendirmişti.

"Başım. Başım ağrıyor."dedim zor çıkan sesimle.

"Ağrır tabi oğlum. Denizin içinde baygın buldum seni."adam sözlerini sıralarken gözlerim üzerimde ki battaniyeye kaydı. Üzerimi kapatan bu kumaş parçası bir nebze olsun içimi rahatlatmıştı.

"Bu havada ne işin vardı denizde be oğlum?"soruyla yaşadıklarım teker teker aklıma geldi. Bu sırada artık gök yüzünde gözükmeyen güneşi fark etmemle anneme söylediğim sözler kulağımda yankılandı.

"Geç kalmam."

Çoktan endişelenmeye başlamıştır fakat beni bu halde görürse ne yapardı?

"Annem! Annem beni bu halde görmemeli!"adam anlamayarak bana bakmaya başladı.

"O beni böyle görürse çok...çok korkar..."

"Şhh evlat, sakin ol. Bu halde seni bırakmam zaten. Benim evimde kalırsın bu gece. Yarın dinlenince gidersin."minnetle adamın o sıcak gözlerine baktım. 

''Teşekkür ederim efendim.''gülümsemesini gözler önüne sunarak ayağa dikkatlice kalktı ve onun olduğunu düşündüğüm eşyalarını-sanırım balıkçılık yapıyordu-toplayarak daha yeni fark ettiğim arkamızda bulunan teknenin içinde bıraktı. Kenarda bulunan uzun, naylon örtüyü eşyalarının üstüne attı.

''Balıklar yarını bekleyebilir.''kollarını beline koymuş, başını yana yatırmıştı.

''Yürüyebilecek misin evlat?''başımı olumluca sallayıp ayağa kalkmıştım ki sendelemem ile adamın koluna tutunmam bir olmuştu. Sevimli kahkahaları kulaklarımı doldururken, benzer bir tınıyı hatırlamışçasına beynimdeki sesler alçaldılar.  Vücudumu kolları altında alıp yürümemi kolaylaştırırken soğuk hava hala vücudumu titretiyordu. Taşlı yolda yürürken, yanımdaki adamın sessizlikten hiç haz etmediğini kendime geldiğimden beri art arda sıraladığı sorulardan anlayabiliyordum. Öyle ya bende o kadar seviyordum fakat bir şey diyemezdim, hayatımı kurtardıktan sonra. 

''Eve gidince oğluma söyleyeyim de duşu hazırlasın, sıcak su ile kendine gelirsin.''görüş açımıza tek katlı bir müstakil ev girdiğinde geldiğimizi görmek yorgunluğumu arttırmış ama adamın dedikleri kafamda sorular oluşmasını sağlamıştı.

''Oğlunuz mu var?''böyle bir adamın, ona benzer çocuğunu düşledim. En fazla liseli olmalıydı. Ak saçlarından saç rengini kestiremiyordum fakat bir çift ela göz hayal ettim. Tombul yanaklar ve sevimli bir yüz, tatlı olmalıydı.

''Ah evet, harika birisidir. Sorun çıkaracağını sanmıyorum.''onayladığımı belirten bir mırıltı çıkarıp kapıdan içeriye önce onun geçmesine izin verdim. Etrafı incelediğimde loş ışığın aydınlattığı güzelce döşenmiş ana salona baktım. 

Love Of Silence//evakWhere stories live. Discover now