ders sırasında okul bahçesinin boş olmasından yararlanan taehyung sessizliğe gömmüş yorgun bedenini. okumuyormuş artık, zira okumak içindeki bu yangını söndürmek yerine daha da ateşliyor, karanlığına bir gölge daha düşürüyor ve önünü görmesine engel oluyormuş.
bu sırada kesintisiz bir hafta boyunca taehyung'u izleyen yeşil eskisinden daha güçlü ve bir o kadar da canlı hissetmekten alamıyormuş kendisini. ona daha fazla yakın olmak istiyor, yanına doğru çekilmesine engel olamıyormuş.
içindeki kargaşaya son verip taehyung'un yanına ulaştığında aldığı derin nefesler çocuğun heyecanla titreyen dudaklarına karışmış, ardından yok olmuş.
"ne o," diye mırıldanmış yeşil. sesi taehyung'un kulaklarına ilk defa ulaşırken çocuk titrekçe tuttuğu nefesini vermiş. sesi bile kalbini bu denli bir tutkuyla doldururken farkına varmış.
aşık olduğu yeşilin kelimeleri değil, düşünceleriymiş.
aşık olduğu yeşilin kendisiymiş.
taehyung çocuğa duyduğu sevgiyi gayet somut ve net bir şekilde hissedebiliyormuş.
"yazdıklarımdan sıkıldın mı yoksa?" yeşil devam ettiğinde taehyung başını hızla iki yana sallamış. elinde olsa onlardan sıkılmama imkan var mı diye bağıracakmış yüzüne karşı. lakin öyle bir heyecanla, öyle bir sevgiyle kavruluyormuş ki içi; konuşmayı bırakın nefes almak bile zor geliyormuş.
"ben yoongi." demiş bu sefer yeşil. şimdiye kadar kimseyle konuşma gereği duymayan, hatta bundan delicesine korkan çocuğun bu davranışları fazlasıyla zıtmış kişiliğine.
taehyung konuşmamış, yeşilin çocuğun gözlerinin içine bakarken bir zamanlar kendisindeki karanlığı fark etmesi uzun sürmemiş.
taehyung konuşmamış, ki yeşil de bunu pek umursamamış.
ve taehyung konuşmamış, yeşil "çıkış yolunu biliyorum. " diye mırıldanmış.
o gün yeşil taehyung'u karanlığından kurtarmış, ardından ince kollarını sıkıca ışığına dolamış.