Elimde bir kalem mutluluk adı altında bir şeyler karalamam lazımmış. Aklımda binlerce cümle hangisini yazsam hangisinden bahsetsem bilmiyorum. Kafamın içindeki mor duvarlarımı süsledigim eski mutlu hayallerimden mi? Yoksa o caddenin yani duvarlarımın sonunda gözükmeyen acılarımdan mı?
Küçükken mutluluğuma annemin dizlerine yattığımda saçlarımla oynadığı an derdim belkide huzurumdu. Bilmiyorum açıkçası. Hatıralarımda gülümsüyordum. Bilmediğim sokaklarda koşarken arkama dönüp bakarken ki kıkırdayışlarım hala kulaklarımda yankılanır. Yanımda sevdiklerim ve sevildiklerim vardı. Can bildiklerim. Peki ya şimdi ne benim mutluluğum, huzurum.
Kimsesiz boş karanlık bir odada ağlamak mı mutluluğum. Hıçkırarak bağırarak söverek mi? En acısı da kimsenin benden haberi olmadığı görmediği duymadığı yerde olmaktan mı olacaktı mutlululuğum. Çok saçma. Çok boş. Böyle olmaması lazımdı. Hayat nerden vuracağını şaşırmış gibi davranıyor bazen.
Mutluluk bizi teğet geçti hafız. Kaybedenlerdenim ben. Kaybettim. Ama hayır ben kayıp ettim.
Bu konu benlik değil. Ben daha çok dramaların kızıyım. Mutluluktan çok acılar biriktirdim ben. Evet bu yaşıma rağmen. Çok şeye özgürce sustum. Suskunluğumdan özgürlükler biriktirdim ben. Mor kanatlarıyla uçmayı bekleyen sözcüklerim de var. Yok değiller. Ama derin karanlık sonsuz sessizliğimde kaybolmaktan korkuyorlar. İlk giden olmaktan. Unutulmaktan korkuyorlar. Bu yüzden unutulacaklarını bilmeden.
Geçmeyen mutluluk olmalıydı hayatta. Ama buda bir duygu işte diğerleri gibi. Kalıcı değil. Her şey gibi. Hiçbir şey gibi.
Beni mutlu etmek kolay değil kalbimde hala bitmek bilmeyen bir cenaze töreni var.
![](https://img.wattpad.com/cover/67951118-288-k318324.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RandomHani tüm dolmuşluğunu ağlayarak satırlarına dökersin ya. Daha sonra dikkatini çeker ama okumazsın bile. Birisi alıp yüksek sesle dile döker yalvarışlarını. Dinlersin. Ağlayarak yazdığın şeyler sana bi'şey ifade etmez o an. Hangi kafayla yazmışım de...