Hastane'

10 2 0
                                    

Yaşam..
Ne kadar da büyütülüyormuş insan gözünde. Halbuki ölüm ne kadar basit. Yanlışlıkla ölen insanlar bile varken hemde.

Şimdi oturmuş önünden gelip geçen insanları izliyordu sadece. Öylece oturuyordu. Tek yaptığı nefes alıp vermekti. Hastanenin o iğrenç kokusu eşliğinde çevrelenmiş beyaz dört duvarda eşlik ediyordu ona.
Yanında oturan kız sürekli ayağını sallayıp elindeki telefonun ekranını açıp kapatmasına sinir olsada bu da aslında ona yalnız olmadığını gösteriyordu.

Etrafına bakındı daha fazla oturamayacagına kanaat getirip kalktı ayağa. Koridorda ağlayan kadınlar, sessizce yan yana dizilmiş bekleyen insanlar ve personellerin arasından geçti. Hava alması gerekliydi. Dışarıya çıktığında arkasından gelen Aslı'nın sesiyle daha fazla ilerleyemedi. İçeri alıyorlar hadi gel dediginde o an hazır değilim diye ağlamak istedi sadece, onu öyle görmeye hazır değilim.

Kafasını salladı ve önden ona eşlik eden Aslı'yı takip etti sessizce. Uzun koridorları geçtikten sonra bir kapının önünde durdular.

Farkında olmadan nefesini tuttu. İçeriye girmek Can'ı öyle görmek istemiyordu. Orada yatan bedeni görmek istemiyordu. Arkasını dönüp duvara yaslandı. Bakışlarını ayaklarına indirmiş sessizce ağlıyordu şimdi. Önüne gelen kişiyle başını kaldırıp bakmak istemedi. Ama sarılınca baktı. Annesiydi. Hayır kendi annesi değil. Can'ın annesi.
Ne dediği hakkında bir fikri yoktu. Sesi kulaklarına uğultu gibi geliyordu. Ne söylediğini anlamadan sadece bakıyordu kadına. O an gitmek istedi. Daha içeriye girmeden can'ın içerde ne halde olduğunu görmeden kendi içinde çelişkiye girmişti bile.
Kolları hala iki yanındaydı. Sarılmak istemiyordu. İçeriye gireceğini söyleyerek geri çekilmesini bekledi. Kadın ne yaptığının farkına yeni varmış gibi ayrıldı. Uzun zaman sonra bu şekilde karşılaşmak hiç sağlıklı değildi Ebrar açısından. Annesini hatırlatıyordu ona. Bu tarif edilemez bir duyguydu. Ama şimdi önceliği can'dı.

Yanındaki kapıdan içeri girdiklerinde aslı ağlıyordu. Baktığı yerde ise can vardı. O deli çocuktan eser yoktu ki şimdi. Orada yatıyordu sadece. Göğsünde bir sürü kablolar vardı. İğrenç ritmik sesler çıkaran cihazlara bağlıydı hayatı.

Yanındaki adam doktordan bilgi alırken duyuyordu ne dediğini.
'Beyin ölümü her an gercekleşebilir. Herşeye hazırlıklı olun.' işte bukadardı. Gözleri onları bulduğunda adamın sanki bunu bekliyormuş gibi ağlamaya başlamasını şaşkınca izledi.

Bi kaza sonucu ölemezdi heralde? Yine daha öncekiler gibi bi haç hafta hastanede yatar ve çıkardı. Hep böyle olmuştu. Şimdi ise bu cümle ağırdı. Taşınması zor bir yüktü bu. İçeriye tanımadığı yüzler girdikçe nefes alamadığını hissediyordu. Bilisizce dışarıya çıktı. Dışarda oluşan kalabalıga bakmadan bu kez dışarıya çıktı. Arkasından gelen Hakan'ı bile duymuyordu. Ağlamasının şiddetlenmesi ile koşmaya başladı. Hastanenin arka tarafına geçip kaldırıma çöktü. Hakan ise nefes nefese kalmış bir şekilde yanına oturup sarıldı. Ne olduğunu sormaya çekiniyordu. Duyacagı şeylerden pek emin olamıyordu.

Ebrar ona sarılan bedeni itti. Kimseyle temas kurmak istemiyordu. Ona son sarılan kişinin can olması canını yakıyordu. Arasına mesafe koydu. Yüzünü elleri arasına alıp ağlamaya devam ederken hakan telefonunu çıkarıp Aslı'dan Can'ın durumuyla ilgili bilgi aldı. Can hız tutkunuydu. Bu yüzden sürekli kaza yapar ve hastanede yatardı bir süre. Bu seferki öyle olmamıştı. Sonu iyi biten bi hikaye olmayacak gibiydi.

Aradan 5 gün geçmişti hala yoğun bakımdaydı can. Kaç kez kalbinin ve solunumunun durduğunu sayamadı. Bekliyorlardı. Başka hiç bi'şey gelmiyordu ellerinden. Bi mucize bekleniyordu herkezce. Sadece küçük bi mucize.

Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin