O bilindik yolları geçerek 'nihayet evime dönebildim' dedi arabasını park ederken. Binadaki asansörün çalışmadığını görünce tabana kuvvet diyerek merdivenlere yöneldi. Birinci kat boştu. İkinci katlarında üç çocuğuna rağmen sessiz sakin bir aile vardı. Çocukluğu geldi aklına ele avuca sığmayan biri olmuştu hep. Erkek çocuğu gibi büyümüştü. Zavallı bitanecik annesi, onun arkasında koşturmaktan heba olmuştu. İstemsiz bir şekilde gülümseyiverdi. Seviyorum bu kadını dedi. Her zaman onun için çok iyi bir anne olmuştu. Babasının yokluğunu hiç hissettirmemişti. Merdivenin duvarlarında göz gezdirdiğinde boyaların dökülmeye başladığını fark etti. Ayrıca demirliklerde eskisi kadar sağlam durmuyordu. Anlaşılan uzun süredir merdiven kullanılmadığı için bakımı da yapılmamıştı. Bunu bina yöneticisine bildirmek için kafasının bir köşesine not etti. Dışarıdan gayet lüks görünen bir binanın merdivenleri bu kadar vasat görünmemeliydi onun için. Bütün bu düşüncelerinin arasında nefes nefese 3.kata geldiğinde kısa bir süre için durdu ve yukarı baktı.5.kat çok lazımdı sanki onun için. Bunca kat dururken neden o kattan almıştı ki evi. Tam tekrar merdivenleri çıkmaya devam edecekti ki çalan telefonu durdurdu. Bu sefer kim diyerek telefonu eline aldığında arayan kişinin Hakan olduğunu gördü. Küçük Beyimiz nihayet arayabildi. Saate baktığında son konuşmalarından tam 20 saat 16 dakika geçtiğini fark etti. Tabi o bunu hesaplarken arama sonlandı. Geri aramamaya karar verdi. Eğer konuşmak ve hatasını telafi etmek istiyorsa tekrar arardı. Aramak ve aramamak arasındaki ince çizgide gidip gelirken nihayet 5. kata gelebildi. Döndü ve kendinden gurur duyarcasına kat ettiği merdivenlere baktı. Çantasından annesinin isminin yazdığı anahtarını çıkararak kapıyı açıp içeri girdiğinde artık bitmiş bir vaziyetteydi. Hemen kıyafetlerini değiştirdikten sonra kendine bir şeyler hazırlamak için mutfağa yöneldi. Buzdolabını açıp uzun süre baktı durdu. Zaten onun ötesine geçemedi. O ve yemek yapmak! 26 yaşında kazık kadar kız olmasına rağmen bir türlü öğrenememişti şu yemek yapma işini. Öğrenmeye de niyeti yoktu. Mutfakta bir o yana bir bu yana dolaşmaktan sıkılmış olacak ki dünden kalma yarım pizza, kola ve gelirken aldığı çilekli pastası ile televizyonun karşısındaki L koltuğa geçiş yaptı. Bacaklarını masanın üzerine atıp pizzasını karnının üstüne, kolasını ve pastasını kenarlarına koyarak koltuğa iyice yerleşti. Bir iki saat sonra uyumalıyım diye söylendi. Yarın annesine gidecekti bu yüzden erken kalkmalıydı. Kanallarda amaçsızca gezinirken telefonun bildirim ışığının yanıp söndü. Pizzasından kalan son dilimini de ağzına attıktan sonra boş kabı masanın üzerine koyup telefonuna uzandı. Gelen mesaj Hakan'dandı.16 dakika önce atmıştı nasılda fark edememişti. Kendine küfürler yağdırarak mesajı açtığında bu sefer küfürleri sadece kendi için değil nişanlısı olacak sorumsuz için de yağdırıyordu.
"İş toplantım var bu hafta sonu şehir dışındayım. Kendine dikkat et. Pazartesi akşam yemeğinde görüşürüz."
Bu da ne demek oluyordu şimdi! Bana sadece bu kısa mesajı mı layık görmüştü. Geri aradığında ise telefonunun kapalı olduğunu bildiren kadının sesinden başka bir sesle karşılaşmadı. Bu adama neler oluyordu böyle?! Aradan tam bir saat geçmesine rağmen Deniz bir an olsun elinden telefonunu düşürmedi. Dakika başı Hakan ı arıyor Ama tabi ki değişen bir şey olmuyordu. Daha fazla dayanamayarak bip sesinden sonra mesajınızı bırakabilirsiniz kısmına geçiş yaptı.
"Acilen beni arıyorsun. Telefonu kapatmak da neyin nesi? Beni daha fazla çileden çıkarma yeter artık! Bunun bedelini çok kötü ödeyeceksin Hakan Akça"
Şimdilik bu kadarının yeterli olacağını düşünerek konuşmayı daha fazla uzatmadan telefonu kapattı. Tam bir buçuk yıl geçmişti nişanlanmalarının ardından. İlk başlarda erteleyen taraf her ne kadar kendisi olsa da Hakan ın bu konudaki ani davranış değişimleri ona bir garip gelmeye başlamıştı. Baştan savma tavırlar ve Hakan hiç bağdaşmayan şeylerdi onun için. Gelince bu konuyu onunla konuşmaya kararlıydı. Uykuya hiçbir zaman dayanıklı biri olmamıştı. Bu gece de olamayacak gibiydi. Göz kapakları yavaş yavaş kapanıyordu. Odasına giderek kendini bütün bu duygu karmaşasının içinde yumuşacık yatağının kollarına bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APİKO
Teen FictionDeniz, Eraydın Holding de çalışan gayet sıradan başarılı bir asistandır. İçine hapsolmuş hayatı nişanlısını başka biriyle yakalaması ve annesinin bundan 26 yıl önce aldığı kaza raporunu şans eseri bulmasıyla bir anda altüst olur. Artık onun için hi...