Tam ümidimi kesiyordum ki eski bir dolabın arkasından sarkan birşeyler fark ettim. Temkinli adımlarla dolaba doğru yaklaştığımda Jordan ve diğerleride arkamdan beni takip ediyorlardı. Vücudumdaki adrenalini tüm hücrelerimde hissediyordum ki bu da boğazımın acısını hissetmekle hissetmemek arasındaki arafta bırakıyordu beni. Tek elimdeki silahımla dolaba iyice yaklaştım ve boğazım acıdığı için diğerlerinden yardım isteyerek dolabı itmelerini istedim. Bu sırada ben dolabın önünde duruyordum ve dolabın itilmesiyle beraber kapaklarının açılıp üzerime kanlı bir ceset kapaklanmasıyla yeri boylamıştım. Cesetten akan kanlar her tarfıma bulaşmıştı. Görünen o ki ceset henüz yeniydi. Diğerlerinin yardımıyla üstümdeki cesetten kurtulup duvara odaklanmıştım. Dolabın arkasından sarkan şeyler deriymiş demek. Üzerime düşen cesede aitti ve bir elbise şeklindeydi, altında ise "Dedektif Alison'a hediyemdir. Beni yakalamada başarılar" yazıyordu ve tahmin edebileceğiniz üzere kanla yazılmıştı. En çok dikkatimi çeken şey ise deriden elbisenin tam kalbin üzerine gelecek yerine özenle kazınmış o malum işaretti. Bu işaretin anlamı neydi onu bir türlü anlayamıyordum. Aslında bakarsanız olan şeylerin hiç birini anlayamıyordum ama konumuz bu değil...
Son bir kez bana bırakılan hediyeyi dikkatlice inceledikten sonra gözlerimi Jordanla buluşturdum ve ona küçümseyici ama bir o kadar da sinirli bir bakış atıp merdivenlere yöneldim. Gözlerinde pişmanlık ve üzgünlük karışımı bir bakış vardı ama bu umurumda değildi. Şu an tek düşündüğüm şey bu olayı bir an önce bitirip bu lanet yerden defolup gitmekti. Anlamıyorum nasıl oluyorda hep benden bir adım önde olabiliyorlar. Burnumun dibindeki katili yakalayamayack kadar aptal bir dedektife dönüşmüş olamam değil mi? Yani bu çok saç... Aaah ne diyorum ben! Bu kasabada normal olan ne var ki ben normal olayım. Öyle bir yer ki burası, geldiğiniz andan itibaren sizi bir bataklık gibi,bir girdap gibi içine çekmeye başlıyor. Sürekli bir çırpınış içerisinde buluyorsunuz kendinizi. Bu durumda daha kasabayı bile çözememişken cinayeti çözmeyi beklemiyorum kendimden.
Bunları düşünmek beni iyice hırslandırırken kendimi dışarı atıp arabaya bindim. Nasıl bir ruh hali henüz bende bilmiyordum ama sinirli ancak bir o kadar da sakin bir şekilde Jordan'ın gelmesini bekliyordum. Sıkıntıyla hala gelmeyen Jordan'a söylenirken kafamı çevirmemle karşımdaki boş arazide insan derisinden maske takmış olan iri yarı bir adamla karşılaşmam bir olmuştu. Bana el sallıyordu ve maskenin altından her ne kadar belli olmasada güldüğünü az çok anlayabiliyordum. İlk defa bu kadar irkilmiştim. Sanki o anda vücudum korkudan adrenalin salgılamak yerine damarlarımdaki bütün kan bir anda donmuş gibiydi. Kanımdaki fibrinojenlerin kanama olmadan harekete geçtiğini hissediyordum.
Not: Fibrinojen kanama durumunda kanın pıhtılaşmasını sağlayan maddedir. Ayrıca knın damarlar içerisinde dolaşırken pıhtılaşmasını engelleyen bir madde vardır eğer kan damar içinde pıhtılaşırsa kan akışı sağlanamaz. Kısa bir bilgi :D :P
O sırada ayağıma çarpan şeyle irkildim ve eğilip ayağıma çarpan şeyi aldım. Bir kutuydu. Bir yandan bu zamana kadar nasıl fark etmediğimi düşünürken istemsizce kutuyu açmıştım. İçinde bir kağıt vardı,kağıdı okumaya başlamıştım;
"Seni bu kasabaya geldiğin ilk andan beri uyarmıştım ama sen her seferinde birşeylere burnunu sokmaktan vazgeçmedin. Şimdi sonuçlarına sen katlanacaksın GENÇ DEDEKTİF! Eğer beni ve yeğenimi 1 hafta içerisinde yakalayamazsan ilk geldiğinde inceleme yaptığın mezarda yatıyor olursun. Unutmadan seni uyarmama rağmen hala çevrendekilere fazla güveniyorsun Alison. Burası senin değil benim çöplüğüm ve senin aksine benim kurallarım geçer. Bana kalırsa çevreni tekrer gözden geçir. Aradığın kişi çok yakınında olabilir...
Kanlı bir hafta olacak Alison. Yazık sana! Bana kalırsa yanına bolca poşet al. Sağa sola kusup kasabamızı kirletmeni istemeyiz değil mi?! "
Kağıdı sinirle buruşturup attım. Kutuya tekrar baktığımda ise bana ait ama kana bulanmış eşyalar vardı ki birde buna ek olarak kana bulanmış fotoğrafım vardı. Arkasına baktığımda ise not olarak "Yakında yeğenimin bıçak darbeleriyle bizzat kendi bedenin kana bulanacak. Etten koleksiyona katılmaya hazır ol!" yazıyordu. Boş arazide duran adam çoktan yok olmuştu bile. İçimde peşinden gitme isteği olsa bile bir şekilde buna cesaret edemiyordum. İyice kanım donmuştu. Odama kadar girebilmişken nasıl olurda onları yakalayamazdım bir türlü. Lanet olsun şimdi de ölümle burun burunaydım. Ölüm meleklerini haber veren kasvetli havayı çoktan hissetmeye başlamıştım bile. Ölmek değilde etten bir koleksiyon olmaktı beni asıl korkutan. Çünkü ölümün son iyiliği bir daha ölümün olmamasıdır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesetten Eşyalar
رعبHenüz 12 yaşındaki bir çocuk babasının annesini öldürdüğüne tanık olursa ne olur? Ben söyleyeyim. Yıllardır içindeki nefreti bastıran Edward akıl almaz bir katile dönüşür ve Cesetten kendi evine eşyalar yapar. Peki ya sonrasında?..