Geçirdiğim kısa süreli şokla kendimi duvara tutunmaya çalışırken bulmuştum. Tanrım! onca vakadır korkmamıştımda şimdi bedenimi ağır ağır saran ve sanki bir hastalık gibi yayılan bu tedirginlikte neyin nesiydi? Onu bunu bilmem ama bu olay baya uzun sürecek gibi gözüküyor...
Hemen kendimi toparlayıp şerifin yanına gittim. Hala karakoldaydı. İçeriye girdiğimde şerifin telaşlı tavırları bende şüphe uyandırmıştı ama umursamadım. Hızla yanına gidip maskede bulduğum izi ve kağıdı anlattım. Yapmacık bir şaşırmışlık karşısında ona olan şüphem iyice artmıştı. Belki de başka sorunları vardı ama yinede onunla arama mesafe koyacaktım. Olanları şerife anlatmaya devam ederken birden içeriye bir adam girip aceleci bir tavırla şerife bir şeyler fısıldadı. Meraklanmıştım çünkü o adamdan sonra karakolda bir hareketlenme oldu. Sonunda merakıma yenik düşerek şerife sorduğumda mezarlığın yakınlarındaki arazide bir ceset olduğunu öğrendim. Kesinlikle buna bakmam lazımdı. Hızla hazırlanıp ekiple beraber olay yerine gittim. Karşılaştığım şey tüylerimi ürpertmişti. 30'lu yaşlarda bir kadın cesedi. Göğüsleri,dudakları ve parmakları vücudundan koparılmıştı. Ayrıca saçlarıda yakılmıştı ve... O da ne! tanrııım yine mi o işaret!? bu sefer kurbanın vücuduna özenle kazınmıştı sanki. Umarım şimdi anlamışsınızdır dedektif olmama rağmen kanımın neden donduğunu. Ayrıca hala anlayamamıştım bu adam önce mezarlıktan ceset çalıyordu sonra tatmin olmayıp kendisi öldürüyordu. Bu adamın amacı neydi? Bir Katil mi? yoksa Psikopat mı?..
Ben hala cesedi incelerken polislerden birinin olay yerinden ayrıldığını fark ettim ancak umursamadım şu an ilgilenmem gereken daha mühim şeyler vardı sonuçta...
Dedektif Alison olay yerinde incelemelerine devam ederken olay yerinden ayrılan polis memuru kasaba dışındaki ıssız yoldan evine dönmekteydi. Ancak bu sırada daha önce kimsenin oturmadığını sandığı evin camından bakan birini gördü. Kirli sakallı, korkutucu gözleri olan, iri yarı bir adamdı. Belliki memur bu zamana kadar yanlış biliyordu ve bu yüzden inip evi incelemeye karar verdi. Elinde silahıyla kapıyı çaldı. Kalbi küt küt atıyordu, adrenalin'in doruklarına ulaşmıştı. Ancak yine de bunu yapacaktı. Kapı tırmalayıcı bir gıcırtıyla açıldığında memur iyice korkmaya başlamıştı. Temkinli ve korkar adımlarla içeriye adımını attı ve tam kapının arkasına döneceği sırada silahı tutan ellerine gelen elektirikli testere darbesiyle kendini kaybetti. Ellerinden kanlar fışkırıyordu ve bunu gördükçe bilincini kaybediyordu. Aslında o eve girerek tam anlamıyla sonunu hazırlamıştı...
Memur uyandığında kaçmaya yeltenmişti ancak ayakları bağlıydı tabi ki elleri artık olmadığı için sadece ayakları bağlıydı. O sırada dikkatini ateşte tornavida ısıtmakta olan o adam çekti -ki bu bizim bildiğimiz isimle Edward'dı- Memur adamın ne yaptığını son an'a kadar anlayamamıştı. Anladığında ise çok geçti zaten. Edward yerinden doğrulmuş ısıttığı tornavidayla polis memuruna yaklaşmıştı ve aniden tornavidayı polis memurunun gözüne sapladı ardından diğer gözüne. Memur tamamen kendini kaybettiğinde Edward memurun dudaklarını ve parmaklarını keserek kendisine kolye yapmış ardından derisini yüzerek koltuklarına örtü yapmıştı. Evet kendisine kolye yapmıştı çünkü içinde kadınlara karşı olan bir ilgi ve merak vardı. Ayrıca bu tarz kadınsı eşyalar ona annesini hatırlatıyordu. Edward tüm bunları yaptıktan sonra etten eşyalar koleksiyonuna yenilerini eklemenin sevinciyle yeni kurbanlar aramak için evden çıktı. O artık tamamen bir seri katil olma yolunda ilerliyordu ve hiç şüphesiz Londra sokaklarını kan'a bulayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesetten Eşyalar
TerrorHenüz 12 yaşındaki bir çocuk babasının annesini öldürdüğüne tanık olursa ne olur? Ben söyleyeyim. Yıllardır içindeki nefreti bastıran Edward akıl almaz bir katile dönüşür ve Cesetten kendi evine eşyalar yapar. Peki ya sonrasında?..