Cesetten Eşyalar

İnceleme

-Alison Brustovski-
Sonunda almak için büyük çabalar sarf ettiğim olayın yaşandığı kasabaya gelniştim. Normal bir iş günü gibiydi. Herkes kendi halinde günlük rutin işlerini yapıyordu. Hemen çantamdan bana verilen adres kâğıdını çıkarıp tarif edilen yeri aramaya başladım. Tek yapmam gereken kasaba şerifi Bay Mosby'i bulup olayla ilgili inceleme yapmaktı. Bu konu o kadar ilgimi çekmişti ki ilgilenmek için resmen yalvarmıştım. Sonuçta ortada bir mezarlıktan esrarengiz bir şekilde çalınan cesetler vardı ki bu da haliyle benim gibi birçok dedektifin dikkatini çekiyordu.

Aklımdaki bu düşüncelerle biraz zorda olsa şerifin ofisini bulmuştum. Çekingen bir tavırla içeriye girdim. Şerif masada oturmuş bir takım kağıtlarla uğraşıyordu. Beni görünce yavaşça masadan doğruldu ve elini uzatıp;

"Siz bayan Brustovski olmalısınız. Silence kasabasına hoşgeldiniz." dedi.

Sesi oldukça sıcak kanlıydı bu yüzden sakince uzattıği eli sıktım.

"Evet, aynen öyle.  Sizinle tanıştığıma memnun oldum Bay Mosby."

"Teşekkürler Bayan Brustovski. Dilerseniz konuyla ilgili ufak bir bilgi verdikten sonra sizi kasabanın karakoluna götüreyim, birlikte çalışacağınız kişileri tanır ardından da geçici masanıza yerleşirsiniz."

"Elbette. Ancak lütfen bana Alison diyin. Ayrıca eğer hemen olay yeri inceleyebilirsem bu çok daha iyi olur."

"Pekala o zaman başlayalım. Yaklaşık bir hafta önce kasabamızın Woodstock mezarlığından yaş ortlaması 40 ile 50 olan kadın cesetleri çalınmaya başladı. Olay yerini inceleyen arkadaşlarımız yalnızca çalınan cesetlerin mezar taşlarında bir tür şekil ve insan derisinden yapılmış bir maske buldular."

"Oldukça ilginç. Peki mezar taşlarındaki şekil neye benziyordu?"

"Dilersniz bunu bizzat kendiniz görün hem maskeye de göz atarsınız."dedi.
Onu başımla onayladıktan sonra şerifin arabasıyla mezarlığa doğru yola koyulduk. Mezarlık kasaba dışında bi yerdeydi ve gerçekten fazlasıyla ürkütücü görünüyordu. Açılan mezarlardan birinin yanına gittim ve mezar taşını incelemeye koyuldum. Çizilen şekil daha çok örümcek ağına benziyordu fakat fazlasıyla ürperticiydi. O sırada gözüme çarpan bekçi klübesine bakıp şerife döndüm;

"Tüm bu olaylar olurken mezarlık bekçisi nerdeydi?"

"Aslına bakarsanız bu hikaye biraz uzun fakat kısaca şöyle anlatayım. Kasaba halkı arasında bu mezarlığa zilli mezarlıkta der. Çünkü buralarda hastalıktan ölen çok kişi olduğu için ölülerin koluna zil bağlanır ve eğer ölen kişi hala canlıysa hareket edince bu zil çalardı ve bekçi hemen onu çıkarırdı. Ancak bir gece Sweny ailesinden birinin mezarından zil sesi gelmesiyle bekçi hemen mezarı kazmış ancak kişi hala ölüymüş daha sonra bir mezar daha ve bir mezar daha derken tüm mezarlardan gelen zil sesleri duyulmuş ve bekçi buna dayanamayarak hızla mezarlıktan kaçmış ancak zillerin çalmasına sebep olan şey aslında rüzgarmış. İşte o zamandan beri bu mezarlıkta bekçi bulunmuyor."

Hikaye oldukça dikkatimi çekmişti ancak hala nasıl bir kasabaya düştüğümü düşünüyordum. İlk geldiğimde normal gibi gözüken kasabada meğer ne olaylar oluyormuş.

Mezarlıkta biraz daha inceleme yaptıktan sonra maskeyi incelemek üzere karakola gitmiştik hemen maskenin incelenmeye alındığı odaya girdim ve bana verilen eldivenleri takıp maşayla maskeyi incelemeye başladım. Fazlasıyla iğrenç kokuyordu. Fakat o anda bir şey dikkatimi çekti. Maskenin kenarına özenle kazınmış bir E ve M harfi ikisinin arasında ise mezar taşlarında olan işaret vardı. Şu işareti hala anlayamamamıştım ilk başlarda katilin açtığı mezarları hatırlamak için koyduğu saçma bir işaret sanmıştım ama galiba bundan çok daha fazlasıydı.

Ben hala maskeyi ve tutulan raporları incelerken karakolun içinde yankılanan çığlıklarla irklierek dışarı çıktım. Genç bir kadın yardım etmemiz için bağırıyordu ve elinde bir kâğıt vardı. Kadını sakinleştirip elindeki kağıdı aldım ve okumaya başladım;

"Seni ölürken izlemek isteyen biri var..."

Aman tanrım! yine o işaret. Bu olay git gide daha da karmaşık bir hal alıyor. Artık tamamen anlıyorum ki bu işaret kesinlikle sıradan bir işaret değil...