SIRA-5

50 6 3
                                    

(Medya-Emre YILMAZ)

****
Emre'yi görünce bir yanımı sinir, diğer bir yanımı ise sevgi ele geçirdi.

O anda ağzımdan sadece tek bir cümle çıktı.

"Git burdan Emre..!"

Emre bu dediğime affalamıştı. Yüzünden de belli oluyordu. Emre duygularını gizleyebilen biri değildi. Ne yaşarsa dışında yaşardı.

"Ada yapma böyle gel konuşalım."

Sinir iyice vücudumun ele geçirmeye başladı. Bana gelen sinirle deyim yerindeyse açtım ağzını yumdum gözümü.

"Ne konuşması ha? Ne konuşması. Ben seni bu kadar severken bizim yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken sen ne yaptın? Hepsinin içine sadece 1 dakikada sıçtın. Hemde bu konuda hassas oldugumu bile bile. Kusura bakma Emre senin karşında artık o eski Ada yok."

Yanından omzuna vurarak geçtim ve eve girdim. Girdiğim gibi kapının yanına çöküp ağlamaya başladım.

Şimdibir boşlukta gibiyim. Annem yanımda yok. Biriyle kavga ettiğim zamanlar annemin hep yanımda olmasını isterdim. Omzuna yatıp kokusunu içime içime çekebileceğim annem olmasını çok isterdim.

Aslında annem hayatta. Sadece yüzünü toplantı ve şirketin işlerinden pek göremiyorum. Hatta hiç göremiyorum.

Ben, hüngür hüngür ağlarken Nurhayat Teyze yanıma diz çöktü ve başımı alıp göğsüne yatırdı.

"Bak kızım, sana ne olduğunu sorup tekrar o anı yaşatmak istemem. Ama belliki acın büyük."

Beni göğsüne biraz daha bastırdı ve konuşmasına devam etti.

"Hayatta ne olursa olsun o gözlerinden elmas tanelerini akıtma. Benim yaşıma geldiğinde anlayacaksın bir damla gözyaşının ne kadar değerli olduğunu."

Nurhayat teyzenin söyledikleri ile ağlamam az da olsa yavaşladı. Yerimden kalktım ve direk odama gidip banyoya attım kendimi.

Sıcak suyun altında rahatlamaya çalışıyordum ama Emre'nin dedikleri adeta kulağımda çınlıyordu.

"Bizim grubun rahibesi..."

"Aşıkmı oldun...?"

"O gözlerine ağlamak yakışmıyor..."

Ağlamam tekrar siddetlendi. Bu sıcak su bile beni rahatlatmaya yetmiyordu.

Banyodan çıkıp odama geçtim. Üstümü hızla giyip yatağıma girdim.

Aklıma beni rahatlatacak başka birşey geldi. Hemen yatağımın yanındaki komidinden kulaklığımı alıp taktım. Müzik kitaplığıma girip Çağatay Akman'ın seslendirdiği 'cennet' şarkısı açtım.

Nakarata gelince içimdeki duygular tekrar açığa çıktı..

"Umutlarım kaldı yakınlarıma,
Sonunda ölüm aldı avuçlarına,
Bu denli kadar aşkın oyunlarına,
Al gel cenneti bana."

Biliyorum işte. Artık onu affetsem bile eskisi gibi olmıcaktı hiçbir şey.

"Ecel kapımı kırsada aşkınla,
Zararına ziyan olurum sanma,
Cehennemim olup beni yaksan da,
Al gel cenneti bana."

En son hatırladığım yavaş yavaş kapanan göz kapaklarımdı.

***

Sabah kalktığımda kendimi çok ama çok bitkin hissediyordum. Göz kapaklarım benim emrime herzaman ki gibi itaat etmiyorlardı.

SIRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin