2. BÖLÜM (İKİNCİ GÜN)

130 29 3
                                    

Erkenden yatmamdan olmalı ki, hep geç kalkan ben erkenden uyanmıştım. Çalar saatime atamadığım yumruğun eksikliğiyle melisaya döndüm. Dudaklarında kırmızı lekeler vardı. Uyandırmak için dudaklarına kondurduğum öpücüğün yanında kan tadı gelmişti dudaklarıma. 

Melisa gözlerini aralar aralamaz beni sımsıkı sarmış,üzerime çıkmıştı. Günaydın muradım dediğinde yüzüme bir gülümseme nakledip günaydın melisam uykunu aldın mı? Diye sordum kafasını sallayarak onayladı Okadar masumdu ki saçlarının olmayışı, O kadar mutluydu ki kaşları olmadan. Kurban olduğum o tebessümünü takıp yüzüme yaklaştı.  

Mutluluktan gözlerimin yağmurlarını saldım sicim gibi akarken gözümden yaşlar hayatımda ilk defa beni mutluluktan ağlatan kadının ikinci defa bunu bana armağan edişini düşündüm ve şükrettim. Dudaklarımızın arasına hücum eden göz yaşlarımdan memnun kalmamış olmalı ki dudaklarını çekti,gözlerimin içine öyle bir baktı ki bir bıçak gibi kesti gözyaşlarımı. Kendimi bir açıklama borçlu hissettim ve konuşmaya başladım Mutluluktan Melisam, mutluluktan ağlıyorum sen geldiğinden beri hayatıma üzülmedim 24 saatten biraz fazla da olsa hayatım boyunca yaşayamadığım mutluluğu yaşattın bana ve bende göz yaşlarıma hakim olamadım. Gözlerimin içine bakarak, Muradım ağlama dedi bana o an bir daha ağlamıyıcam diye söz verdim kendi kendime konuşması okadar farklıydı ki dediğini yapmaya mecbur hisettirirdi ve yapardım. 

Melisa bana bir ricada bulunmuştu. Birkaç gün okula gitmeyelim doymak istiyorum sana diyerekten. Okuldan nefret eden Murat'ı okula bağlayan sebep okula gitme diyordu daha mükemmeli olabilirmiydi? Ben bukadar mutlu olmaya alışmadım hiç oyüzden garip geliyordu bu durum. Melisa üzerini giyinmek için müsade ister diye düşündüğümde yanımda değiştirdi üzerini hiç garipsemiyordu benim yanımda çıplak oluşunu bende öyle olması gerektiğini düşünerek yatağa oturup onu seyrettim. Belirgin köpürcük kemikleri sayılan kemikleri sayabildiğim be 24 tane kemiği vardı göğüs kafesinin ama ben köpürcüklerine takılı kalmıştım o ise uzerine kan kırmızı kazağını geçirken önce kollarını sonra başını geçirmişti kazağından. Bi an komik geldi ve güldüm belli etmeden. Ben hep önce baş kısmımı geçirirdim de. Altına bol siyah bir pantalon giyip bir kemer taktı ve hiç ummadığım bir hareketle yanıma gelip üzerimden kazağımı çıkarttı kendisininkiyle aynı olan kazağı giydirdi bana, sanki ben onun çocuğuydum ve beni giydiriyordu canımı yakmamaya okadar özenliydi ki yavaşça önce kollarımı sonra başımı kazağa geçirdi siyah bir pantalon vardı elinde onu kendim alıp giydim arkamı dönerek aynı olmuştuk ben montumu alırken o kardolaba yöneldi daha önce hic giyilmediği her halinden belli olan benim montumun aynısını geçirdi üzerine. Aynanın karşısına geçip birbirimize baktık aynadan o mukemmel tebessümü hiç eksilmemişti yüzünden. Teyzesi odanın kapısını açtığında sesli bi ooo çekip kahkaha attı.

Melisanın annesine seslenerekten gel gel, dağmadınla kızına bak. Dediğinde utancımdan yanaklarım domatesi renksiz bırakacak şekilde kızarmış, yüzüm yere bakıyordu. Melisanın annesi geldiğinde ikinci defa konuşmasını duydum ve sesi okadar halsiz, bitkindi ki hasta olduğu her halinden belliydi, o da zar zor sesini yükselterek bugünü de gördüm ya ölsem de gam yemem dediğinde Melisanın gözleri doldu, teyzesine eşlik edercesine gidip sarıldı annesine. Hiç bir şey demeden ağladı göğüsünde hıçkıra hıçkıra annesi, teselli ediyordu öyle birşey olmayacak, ben seni bırakmam, düğününüzü görmeden yok bana ölmek dediğinde melisa başını doğrultarak annesine baktı yaşlı gözleriyle annesi onaylamak için kafasini salladığında elleri Melisanın ıslak yanaklarına gitti. Gözyaşlarından iz kalmayınca git sarıl dağmadıma bakayım dedi zar zor bulduğu son enerjisiyle, melisa bana sımsıkı sarıldı, bende ona tabii. Ben hala utanmaktan kıpkırmızıyken annesinden bir tepki geldi. Seviyorsan utanma Murat. Tamam diye cevapladım kısık sesle, melisa annesinden harçlığını aldı ve evden çıktık el ele. 

13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin