Tek Gecelik Aşk

Aydın Geceler

Sabah uyandığında evde nazlının kahvaltı hazırladığını görürler. Işıl yardım etmeye meyillenirken:

Nazlı: Hanfendi siz yorulmayın ben hallederim şimdi

Işıl: Olur mu öyle şey. Ben alışık değilim bu durumlara.

Nazlı: Uzay Bey bana çok kızar, siz geçin biter şimdi.

Işıl: Ama olmaz ki yardım etmek istiyorum.

Nazlı: Valla bana en büyük yardımınız oturmak.

demesiyle hafif bir tebessüm eder. Telefonunu eline aldığında Bülent'ten 9 sms geldiğini görür;

-Işıl neler oldu?
-Ben mi birşey yaptım
-Neden yazmıyorsun?
-Yarın konuşalım mı?
-Lütfen bir kez ?
-Uyudun herhalde.
-Sabah uyandığında bana dön mutlaka
-Günaydın...
-Uyanmadın mı halen ?

Işıl derin bir iç çektikten sonra havuz başına çıkarak Bülent'i arar. Hayatında kimseyi istemediğini izah eder fakat Bülent'in yoğun isteği ve ısrarı üzere bu akşam yemeğe çıkmayı kabul eder. Halası mutfakta oturmuş etrafı izliyordu. Yanına gidip bir sandalye çekerek oturur.

Işıl: Haber aldın mı hiç ?

Emine: Kimden kızım ?

Işıl: O eniştem olacak şerefsizden.

Emine: Hastanedeymiş, taburcu olurmuş bu hafta.

Işıl: Gebersin ya. Sen iyi misin ?

Emine: Kafam karışık. Kim bu adalar niye bize böyle iyilik yapıyorlar ?

Işıl: Ya benim patronum küçük sürprizler yapar orasını takma kafana.

Emine: Bu süpriz küçük mü ?

Işıl: Ya off hala ya o değil Bülent ile akşam son bir kez konuşacakmışız, haberin olsun.

Emine: Kızım manyakmısın zorla kurtulduk zaten...

Işıl: İşte benden olmayacağını söyliycem.

Emine en geç 21.30'da evdesin...

●      ●   ●    ●      ●      ●      ●      ●    ●     ●

Telefonuna gelen sms bildirimiyle dalmış olduğu kolduğundan irkilir. Elinden düşen kitap tüm uykusunu açmıştır. Gözlerini ovaladıktan sonra kalkarak telefonuna uzanır. Pelin'den gelmiştir.

"Uzay Bey, bugün ki buluşmamız saat 18.00 gibi olsa olur mu? Başka planlarım varda ?"

Bu ne demek oluyordu? Kendi zamanı  belirleme yetkisini nerden alıyordu acaba ? Hazırlanarak şirkete doğru gider. Trafiğin vermiş olduğu sıkışıklık sırasında Cem'in araması cuk diye oturmuştu resmen.

Cem: Abicim naber ?

Uzay: İstanbul trafiği... Sen ?

Cem: Bende herzaman ki gibi Yıldırım şirketini yönetiyorum.

Uzay: Ben bu gidişle bugün Tekinoğulları şirketini yönetemeyecem herhalde.

Cem: Abi o değil bak sana ne diycem. Senin şu Beste vardı ya...

Uzay: Ee...

Cem: Ceyhan Şirketine çalışıyormuş.

Uzay: O böyle bir sürtük işte !

Cem: Haberin olsun yani.

Uzay: Eyvallah Cem görüşürüz sonra.

Sinirden tırnaklarıyla direksiyonu ezip duruyordu. Yavaş yavaş açılan trafiğin arasından süzülerek sonunda şirkete varır. Cansel elinde dosyalarla  geliyordu. Doğru ya , toplantısı vardı. Tamamen aklından çıkmıştır. Gerekli olan yerleri imzaladıktan sonra direk toplantıya geçer.