Bölüm 3

605 46 0
                                    

Bölüm 3:

Luhan diğer 30 kişiyle birlikte kamp alanında dikiliyordu. Şu deli komutan onun gözlerine bakıp durmuş ve öğrencisi olarak Luhan’ı seçmişti. Buna şaşırsa da itiraz etmemesi gerektiğini biliyordu. Gözleri Xiumin ile birleşince korkarak başka yöne bakmaya çalıştı. Gözlerinden ateş çıkıyordu sanki.

Xiumin Chen denen adamın emri altında çalışacağını öğrenince küplere binmişti. Tao’dan ayrılamazdı. Aralarında herhangi bir kan bağı olmasa da Tao onun kardeşiydi ve onu korumak zorundaydı.

O gün –ailesinin öldüğü gün- Tao elinde bıçakla çıkagelmiş ve onu kaçıran adamlardan kurtarmıştı. Daha 8 yaşında olmasına rağmen birini göğsünden diğerini ayağından yaralamış ve Xiumin’i o lanet yerden çıkarmıştı.
Yapabileceği hiçbir şey yoktu ve bu onu delirtiyordu. En azından 3 yıl daha beraber eğitim görebileceklerdi, kendini bununla avutmayı denedi.

Yurda gitmeleri ve yarınki eleme sınavı için hazırlanmaları söylendiğinde Tao endişeyle etrafa baktı. Bir eleme sınavı olacağını düşünmemişti ve bu onu strese sokuyordu. Ne olursa olsun sınavı geçmek zorundaydı.
Kris kulağına eğildi ve fısıldadı:
“Umarım elemeleri geçemezsin çocuk.”

Şaşkınlıkla, ona arkasını dönüp yürüyen adama baktı. Tao’yu seçen o değil miydi? Eğer istemiyorsa neden onu seçmişti ki? Kafası karışmıştı ve daha fazla düşünmek istemiyordu. Odaklanması gereken bir sınav vardı.

Gece boyunca uyuyamadı. Yatakta dönüp durdu ve bu göz artı torbalarının daha fazla şişmesine ve morarmasına neden oldu. Güneş doğduğunda bir titandan farkı yoktu. Boyu dışında.

Dışarı çıktığında görebildiği tek şey manevra aletleriydi. Gözcü takımının titanlar karşısındatek şansı, manevra taktiğini kullanarak hassas noktaları olan boyunlarına ulaşabilmekti. Bir titanın boynunu yeterince derin kesebildiğinizde onu alt etmiş olurdunuz. Temel kural buydu.

Sıkıntıyla iç çekti ve ona gösterilen manevra aletine doğru yürümeye başladı. Beline bir kemer bağlandı ve aletin ipleri o kemerden geçirildi. Amaç, lanet iplere dolanmadan havada durabilmekti. 

Chanyeol ve Chen gülümseyerek öğrencilere bakıyordu. Uzun olan Xiumin’e bakarak fısıldadı:
“Daha önce eğitilmiş gibi gözüküyor. Mükemmel bir öğrenci. Duruşu çok iyi. Şanslısın Chen.”

Chen kafasını salladı ve kahkaha atmaya başladı.
“Kris bu sefer tam adamını bulmuş.”

İkisi de Tao’yu izlemeye başlamıştı. Havada duramayışını ve iplere dolanıp yere düşüşünü izlemek yeterince eğlenceliydi. 

Tao ayağına dolanan aletten tekme atarak kurtulmaya çalıştı ancak bu düğümün daha çok büyümesine ve onu sıkıştırmasına neden oldu. Boğulacağını hissediyordu, fena halde sıkışmıştı.
Kris alayla ipleri kesti ve onu serbest bıraktı. Diğer öğrencilere bakarak konuşmaya başladı:

“Elenen tek arkadaşınızı alkışlayın!”
Gözleri doldu ve dizlerinin üzerinde çökerek komutanına yalvardı.
“Tekrar denememe izin verin.”

Ancak Kris onu umursamadı ve arkasını dönerek yürümeye devam etti. Kaybedenlerle işi olmazdı. 

Chanyeol ona acımış gibi gözüküyordu, yanına gitti ve elinden tutup Tao’yu kaldırdı. “Tekrar denemene izin vereceğim.”

Küçük olan umutla kafasını kaldırdı ve derin bir nefes verdi. Xiumin’e doğru koşmaya başlamıştı ancak beline bağlanan kemerin düşmesiyle şaşkınlıkla adımlarını durdurdu. Chen koşarak yere düşen kemeri aldı ve onu incelemeye başladı. Uzun bir aradan sonra gülümseyerek Tao’ya baktı:

“Kemerin gevşemiş ve bu dengeni bozmuş olmalı. Yani problem sende değildi.”

Ona tekrar denemesini ve birazdan Kris ile birlikte geleceğini söyleyerek oradan ayrıldı. Neler olduğunu tahmin edebiliyordu ve kahve içen Kris’in omzuna vurarak kahveyi yere düşürmesine neden oldu.

“Neden Tao’nun kemerini bozdun?”

Kris sıkıntıyla iç çekti ve yerdeki porselen parçalarını toplarken konuştu:
“Çocuğun gözcü birliğine katılmasını istemiyorum.”
“Çünkü ondan hoşlandın?”

Sinirle Chen’e dönerek onu yakalarından tuttu.
“Çünkü ondan hoşlanmadım. Onun gibi bir çocuğun bize sadece zararı olur.”
“Ah, eminim”
Dedi Chen gülümseyerek. Uzun bir tartışmanın ardından Tao’ya bir şans daha vermeye karar verdiler.

Tüm öğrenciler Tao’nun etrafını sarmıştı ve başarıp başaramayacağını merak ediyordu. Heyecanla manevra aletine tutundu. Tek yapması gereken dengede durmaktı. Bu kadar zor olmamalıydı.

Vücudunu sıkarak birkaç saniye havada kaldı. Xiumin ve Luhan gülümseyerek başarabileceğini fısıldadıklarında kendine güveni geri gelmişti ve kendini sıkmayı bırakarak havada süzülmeye devam etti.

Dün gece tanıştığı Baekhyun sevinçle bağırınca diğerleri de ona eşlik etmeye başladı. Tao sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı ve komutanının kabul edildiğini söylemesinden sonra kendini tekrar yerde buldu.

Şarkılar söyleyip, gülüp eğlenerek o gece bir kutlama yaptılar. Gözcü birliğinde geçirdiği ilk gün mükemmeldi Tao için. Elindeki üniformalara bakarak gülümsedi ve birbirine geçmiş kanatları okşayarak derin bir uykuya daldı.

3 yıl kadar eğitim görmeye devam ettiler. Manevra takımını ve bıçakları kullanmada neredeyse son aşamadaydılar. Ancak daha önce hiçbir titanla savaşmamışlardı. O güne kadar…

Attack on TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin