Attack on Titan
Bölüm 12
Tao, yıkılmış binalara iç çekerek baktı. Maria’ya gitmek için kullandıkları deniz yolu yok olmuş, şehrin büyük bir kısmını su basmıştı. Bastıkları yere dikkat etmek zorundaydılar. Bataklıklar ve çamur birikintileri oldukça fazlaydı.
“Neden manevra takımlarımızı kullanmıyoruz?”
Sehun yanaklarını şişirerek sordu. Bu iğrenç şehirde saatlerdir yürüyordu ve delirmek üzereydi. Özenle parlattığı ayakkabıları mahvolmuştu. En kötüsü ise; şehrin kokusuydu. Çürümüş ceset kokusu…
Kris, renkli saçlı olanın kafasına sert bir şekilde vurunca Luhan içten içe gülümsedi. Biri bu adamı dövmeli ve aklını başına getirmeliydi.
“Titanların dikkatini çekmemek için yürüyoruz Sehun. Gebermeye meraklıysan uçarak gidebilirsin.”
Deli komutan kendi kendine mırıldandı. Sıkılmıştı. Biraz aksiyon onun için iyi olabilirdi ancak gözcü birliğinin temel kuralı takım arkadaşlarını tehlikeye atacak davranışlardan uzak durmaktı.
Tao, etrafta dolaşan yaklaşık 5 metre boyundaki titanı görünce, durmaları için diğerlerine işaret verdi.
“Sağ tarafta.”
Fısıldadı ve sırtını eski binaya dayayarak derin nefesler aldı.
“Onu ben halledebilirim.”
Sehun parlayan gözlerle Kris’e baktı.
“Geri zekalı mısın Sehun? Onun dikkatini çekersek, diğerleri de gelecektir. O zaman ne olur tahmin et bakalım. Cesedini bile toplayamazlar!”
Chen sinirle konuştu. Bu aptal adama bir şeyler anlatmaya çalışmak gerçekten zordu. Sehun çocuk gibiydi ve sorun çıkarmadan duramıyordu.
“Binaların arkasından yürüyün. Mümkün olduğunca az ses çıkartın.”
Komutan Kris’in emri üzerine öğrenciler başlarını salladı. Yavaşça yürümeye başladılar. İlk birkaç dakika her şey normal gidiyordu. Titan onları fark etmemişti.
Luhan ‘arka taraflarındaki ağrı’ yüzünden, topluluktan geri kalmıştı. Topallayarak yürüyordu. Sağ ayağının altında hissettiği yumuşaklık ile duraksadı.
Korkarak ayağını kaldırdı ve gördüğü şey ile büyük bir çığlık attı.
Dev titan duyduğu ses ile kafasını ona doğru çevirmişti. Sehun zaferle gülümsedi.
“Yehet! Sonunda, eğlenceli bir şeyler olacak!”