OKUL

4 1 0
                                    

    Bilgisayarın başında video izliyordum. Sol elimde cips sağ elimde ise kola vardı. Video sıkıcı gelmeye başladı. Odamın penceresi hemen bilgisayarın yanında olduğu için, sıkıldığımda koltuğa oturup buradan da görülebilen tımarhaneye bakıp hayaller kuruyorum.

    Orası artık işlemiyor. Çünkü bir takım olaylar olmuş ve bu yüzden kapatılmış. Fakat hala tımarhaneden sesler geldiğini iddia eden insanlar var. Ben doğru olup olmadığını bilmiyordum.

    Annem ve babama hep sorular sorardım. Tımarhaneyle ilgili yani. Ben daha doğmamışken kapatıldığı için onlar nasıl kapandığını biliyorlarmış. Ama bana söylemiyorlar çünkü oraya gitmem yasak. Bunun için tabiki de kızıyorum. Ama tabiki de bir bildikleri vardır.

    Sıkılıp bilgisayarı kapattım ve dışarı çıkmak için izin aldım. Telefonumdan en yakın arkadaşım Luke'u arayıp dışarı gelebilirmisin diye sordum. Annesinden izin alacağını söyleyip telefonu kapattı. Yaşlarımız 17 fakat bu yerde çok korkutucu olaylar oluyor ve sadece gündüzleri dışarı çıkıp annemizden izin almamız gerek. Annesi genelde izin verdiği için kapılarının önüne gidip beklemeye başladım.

    Tam saatime bakıp 15 dakika geçtiğini görünce kapı açıldı ve karşımda Luke'u gördüm. Orta boyda sarımsı saçları ve uzun bir boyu vardı. Üstüne neredeyse her zaman giydiği ceketi vardı. Pantolon değil de eşofmanla gelmişti çünkü maç yapacağımızı söylemiştim.

    Okulun bahçesine doğru gitmeye başladık. O sırada diğer arkadaşım Mark'ı gördüm ve selamladım. Elinde top vardı. Yeni gibi gözüküyordu. Hemen yanımıza geldi ve konuşmaya başladı.

"Yeni bir top aldım. Baya para söküldüm ama top gerçekten iyi. Okulda maç yaparız belki. Diğerlerini çarğıralım mı?"  dedi.

"Sen git çağır biz de okulda bekleriz." dedi Luke.

"Tamam." Mark bizden 1 yaş küçüktü ama pek fark edilmiyordu. Çünkü boyu 16 yaşından fazla gösteriyordu. Luke ile okulun bahçesinde beklemeye başladık. Bir taş bulup oynamaya başladım. Sohbet etmeye başlamıştık.

    Yarım saat geçtikten sonra hava kararmaya başlamıştı. Eve gitmemiz gerekiyordu fakat Mark hala gelmemişti. Nerede olduğunu merak etmeye başlamıştık. Tam o sırada onu okulun arka kapısından girerken gördüm. Çok korkmuş ve afallamış görünüyordu. Bize hiçbirşey demeden yanımızdan geçti ve koşmaya başladı. Sonra Mark'ın neden korkmuş olduğunu anladım. Çünkü elinde kasap bıçağı olan ve yüzü kanlar içinde olan bir adam bize doğru koşuyordu!

    

GİZEMLİ TIMARHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin