Aslında olmadık zamanda olmadık yerlere taşınmak benim alışkın olduğum durumlardan biriydi ama bu sefer ki farklıydı benim için.Bu sanırım son taşınışım olacaktı.Cenaze ile taşınmak biraz ağır geldi anneme ama ben yardımcı oldum.Annem komşumuzda cenaze evini kurmuştu.Ben ise son sürat evi taşınmaya hazırlıyordum. Elissa ise bana yardım ediyordu.Son gün babamın cenazesine ülkenin büyük isimleri geldi.
Babamın eski asker arkadaşlarından biri geldi.Bize tavşanları verdi ve şunları söyledi:
''Baban ölmeden önce bu tavşanları sana vermemi söyledi.''
Adam tavşan kafesini bana verirken gözünden akan bir damla yaşı gördüm.
''Sizz...babamı sever miydiniz?''
''Sevmek ne kelime yavrucuğum onunla kardeş gibiyiz.''
''Teşekkür ederim.''
Cenazenin geri kalanında eve gittim.O görüntüyü kaldıramıyordum artık.Cenaze bitmeden önce dedem gelip kalan işleri halletti.
Sude'ye baktım annesiyle kavga ediyordu.
''Anne eğer Deniz ile İzmir'e gitmezsem intihar ederim.''
''Kızım lütfen...''
''Bana lütfen deme anne,sen orada iş görüşmesi yaparken melike teyze benimle ders çalışıyordu,sen işe girdiğinde Deniz ve Elissa ile yastık savaşı yapıyordum,sen raporunu hazırlayıp patrona teslim ettiğinde ben Haluk amca ile balık tutuyordum.Onlar bana senin yaptığından fazlasını yaptı.Annelik sadece doğurmakla olmuyor.Ve şimdi onlar giderken ben burada kalamam.Beni anladın mı anne?''
Sonra beni gördü.
''Hadi kanka gidelim artık.''
Yol uzun olduğu için dedem karavanını getirmişti.Bindik beni hiçbir yerde yarı yolda bırakmayan kankamla.
Yol uzundu ve 16 saat sürmüştü.Her ne kadar kitap okusam,müzik dinlesem,resim çizsemde babam aklımdan çıkmıyordu.Sabah 9 gibi İzmir'e girdik.
Narlıbahçe Çamtepe'ye geldik.Çok tatlış iki katlı bahçeli bir eve geldik.
Aslında bu evi biliyordum.Bu babamın emekli olunca geçeceği evdi.Gözlerim doldu,bunun olmaması gerekiyordu benimde gülerek içeri girmem gerekiyordu.Eşyaları yerleştirirken kapının zili çaldı.Bir teyze vardı bir de çocuk
''Canım benim hoşgeldiniz sefa getirdiniz İzmir'ee.''
İzmir'ee derken çok fazla bağırmıştı.Bir an Disney filmlerindeki şarkı söyleyen teyzeler gibi oldu.Güldüm.Sonra teyze fazla rezil olmamak için sarmaları ve börekleri elime tutuşturup gitti.Bizim odamız bitmişti.Mutfakta tamamdı.Sarmaları tabağa koydum.Börekleri de mikrodalgada ısıttım.Ayran,su,tabak.çatal koyup bizimkilere haber verdim.Tabi koştur koştur geldiler.Ve huzur içinde yemeğimizi yedik.
***
1 hafta sonra
''Kanka kalk hadi ya şu yataktan.Anlamıyorum ne var?''
Sude'nin pazar gününün kör saatinde uyandırmasına aşırı şaşırmıştım.
''Lan Sude yemin billah senin yaptığını kimse yapmaz,hayır yani pazar pazar ne olabilir ki? Yani bak kanka Joker mi Dünya'yı istila ediyor yoksa Batman spor Barcelona'yı mı yeniyor allah aşkına ya?'' Dedim yastığımın içinde.
''Lan kalk dedim deve gibi uyuyorsun.Müjde vereceğim lan kalk hadi.''
Tabi ben müjdeyi duyar duymaz kalktım.Çarşaftan kurtulayım derken ayaklarıma dolandı ve yere kafa üstü düştüm.
''Kanka annem İzmir'e taşınıyor yahu sen burada yere düşüyorsun.''
''Kanka şaka yapma ağzına sıçarım senin.''
''Yok lan ne şakası annem yarım saate burada ve tekrar bil bakalım ne oldu?''
''Ne oldu?''
''Seninle aynı sınıftayım.''
Hemencecik çarşafı çektim,koşa koşa kankama sarıldım ve bağırdım
''KİMSE BİZİ AYIRAMAZ ULAAAAN!''
******
Tavşanlara baktım.Geldiğimiz günden beri onlara Elissa bakıyordu.Havuçları bitirmişlerdi. Havuç koydum ve onları okşadım.Biri beyaz biri ise siyahtı,ikisi de yavruydu.Onları okşarken Elissa bana sarıldı.''Günaydın ablişkooo.'' ''Yeni okula hazır mısın?''
''Oha,bir de okul vardı değil mi ya?!''
Buraya az ekleme yaptım.Hızlı geçmek istiyorum.Ponçitolarım:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENKLISIZ
Chick-LitDeniz babasının ani ölümü yüzünden kendi memleketine gelir.Ama babası ne onun ne de annesinin aklından çıkar ve bu yüzden sert soğuk ve asık suratlı olarak tanınır.Memleketleri İzmir'e taşındıkları andan itibaren babasının anıları onu artık bırakmaz...