Küçüklüğümden beri hergün hastaneye giderdim. Hastalığımın acısı azalsın diye sivri iğneleri vücuduma batırırlardı hep. Kollarım ve kalçam mosmordu. Artık dayanamıyordum. Sadece beni canından bile çok seven annem için katlanıyordum.
O günde gitmiştim erkenden. Annem gelmemişti benimle. Bir delikanlının annesiyle hastaneye gitmesi komik olurdu zaten.
Hemşireler beni tanıyordu. Direkt odadaki sedyeye yattım ve bir hemşirenin yanıma gelmesini beklemeye başladım.
Etrafıma bakınırken sedyenin yanındaki,üzerinde dosyaların olduğu masa dikkatimi çekti. Dosyaların en üstünde fosforlu,küçük bir kağıt duruyordu. Merakıma yenik düşerek kağıdı aldım ve okudum.
''Merhaba ben Zeynep. Dün gecemi yine burada geçirdim. Çok yalnızım. Bunu okuyan kişi lütfen bana cevap ver.''
O kızda benim gibi hastaydı sonuçta. Ona cevap yazmak istemiştim. Kendisini yalnız hissediyor olmalıydı.
Hemşirelerden isminin Şeyma olduğunu bildiğim kız gelmiş ve canımı acıtan,ağır dozda ilaç içeren iğneyi yapmıştı bana.
''Şeyma hemşire.'' dedim odadan çıkmadan önce. Bana doğru döndü ve gülümsedi.
''Efendim Umut?''
Elimdeki pembe fosforlu kağıdı gösterdim.
''Bundan haberiniz var mı?'' dedim. Yanıma gelip kağıdı okudu.
''Hmm. Bu Zeynep. Her akşam gelir. Kanser hastası. Çok acı çekiyor.'' dedi. Şeyma hemşirenin aklına Zeynep gelince yüzü asılmıştı. Üzülmüştü onun için.
Beyaz önlüğünün cebindeki kalemi bana uzattı.''Al. Cevap yaz ona.''
Kalemi aldım ve Şeyma hemşire yanımdan çıkınca kağıdın arkasına aklıma gelen şeyleri yazdım.
''Merhaba. Ben Umut. Seninle arkadaş olmayı çok isterim Zeynep. Yarın sabah cevabını bekleyeceğim.''
*******
Ve böylece bir ay geçmişti. Her sabah farklı renkteki fosforlu kağıdın üzerinde yazan notu büyük bir heyecanla okuyordum.
Onunla ilgili pek çok şey öğrenmiştim.
Yirmi yaşında,koyu kahverengi gözlü,bir yetmiş boyunda,saçları tedavisinden dolayı yok. Ama iki yıl önce beline kadar uzanan gür,kahverengi saçları varmış. En sevdiği renk sarı,yemeği en sevdiği şey kuru pasta...
Onu göremesemde onun hakkında öğrendiğim şeyler beni ona bağlamıştı. O da benim hakkımda pek çok şey öğrenmişti. Sürekli onu düşünüyor,yazdığı kağıtlarla onu hayal ediyordum hep. Aşık olmuştum ona...
*****
Bugün kararımı vermiştim. Ona aşık olduğumu yazacaktım kağıda.
Fosforlu sarı kağıdı aldım.
''Spor giyinmeyi severim. Sen?'' yazıyordu bu sefer.Gülümseyerek arkasını çevirdim kağıdın.
''Ben Zeynep'i çok severim. Hemde çok severim. O da beni sever mi?'' yazdım. Heyecandan ellerim titriyordu. Şeyma hemşire yanıma geldi. Onada notu gösterdim. Okuyunca duygulanmıştı. Gözleri yaşlı bir şekilde yaptı o gün iğnemi.
*****
Ertesi gün Zeynep'in cevabını okuyabilmek için koşarak gittim hastaneye.
''Beni tanıyamadın ki sen. Nasıl sana cevap verebilirim? Aşık olsan tanırdın beni.'' yazıyordu kağıtta. Anlam verememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROMİSE(DİED)
Short StoryBazı aşklar sonsuzdur... Ölüm gibi... Ama ölüm,sonsuz aşkları ayırmaz... Sozsuz aşk zaten ölümdür... Ağlamaya dayanacak olanların okuması gereken bir hikayedir! Eski hesabımdan 25.000 okunma almıştı. Bunda daha fazlası olur inşallah ... İlk yazma de...