Yaklaşık 1 buçuk 2 ay sonra yazdığım ilk hikaye o yüzden kusurlarım kesin vardır yazmayı unuttum gibi bir şey :D Düzelir umarım. Elimden geldiğince yazdım. Hala okuyanlar için.
İyi okumalar! :)
Lucia uzun ama göründüğünden daha narin olan parmakları sardı, Louis sarma işlemi bittikten sonra yerinden kalkmak için hareketlense de Lucianın onu sıkı sıkı tutan eli buna engel olmuştu. Louis tek kaşını kaldırıp keskin bir bakışla karşılık verdi. Uzun bir konuşmaya ya da kendine gel gibi cümlelere ihtiyacı yoktu şu an tek ihtiyacı olan şey yukarıda ki yataktı ve onu bekliyordu.
''Onu aradım.'' dedi Lucia boğazında ki hayali yumruyu yok edercesine yutkunurken. Louisin beyni 'Onu' o kadar çok düşünüyordu ki başkasının ağzından duyduğunda hiç şaşırmamıştı. ''Bir şey söylemeyecek misin?'' Louis gözlerini devirip yaralı elini ondan kurtardı. Gergince dizlerini sallamaya başladı. Lucianın onu aradığını biliyordu bir kaç kere yakalamıştı bile Lucia ne kadar sevgilisi olduğunu söylese de Louis onun yalan söyleme çabalarını anlayacak kadar iyi tanıyordu. ''Ve'' dedi Lucia son noktayı koymak için Louisten o bakışı bekliyordu. Gözlerin parıldadığı ama aslında ağlamak üzere olduğumuz için öyle gözüktüğü bakışı. Louis her zamanki gibi boş duvarı seyreder gibiydi. Lucia kelimeleri sindire sindire ağzndan çıkarıyordu, çünkü her biri karşısındaki için birer umut parçasıydı ve yanlış bir şeyleri umut etmesini istemiyordu. ''Açtı, yani telefonu. Sanırım buraya gelecek. Emin değilim. Kesin bir şey söylemedi yani Lo-''
Louis elindeki kesiklere aldırmadan duvara çarparak odasına çıktı. Anlamıyordu. Onu bu hale getirenin nasıl tekrar onu eski haline döndürebileceğine inanmasını anlayamıyordu. Çünkü yapamazdı. Kırılmış bir kalbi onarabilirsin evet, ama olmayan bir şeyi tekrar yerine getirebilir misin? Louis kendini kendi gibi hissettiği tek yere gitmek için ayakkabılarını giydi, dolaptan yazlık giysilerinin arasına karışmış montunu alıp aşağıya indi. Lucianın ayaklandığını gördü ama onu beklemedi. Evden çıktığı gibi koşmaya başladı. Nefesi o koştukça güçleniyordu, güçlendikçe koşuyordu.
Beyaz çitleri fark ettiğinde yavaşladı, göğsü büyük bir hızla inip kalkıyordu. Elini rüzgardan dağılan saçlarına geçirdi. Büyük giriş kapısını aşıp, çimlere doğru yürüdü. Bedenini büyük ağacın yanına sürükledi. Sürükledi çünkü zihni burayı hatırlamak için çok güçsüzdü. Sırtını geniş gövdeye dayadı. Başını geriye doğru yatırdı ki yavaş yavaş batan güneşin yerine çıkan ayı izleyebiliyordu.
Duygusuz bir Louise katlanmak gerçekten zorlayıcıydı, kendi için daha da zordu. Her zaman için tetikteydi en ufak bir acı onu uçuruma sürükleyebilecek güce sahipti çünkü. Deli gibi davrandığının farkındaydı, deli değildi ama olmak istemiyorda değildi. Çünkü sahip olduğu şeyi yaşamaktansa hiç yaşamamayı tercih ediyordu. Onun aşkına sahip olmak istemiyordu. Her zaman tüm vücudunun kendini kaybetmesi ve belki de bir daha hiç düzelemeyeceğini bilmek en kötüsüydü. Louis ellerini önünde birleştirip gözlerini gökyüzüne dikti. Işığı sadece karanlık geldiğinde özlüyordu. Çok yukarlarda olduğunu ancak düşüşe geçtiğinde anlyordu. Ama o.. onu her daim hatırlıyordu. Bıraktığında unutursun derler ya hep Louisin sorunu buydu o hiç sahip olmamıştı ki bırakabilsin. Aslında hiç olmayan birinden nasıl vazgeçersin? Onun senden vazgeçtiği gibi bırakmış gibi mi davranırsın yoksa sevmiyormuş gibi mi, özlemiyormuş, hatırlamıyormuş gibi.
Louis ağladığını fark ettiğinde, oturduğu yerden kalkıp eve doğru yürümeye başladı. Yalnız kaldığında oluşan duygu saldırılarına dayanamıyordu. Eve geldiğinde Lucia koltukta iki büklüm olmuş uyuyordu. Yukarı çıkıp örtülerden birini aldı salona inip uyandırmamaya dikkat ederek üstünü örttü. Bacaklarını kıvırdığı kısma oturdu, ellerini yüzünde gezdirdi. Yanında olduğu için çok şanslıydı. Değerini bilmediğini düşünüyordu belki ama hayır onun bilmediğini sandığı her şeyin farkındaydı Louis. Sadece iyi rol yapıyordu o kadar. Masanın üstünde duran telefonunu eline aldı. Son arananlara girdi. Kayıtlı olmayan bir numara. Onun numarası diye geçirdi içinden onun olmalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Secrets Are Never Die (We are secret, can't be exposed 2)
Fanfic"Onun varlığını hissetmemeye o kadar alışmıştım ki, şimdi karşımda dururken tek hissettiğim acıydı.."