Ne yaparsan yap bazı gerçekler değişmez.
Ömür tükenmeye devam eder,acılar sana ızdırap çektirir. Alışırsın herşeye derler. Ben inanmam buna. Alışmazsın; aklında,kalbinde,düşüncelerinde,gözlerinde yer edinir ve gitmez. Bir kere sinmiştir o yara kalbine. Bundan sonra ne yapsan nafile...Sabah uyandığımda saat 10.55'ti. Işe geç kalmıştım. Yataktan fırlayıp hemen üstüme( pek dikkat etmeden ) birşeyler giyindim. Saçlarımı üstten salaş bir şekilde topladım. Eylül' e baktığımda hala uyuyordu. Onu da ayak üstü uyandırdım ve evden çıktım. Minibüs durağına doğru yürüyordum. 2-3 dakikalık bir beklemenin ardından binmem gereken minibüs geldi ve işe gitmeye başladım. Müdürden azar işiteceğime o kadar emindim ki tutuşmaya başlamıştım. Nihayet iş yerine gelmiştim. Hemen vakit kaybetmeden odama doğru yol aldım. Odama giderken yan koridorda iş arkadaşım olan Özgür' ü gördüm. Hemen yanıma geldi:
-'Kızım nerde kaldın sen? Saatten haberin var mı?'
-'Uyuya kalmışım. Patron farketti mi yokluğumu?'
-'Ha bu arada patron dün gece değişmiş. Yeni patron seni görmek istiyor sanırım. Geldiğinde ilk iş odama gönderin dedi.'
-'Peki ,tamam. Sağol. Iyi çalışmalar...'
-'Sağol,sana da..' dedikten sonra direk patronun odasına gitmeye koyuldum. Patron değişmişti, haberimizin olması gerekmez miydi?Her neyse odanın kapısını tıklattım. Ses yoktu,tekrar tıklattım ve yine ses yoktu. En son çare kapıyı tıklatmadan içeri girdim. Masanın gerisinde duran sandalyenin arkası kapıya dönüktü ve biri oturuyordu. Sanırım yeni patrondu. Içeri girdiğimi farketmemiş olacak ki sandalyeyi çevirmedi. Biraz beklemeyi tercih ettim ama sandalye halâ dönmüyordu. Masaya doğru bir kaç adım atmıştım ki sandalye birden hareket etti. Anladığım kadarıyla yeni patronum kulaklık eşliğinde şarkı dinliyordu. Yanına biraz daha yaklaştım ve sandalyenin önüne geçtim.... Ve bir başka şok daha! Evet... evet kesinlikle bu oydu. Bu dün ki adamdı. Ceketimi elime tutuşturup ,bir daha görüşmemek üzere diyen adamdı. Olduğum yerde kalakalmıştım.
-'Geç kaldın bayan uykucu! Umarım geçerli bir sebebin vardır.'Beni tanımadı mı??Yoksa öyle mi görünmeye çalışıyor. Bu adam değişikti. Diğerlerinden farklıydı. Ve bu o siyahımsı gözlerinden bile anlaşılıyordu. Belki de bana öyle gelmiştir. Bilemem..
-'Uykuya dalmışım. Özür dilerim.. Bir daha tekrarlanmaz!'
-' Umarım.' Dedi adam. 'Şimdi işinin başına dönebilirsin uykucu hanım.'
Tam kapıdan çıkacakken aklıma bir şey takılmış gibi yaptım ve sordum:
-'Şeeyy.. Bir şey sormak istiyorum. Mümkün mü?'
-'Dinliyorum.' Sesi oldukça erkeksi ve etkileyiciydi. Noluyordu bana böyle..
-'Acaba biz daha önce karşılaşmış olabilir miyiz? Simanız çok tanıdık geldi !'
-'Sanmıyorum. Başkasıyla karıştırdın beni herhalde..' Inanmiyorum,beni tanımadı ya da tanımamazlıktan geldi. Hem aramızda neden resmiyet yoktu? Neden sizli bizli değil de senli benli konuşuyorduk. Sanırım bu onun konuşma tarzından bana da yansımıştı.
-'Pekii.' Dedim ve odadan çıkıp kendi çalışma odama yürümeye başladım . Odama girdiğimde üstümden on ton yük kalkmış gibi hissettim. Hemen kendimi sandalyeye teslim ettim. Yorulmustum ama niye? Ekstra hiçbir şey yapmadım ki. Sadece odadan odaya yürüdüm. Gözlerimi kapatmış dinlenirken birden masanın üstünde ki telefon çaldı:
-' Odama gel.'
Bu patrondan başkası olamazdı. Not defterimi ve kalemi elime alıp odasına gittim.
-'Bir sürü işimiz var!Eski patronun işleri nasıl yürütüyordu bilmiyorum ama dün gece aniden buraya gönderildim ve eski çalışma yerimde ki uyguladiğım yöntemi uygulayacağım. Bunu yapmak içinde bilmem gerekenler var. Dinliyorum seni.?'Bilmesi gereken herşeyi anlattım. Tabi notlar tutmayı ihmal de etmedim. Çok yoğunduk. Bir dergi firması bu kadar yoğun olmamalıydı bence. Halden düşmüştüm. Oraya buraya gitmekten ayak tabanlarım su toplamıştı. Ama o hiç de yorulmuş gibi durmuyordu. Bu arada adının Levent olduğunu öğrenmiştim. Evet,beni hastaneye getiren adam buydu.
☆☆☆
Kahretsin! Ilaçlarımı almayı unutmuşum. Umarım çarpıntım başlamaz. Hemen dinlenmeliydim.
-'Biraz dinlensek..?Çok yoruldum ve ilaćlarımı almam gerek. Eğer almazsam çarpıntım başlar.'
-'Peki, bugünlük bu kadar yeter. Git hemen ilaçlarını al. Geçen gece ki gibi seni hastaneye götürmekle uğraşamam.'Ne yani..? Beni hatırlıyor muydu? Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Fark etmiş olacaktı ki * ne var,noldu* temalı bakışlar göndermeye başladı. Sırıtıyordu.. Resmen bana oyun yapmıştı. Tanımıyorum ayağına yatmıştı. Daha fazla bozuntuya vermeden,kuru bir "peki" ile odama çekildim.
~~~
Ilaclar iyi gelmişti. Şimdi iyiydim. Mesai saati bitmek üzereydi. Sanırım eve gitmek için hazırlansam iyi olacaktı. Not defterimi,kalemimi vs çekmeceye koyduktan sonra odamdan ayrıldım. Iş çıkışı arkadaşlarım bir kafede oturacaklarını ve benim de gelip gelmeyeceğimi sordular. Fazlasıyla yorgundum ve kabul etmedim. Başka bir sefer için söz vererek minibüs durağına yürümeye başladım. 10-15 dakikalık bir beklemenin ardından minibüs geldi. Eve gitme zamanıydı...
Sonunda eve gelmiştim. Kıyafetlerimi çıkarıp üstüme rahat birşeyler giyindim. Saçımı da salaş at kuyruğu yaptım ve kendimi yatağa attım. Biraz telefonla uğraştıktan sonra saatin 00.16 olduğunu farkettim. Tekrar işe geç kalmak istemezdim. O yüzden hemen gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya hazırladım. Zaten çok geçmeden uykuya dalmıştım..
Okuduğunuz için teşekkürler:))
Yorum yapmayı unutmayın♡
![](https://img.wattpad.com/cover/108557313-288-k163264.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmek İsterdim Sana Sarıla Sarıla..
Romance"Her kayan yıldızdan sonra seni dilemekten bıkmadım. Ama sen bende dilenecek bi 'sen ' bırakmadın."