Neden olmadık diye düşünmekten benliğimi kaybettim.Hani şöyle anlatayım; gece uyurken aniden susarsın ya... Yataktan kalkar ve ışığı açarsın. Elin yanlışlıkla gece lambasının tuşuna da değer açılır. Öylece yanar. Bir yararı yoktur. Suyu içtikten sonra odaya geldiğinde ışığı kapatırsın ve gece lambasının yandığını görürsün... ve nasıl farketmedim daha önceden açık olduğunu dersin. Işte bende o gece lambasıyım. Sana olan sevgimin bir süreliğine sana etkisi ve yararı olmadığını biliyorum. Ama bir gün karanlıkta kaldığında yolunu ilk aydınlatan ben olacağım..!
~~~
Sabahın köründe alarm sesiyle uyanmak zorunda kaldım. Sanırım çok erken kalkmıştım bugün. Biraz özen vererek hazırlansam sorun olmazdı değil mi? Su ısıtıcısına suyu koyup kaynamasını beklerken uzun zamandır saçlarıma şekil vermedigimi farkettim. Bugün erken kalkmışken saçlarıma da şekil verecektim. Kahvaltıyı hazırladım ve karnımı güzelce doyurdum. Banyoya doğru yürürken koridorda ki aynayla göz göze geldim. Vücudum iyiydi. Ne eksiği ne fazlası vardı. Saçlarım sarıydı ama rengi dönmeye başlamıştı. Bunları boşverip banyoya girdim.
Makyaj malzemelerimi hazırladım ve saç maşasını prize taktım. Saçımın diplerini düz uçlarını da hafif bir şekilde dalgalı yapacaktım. Hafif bir makyaj da yaptım mı hazır sayılırdım. Maşa ısınınca işimi yapmaya koyuldum. Saçlarımın işi yeni bitmişti ki içerden sesler gelmeye başladı. Büyük ihtimalle Eylül uyanmıştı.
-' Günaydın Eliiiffff' diye bağırdı odasının kapısından. Bende:
-'Günaydın Eylüüll'diye karşılık verdim. Sanırım beni böyle görünce şaşırmıştı.
-'Oooo hayırdır Elif hanım! Bu ne hazırlık ? Özel bir yere mi gidiyorsun ?'soruları böyle arka arkaya sıralarken lafa girdim:
-'Sakin ol Eylül. Sadece birazcık kendime özen vermek istedim o kadar ve özel bir yere değil her zamanki işime gidiyorum.'
Anladım anlamında başını salladı. Bende makyajımı yapmaya başladım. Çok abartmak istemiyordum. Suratım tertemizdi,kapatıcı falan uygulamaya gerek yoktu. Biraz rimel,ince bir eyeliner ve açık renk bir ruj yeterdi. Aklımdakileri yapmaya yeltendim. Tamda istediğim gibi olmuştu. Güzel olmuştum,beğenmiştim.
Tekrar odama döndüğümde iş saatine daha çok olduğunu farkettim. Sıra giyeceğim kıyafeti seçmeye gelmişti. Dolabımın kapağını açtım ve karşısında biraz durdum. Kıyafet sayım fazlaydı. Içlerinden en sade ve şık olanları seçtim. Zümrüt yeşili eteğim ve üstüne giymek için seçtiğim hafif taşlı siyah bluzumla oldukça iyi duruyordum. Son olarak kulağıma küçük parlak küpelerimi geçirdim ve bileğime ince gümüş bilekliğimi taktım. Siyah topuklularımı ayağıma geçirip evden çıktım. Arkamı döndüğümde Eylül camdan bana bakıyordu.
-' Çok güzel olmuşsun kız cimcime.' Diye bağırdı.
Ne tepki vereceğimi bilmediğimden sırıtmakla yetindim.Iş yerinin kapısının önüne geldiğimde istemsizce heyecan yaptım ama niyee? Bunun bir nedeni olmalıydı. Fakat ben bilmiyordum ya da bilmiyormuş gibi yapıyordum . Kafam karışmıştı.
Tekrar aynı hataları yapamazdım. Saçma sapan düşüncelere dalıp kendimi kaybedemezdim.
Içeri girdiğim de gözler üstümdeydi. Yine bu sabahta Özgür ile karşılaşmıştım.
-'Vay vay vaayy... Bu ne güzellik...
Afet olmuşsun Elif' Özgür bunları söylerken sadece dinliyordum.Teşekkür edip odama geçtim. Yanıma birkaç iş arkadaşım geldi ve çok güzel olduğumu söylediler. Onlara da teşekkür ettim,kısa bir sohbetin ardından herkes işinin başına döndü. Tam rahatladım derken masanın üstündeki telefon çaldı:
-'Odamaa!'
Patronum olduğunu anlamam uzun sürmedi. Zaten hem ses tonundan hemde söyleyiş tarzından belli oluyordu. Hic vakit kaybetmeden not defterimi ve kalemimi elime alıp odasına gittim.-'Günaydın Levent Bey' dedim. O da:
-'Günaydın küçük hanım' diye karşılık vermişti. 'Bugün pek bir işimiz yok. Sadece derginin satışı ile ilgili bir kaç sorun var onları halletmem gerek,ondan sonra seni serbest bırakmayı düşündüm ama vazgeçtim.'dedi. Niye vazgeçmişti?Benle ne işi olabilirdi ki?
-'Peki Levent Bey.'dedim böylelikle onu tanıma fırsatım olurdu ve işime gelirdi.☆☆☆
İşlerimiz bittikten sonra tam odama gideceğimi düşünürken Levent Bey yemeğe gideceğimizi söyledi. Şaşırmıştım ama belli etmemeye karar verdim. Iş yerinden çıktık. Levent Bey'in arabasına bindik ve yola koyulduk.Yoldayken ona bakmamaya dikkat ediyordum. Ama olmuyordu,gözüm iki de bir onun o nefes kesici derecede güzel olan yüzüne kayıyordu. Birkaç kere göz göze geldik. Ama hiç konuşmadık.
Yemek yiyecegimiz mekâna geldik. Oldukça gösterişli bir mekân olduğu belli oluyordu. Içeri geçip yiyecekleri söyledik,şarap da istemişti. Yemekleri beklerken de birkaç kere göz göze geldik. Sürekli bana bakıyordu. Tam konuşmaya yeltendiğinde, garson yemeklerimizi getirdi.
-'Evet Levent Bey ne konuşacaksınız?' Diye saçma bir soru yönelttim.
-'Birşey konuşacağımızı kim söyledi? 'Sesi çok ciddi gelmişti.
-'Kimse söylemedi, iş yemeği sanıyordum!' Dedim.
-'Dogru,iş yemeği. Konuşmamız gerekenler var. Senin hakkında!'
Donup kalmıştım.
-'Benim hakkımda mıı? '
-'Evet senin hakkında.' Dedi.
-'Ne konuşacaksınız?Istemeden bişey mi yaptım,bir hata mı oluştu yaptığım işler de...?'
-'Hayır hayır,aksine işini çok iyi yapiyosn. Hatta en iyileri sensin diyebilirim. Ben sadece seni onlardan farklı kılan birşeyler olduğunu sezdim ve bugün onu çözmeyi düşünüyorum.'
Duyduklarım karşısında donup kalmıştım. Bana mı diyordu bunları? Beni onlardan farklı kılan şey...? Aman allahım kafam yine karışmıştı ve saçmalamaktan korkuyordum.
-'Şeyy.. sanırım ne diyeceğimi bilmiyorum. Teşekkür ediliyor demi böyle durumlarda?' Tok bir kahkaha attı. Bende onla birlikte gülmüştüm.
-'Sanırım öyle yapılıyor.' Dedi gülerek.
-'Hmm,o zaman teşekkürler Levent Bey.'
-'Ne demek küçük hanım.'Sohbet böyle devam ederken bir anda ortam sessizleşti ve bana bakmaya başladı.
-'Efendim Levent Bey?' Dedim böyle bakmasına anlam veremeyerek.
-'Cok güzelsin.' Dedi.
Sanırım bugün küçük dilimi yutacaktım. Onu gibi bir adamdan böyle bişey duymak. Ya aslında onu neden gözümde büyütüyorum ki? O da normal biri ışte. Yoksa değil mi??
Utanmıştım ve yine ne diyeceğimi bilemiyordum.
-'Teşekkürler Levent Bey.' Dedim. Hala bana bakıyordu. Gözleri çok içten ve derinden bakıyordu. Bir süre cevap vermeden gözlerini yüz hatlarımda gezdirdi.
Sanırım cevap vermeyecekti. Bana öyle bakması sinirlerimi bozuyordu ve hiç rahat değildim.
-'Kalkalım mı artık Levent Bey? Geç oldu.' Başıyla onayladı. O hesap işini hallederken bende üstümü başımı düzelttim. Arabaya doğru gitmeye başladık . Tam elimi kapı koluna uzatmış kapıyı açacağım sırada ani bir hareketle kapıyı o açtı. Hiçbir sey demeden arabaya bindim. O da sürücü koltuğuna geçti. Beni şirkete bırakacağını zannediyordum. Evimin adresini sordu ve tarif etmek zorunda kaldım. Evimin önüne geldiğimizde inmeden önce herşey için teşekkür ettim. Tam ineceģim sırada kolumu tuttu ve bişey söylemeye yeltendi. Tam ağzını açacakken 'Ben insem iyi olacak .' dedim ve kendimi arabadan zar zor dışarı attım.Okuduğunuz için teşekkürler:) Yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmek İsterdim Sana Sarıla Sarıla..
Romance"Her kayan yıldızdan sonra seni dilemekten bıkmadım. Ama sen bende dilenecek bi 'sen ' bırakmadın."