Bölüm Şarkısı: Selena Gomez - Only You
Gözlerini yere dikmiş, elleriyle çoktan oynamaya başlamıştı. Bu hareketini genellikle bir şeyden çekindiğinde veya utandığında yapardı. Nefret ederdim böyle yapmasından. Neden bilmiyorum ama biri benden gözlerini kaçırdığı ve ilgisini başka yere çektiği zaman onu bıçaklama isteği ile doluyordum.
Aynı şekilde yaklaşık 5 dakika boyunca durduk. Sessizlik hakimiyetini koruyordu.
Sesli bir nefes aldı, ardından yüzünü bana çevirdi.
"Bak, nasıl söylenir bilmiyorum." deyip omzunu sertçe kaşıdı.
Suratına aval aval baktım ve sakince cevapladım.
"Konuşarak?"
Dudaklarında küçük bir kıvrılma oluştu. Gülmek istiyor gibiydi fakat durumun ciddiyeti buna olanak sağlamıyordu. Gülerse zaten suratına iki tane patlatırdım. Ona karşı olan kırgınlığım giderek kızgınlığa dönüşüyordu ve bu beni agresifleştirmişti.
Gözlerini sıkıca yumup biraz bekledikten sonra kafasını bana çevirdi ve konuşmaya başladı.
"Alıştıra alıştıra söylemek isterdim ama direk söylüyorum. Gizem, bende " dissosiyatif kimlik bozukluğu" var."
Hastalığını söylerken hebele hübele olmuştum ve kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Açıklama gereği hissederek hastalığını anlatmaya başladı. Yüzüne baksam da ellerinin titrediğini görebiliyordum.
"Ara sıra hafızamı kaybediyorum. Ne yaptığım, kim olduğum... Her şey gidiyor. Birden başka birine dönüşüyorum. O ben değilim sanki. Saçmasapan şeyler yapıyorlar. Ve onlarla baş etmek çok zor."
Hâlâ bir şey anlamamıştım. Cümleleri kurarken ara ara yutkunuyor kelimeleri bir araya zor getiriyordu. Bu bile durumun ne kadar ciddi olduğunun kanıtıydı.
Gözlerimin dolduğunu hissedince hemen ayağa kalktım.
Kurumuş dudaklarım izin verdikçe ağzımı açtım ve "Gitmem gerek," deyip koşar adımlarla yola yöneldim.
Benim adımlarım hızlandıkça arkamdan geldiğini fark etmiştim. Kolumdan tutup bileğimi sıkıca kavradı. Fazlasıyla yakındık. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bana bakmayı sürdürürken birden "Suratın popoma benziyor," deyip anırarak gülmeye başladı.
Ne olduğunu kavrayamadan beni etrafında bir kere döndürdü ve bedenimi süzdü. Biraz baktıktan sonra da eliyle itip "Amma kuru bir şeysin sen be!" dedi.
Saçının kenarını özenle düzeltti. Hareketleri... kız gibiydi. Kalçasını çıkıklaştırmıştı ve cebinden bir renkli lip Balm alıp sürmeye başlamıştı.
Şimdi çakmıştım durumu! Doğukan'da çoklu kişilik bozukluğu vardı. Yani içinde birden fazla insan yaşıyordu. Beyni ayrı ayrı bölümlere ayrılmıştı ve her bir bölümü başka bir kişilik yönetiyordu. Böylece diğerinin yaptığını diğeri bilmiyordu veya hatırlamıyordu. Esas kişilik Doğukan'dı ama yan kişilikler onun hayatını ele geçirmiş olmalıydı.
Dudakları koyu kırmızıya dönene kadar bastıra bastıra sürdü. En sonunda pes ederek tek hamlede lip balmı çöpe attı. Gözünün ucuyla tekrar bana baktığında benden iğrendiğini gösteren bir ifade suratında duruyordu.
Dudağını kıvırarak "Şu Doğukan'ı yiyip bitiren yelloz şenmişsin demek. Seninle tanışmak da varmış kaderimde. Ay ben ne bahtsızım ya." dedi ve sırtındaki siyah çantadan kurdeleli sarı bir taç çıkardı. Tacı bana uzattı.
Herhalde salık saçlarımı beğenmemişti ve biraz güzel hale getirmeye çalışıyordu. Tacın Doğukan'ın çantasında ne işi vardı ki?
Uzattığı tokayı elime alıp tam başıma geçirecektim ki "Hayır!!" diye haykırarak çığlığı bastı. Sesi inanılmaz derecede incelmişti.
Ardından "Bana takacaksın onu gerizekalı! O kadar şu boktan çantaya manikürlü ellerimle gizli bölme yapıp tacı zorla koydum oraya. Senin yağlı saçlarına değerse bir daha takmam için kezzaplamam gerekir! Ayna olmadığı için sana taktırıyorum yoksa o kirli ellerinle tacımın ırzına geçmen hiç hoşuma gitmiyor!" dedi.Gözlerim yerinden çıkacaktı neredeyse! Bu kişilik bir kızdı! Ve benim bu işin peşini bırakmaya hiç niyetim yoktu. Diğer kişiliklerle tanışacak onları yenecek ve Doğukan'ı iyileştirecektim.
"Adın ne?" diye sorarak bu garip maceranın içine kendimi çoktan atmıştım.
•••
Sınav haftam bitti!!!
Böyle bir bölümle karşınızdayım. Biraz kafanız karıştı sanki? Ama merak etmeyin, süper ötesi komik, eğlenceli ve dramlı bölümler sizi bekliyor olacak.
Artık sık sık bölüm atacağım. Bir bakmışsınız bir günde 3 bölüm?
Neyse oy verip yorum yazmayı unutmayın sizi seviyorum 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN
Short StoryAralarında geçen, o vazgeçilmez soruydu. Neden? Bir chat hikayesidir. Başlama Tarihi: 20 Ağustos 2016