Bölüm 22

249 27 11
                                    

Arkadaşlar merhaba öncelikle Nugyu gezegeni hakkında bilgi vermek istiyorum bu yüzden genelde sonda yazdığım yazar notunu başta yazmaya karar verdim. Küçük bir dip not: Ölmedim yaşıyorum :D

Bu bölüm fatihinfethi ne ithaf edilmiştir.

Nugyu gezegeni; Yılan Yatağı güneş sisteminin dördüncü sıradaki gezegenidir, gezegenin Lin ve Ken adı verilen iki doğal uydusu bulunmaktadır, gezegenin kendi etrafında bir turu kendi zaman dilimlerince Yirmi saat sürer ve güneşinin etrafında dönmesi ise Üç Yüz gündür, bir yıl On ay sürer ve bir ay Otuz günden oluşur Cabur İmparatorluğu takvimine göre bu aylar sırasıyla: İlk ay, Adak ayı, Ekim ayı, Keder ayı, Hasat ayı, Bağışlanma ayı, Aralık ayı, Kuruluş ayı, Sorgu ayı ve Son ay . Bir dakika Yüz saniye ve bir saat Yüz dakikadan oluşmaktadır (Bir yıl bizim zaman dilimimize göre ortalama 22 aya denk gelmektedir) . Gezegenin üçte biri kara ve üçte ikisi denizlerden oluşmaktadır, karalar üç kıta ve çeşitli boyutlardaki yüzlerce adadan oluşmaktadır. Ağaçların ve bitkilerin hakim rengi turuncu ve güneşin rengi mavidir.

---------------------

Gabe karşısındaki Vaşağın almış olduğu kavis karşısında şaşkınlığa düşüp ayaklarından yaralanmış olsa da kılıç duruşunun vermiş olduğu çeviklik avantajı sayesinde ölümcül bir yara almadan onu öldürebilmişti, kılıcı Vaşağın boynunu kestikten sonra ayakta duramamış ve sırt üstü yere düşerek acıyla haykırmaya başlamıştı bu olayı gören Marble elinde yayı ile küçük bir çığlık verip ağaçtan atlayarak Gabe in yanına giderek "hey! hey! İyi misin yaran çok ağır mı?" Diye sordu ve Gabe in ayaklarına baktı bir ayağında derin diş izleri varken diğerinde irili ufaklı ona yakın çizik vardı, iki ayakta kanlar içindeydi. Gabe in bilinci hala açıktı ancak şu an dayanılmaz bir acı çekiyordu hayatında ilk defa bu kadar ağır yaralanmıştı ve yapacak hiçbir şeyi yoktu, boynunu kaldırıp yarasına baktığında ayaklarından oluk oluk kan aktığını gördü ve iç güdüsel olarak kılıcını sağ ayağındaki diş izlerinin üzerine tuttu ve kanının emildiğini fark etti, durumu fark eden Marble ne yapacağını bilmiyordu ve aklına gelen ilk şeyi yaparak Gabe in çantasındaki telsizi alarak yüzbaşıya seslendi "Yüzbaşı Simavi! Yüzbaşı Simavi! Gabe av sırasında yaralandı lütfen yardım gönderin!" Aradan beş nefes süresi geçmemişti ki karşıdan cevap geldi "Telsizinden sol taraftaki kırmızı düğmeye dört kere bas yardım yolda." diye aceleyle konuşan bir erkek sesi geldi. Talimatı dinleyen Marble telsizin solundaki tuşa dört kez bastığında telsizden çok ince bir ses çıkmaya başlamıştı. Bunu yaptıktan sonra Gabe in ayaklarına bakan Marble toprağa dökülmüş olan tüm kanın yok olduğunu fark etti ayrıca Gabe in ayağındaki diş izlerinin de bir kısmı kapanmıştı, Gobhesini kullanamadığı halde nasıl böyle iyileşiyordu? En son kılıcını yaraya bastırdığını görmüştü yoksa o kılıcın iyileştirici bir efsunu mu vardı? Böyle kılıçların olduğunu duymuştu ancak kendisi hiç görmemişti böyle kılıçlar neredeyse bir kale fiyatına satıldığı için böyle bir şansı olmamıştı ancak o kılıç efsunlu gibi duruyordu. Gabe bir ayağındaki yaraların çoğunu kılıcının iyileştirdiğini görünce hemen diğer ayağına götürmüş ve o yaraların da iyileştiğini görmüştü ayaklarını kullanabileceği kadar iyileştikten sonra kılıcını vaşağın kesik boynundan içeri sokarak onu kanla ödüllendirmişti. Bu olanları şaşkınlıkla izleyen Marble ses bile çıkarmadan Gabe e bakıyordu, Gabe ona doğru dönüp "Bu olan aramızda kalsın yardım grubu geldiğinde panikleyip abarttığını söyleriz" dedi ve olduğu yerde uzanmaya devam, yattığı yerfen etrafa bakarken yaklaşık on adım ilerideki bir bitkiyi farketti ve "Marble lütfen benim için şu ağacın iki adım solundaki yeşil yapraklı bitkiyi toprağıyla beraber getirir misin?" Dedi. Marble onun dediğini yaptı ve garip yapraklı bitkiyi toprağıyla beraber Gabe e uzattı Gabe bu bitkinin bir yaprağını koprattı ve ağzına attı ardından da kalan bitkiyi dikkatlice çantasına yerleştirdi, ağzındaki yaprağı tükürüp diş yaralarının olduğu bölgeye sıvadıktan sonra kıyafetinden bir parça kopartıp üzerini örterek yarayı kapadı ve bağladı. "Sen şifa bilimi de mi biliyorsun?" diye sordu Marble "Aaa farkettin mi bilmiyorum ama ben bir doğa gobhesiyim. Bitkilerin ne işe yaradığını bilmek benim için adımı bilmek gibi." diye cevap verdi Gabe. Marble bunu mantıklı bulmuş olacak ki karşı çıkacak bir şey söylemedi ve etrafı kontrol etmeye başladı. Aradan bir kaç dakika geçmişti ki ormanın kuzey kısmından sesler gelmeye başladı Marble hemen yayına bir ok çekti ve beklemeye koyuldu Gabe ise güçlükle ayağı kalkarak beklemeye koyuldu şu an güvenebilecekleri tek güç beden güçleriydi ve bu ormanda iki kişilik bir insan grubu yalnızca ölü beden anlamına gelirdi zira bu orman 7. ve 8. derece hayvanların bölgesiydi, az önce 7. derece hayvanların en güçsüzlerinden biri olan Kutsal Vaşak la karşılaşmalarına rağmen biri ağır yaralanmıştı ve buna rağmen şanslılardı çünkü genelde bir çok kutsal hayvan sürü halinde gezerdi. Sesler yaklaşıp iki büyük insan silueti göründüğünde Marble ve Gabe rahatlamıştı, bu rahatlama ile Gabe tekrar kendini yere attı ve dinlenmeye koyuldu.

GOBHEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin