Sınıfta tek başına oturan kızın yanına gittim. Her gün yalnızdı. Ona adını sorduğumda adının Lisa olduğunu öğrendim. Korece, İngilizce, Japonca, Tayca bildiğini söylediğinde ağzımı kapatmak için Jennie ve Jisoo geldiler. Kız hem çok güzeldi, hemde *kendi dilini saymazsak* 3 dil biliyordu. Dördümüz de iyi anlaşmaya başlamıştık. Gün geçtikçe de birbirimize alışmaya başlamıştık bile.
Panolara ve duvarlara benim resimlerim asılmış üstünde ''3rd warning'' yazıyordu. Ne zaman bitecekti bu saçma şey? Kızlar gelip bana teselli verdiler. Jennie kağıtları oradan alıp buruşturdu ve çöpe attı. Jisoo ve Lisa' da bana sarıldı. Artık üçümüz kardeş gibiydik. Jisoo ve Lisa'yı sonradan tanımıştım. Bu beni daha da mutlu ediyordu. Eski arkadaşlarımı çok özlüyordum fakat Jennie, Jisoo ve Lisa'ya minnettardım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
O olaydan sonra Third'ü bulup konuşma fikrini düşündüm, pek cazip gelmese de.. Ama deneyecektim. Ya da denemese miydim?
Tanrım, ne yapmalıydım?
Yemekhaneye gitme fikri şuan iyi geliyordu. Çünkü tek sessiz yer orasıydı. Birde acıkmıştım tabii. Gittiğimde birkaç kişi vardı, ''Ah, burada da insanlar var..'' diyerek ofladım. Yemeği çıkarıp tam yiyecekken birinin yanıma geldiğini hissettim. Bakmadım. Düşündüğüm kişi miydi?
Biranda herkes kalkınca yanıma oturan kişiye baktım.
Doğru tahmin!
Bir şey söylemeden yemeğime devam ettim. Hala bakıyordu. Hissediyordum. Neden bakıyordu?
''İster misin?'' diye sordum elimdekini göstererek, ''Çok güzeldir, ben yaptım. Çekinmene gerek yok.'' dedim. Belki acıkmıştır değil mi?
''Hayır, teşekkürler.'' dedi gülümseyerek. Omuz silktim ve önüme döndüm. Canım yemeğim bekleyemezdi. Birkaç dakika böylece devam ettik. Hala bakıyordu. Dayanamayıp ona baktığımda bakışlarını kaçırdı. Umursamadım. İlerideki ketçabı alacaktım ki o bana verdi. Ve ne olduğunu anlamadan elimden geri alınmıştı. Yemeğimin üstüne tüm ketçabı dökmüştü!
''Woah, Third! Aferin!'' Third arkadaşlarının yanına gülümseyerek gitti. Ne yani? Bunun için miydi? Ben şok olmuş bir şekilde yemeğime bakarken kendime geldim, onlara yem olamazdım. Birbirlerine beşlik çaktıktan sonra gittiler. Dayanamayıp arkamı döndüğümde Third ile göz göze geldik. Aynı anda bakmıştık. Bu sefer yüzünde üzgün bir ifade vardı.
Gittikten sonra önümde döndüm. Uzun zamandır aklımda bir sürü sorular vardı.