Çökmüş göz altlarını inceledi. Alamadığı uykuların yüzüne yansıdığı belliydi. Sayılabilen kemiklerine gözü ilişti. Bunun da yiyemediği yemeklerden olduğunu düşündü. Parmak boğumlarına baktı sonra. Gözleri, kurumaya yüz tutmuş derin kesiklerde oyalandı. Geçirdiği krizlerden olmalıydı. Kriz anlarında ne yaptığını hatırlamıyor, kendine geldiğinde vücudundaki çürükler ve kesiklerle karşılaşıyordu. Neden veya nasıl kriz geçirdiğini bilmiyordu ve anlamıyordu. Sadece olup bitiyordu. Fakat bu, sır erdiremediği tek şey değildi.Kendi gibi görünmüyordu. Gerçi, bunu söylemeye hakkı var mıydı? Kendini bilmiyordu.
Ben kimim? diye düşündü belki de bu hafta içinde bininci kez.
Sen Ya-
"Hayır!" kafasının içinde yükselen sese bağırdı ve aynaya yumruğunu geçirdi. Yeni bir kriz geçirecek gibiydi ve bunu istemiyordu. Hızlı adımlarla banyodan çıktı. Gözleri, aradığı şeyleri bulmak için odada dört dönerken, sonunda aradıklarını buldu. Aceleyle masanın üzerindeki nereden bulduğunu veya nasıl kullanmayı öğrendiğini bilmediği silahı pantolonunun arkasına sıkıştırdı. Hemen yanında duran deri ceketi de çabucak üzerine geçirdi.
Buradan çıkmalıydı. Nereye gideceğini bilmiyordu, ama gitmeliydi. Bir şeyler doğru hissettirmiyordu. Bir şeyler eksikti. İçindeki boşluk onu yiyip bitirmeden önce buradan olabildiğince uzaklara gitmeliydi.
İçi tuhaf eşyalarla dolu sırt çantasını omzuna attığı an duyduğu gürültü onu düşüncelerinden uzaklaştırdı. Ne olduğuna bakmak için temkinlice kapıya yaklaştı ve seslere odaklandı. Bir süre sonra sesler durduğunda, kafa karışıklığıyla elini kapı kulbuna uzattı. Daha kulba dokunamadan kapı büyük bir gürültüyle patladı. Ava, birkaç saniye içinde kendini karşı duvara çarparken buldu. Ağrıyan bedenine aldırmadı ve toparlanmaya çalıştı. Görüş açısını kaplayan toz bulutu dağıldığında gördüğü kişi onu şaşırttı.
Haberlerden tanıdığı, orta yaşlarda görünen adam(demir adam?), güneş gözlüğünü çıkartıp konuştu:
"Resmi olarak tanıştığımızı sanmıyorum. Stark. Tony Stark. Tabii sen bunu çoktan biliyorsundur."
Ava yutkundu. Tabii ki onu tanıyordu. Düşününce, onu tanımayan insan var mıydı?
"Ne istiyorsun?" duygu yansıtmayan sert sesi odayı doldurdu. Tony Stark yüzüne incinmiş bir ifade yerleştirdiğinde Ava gözlerini devirdi. Adamın egosu hakkında hiç hoş olmayan şeyler duymuştu ve şu an onunla uğraşacak hali yoktu.
"Kalbimi kırıyorsun ama, her arkadaşına böyle mi davranırsın sen?" dişlerini sıktı. Bir an önce gitmesini istiyordu. Gerekirse onu buradan zorla çıkarmaya hazırdı.
"Sen benim arkadaşım değilsin." diye tısladı. Tony bu sefer yüzüne kimsenin bilmediği bir şeyi biliyormuş gibi bir sırıtış yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Summer Soldier | bucky barnes [winter soldier]
Fanfiction"Zıt iki asker. Biri soğuk, biri sıcak. Biri dondurucu, biri kavurucu. Biri üşütür, öteki yakar." - 'Kış Askeri varsa Yaz Askeri de olmalı.' Diye düşünerek yazılmış bir hikaye. [askıda.]