Three

1K 77 23
                                    



"Görev raporu."

Yöneticinin sert sesi odaya dolduğunda Yaz Askeri istifini bozmadan olduğu yerde dikilmeye devam etti. Yüzündeki maskeyi ağır hareketlerde çıkardı ve yere attı. Hareketi yaparken elinde hissetiği sızıyı tanımlayamadı. Gözleri kanayan parmak boğumlarına ilişti. Kötü haldeydiler. Birkaç kişi daha pataklasa neredeyse kemiği ortaya çıkacaktı. Bu hale ne ara, nasıl geldiğini anlayamadı. Ardından kısa bir süre önce dövüştüğü aklına geldi. Dövüştüğü kişiyi anımsadı. İri yapılı adam genç kıza tanıdık gelmişti. Fazlasıyla tanıdık.

Ve bu his, hoşuna gitmemişti.

Kızdan yanıt gelmeyince adam sinirle burnundan bir nefes verdi ve tekrar, bu sefer daha sert bir şekilde konuştu:

"Görev raporu." Asker, sonunda aklına gelmiş gibi bir adım öne çıktı. Yöneticinin tam karşısında durdu ve göz temasını kesmemeye çalışarak cevapladı:

"Başarısız. Hedef imha edilemedi." Adam kıza yaklaştı. Hislerden arınmış, umursamaz görüntüsüne bir şahesere bakıyormuş gibi baktı. Kendi yaptığı şahesere. Memnuniyet duygusunun tüm vücuduna yayıldığını hissetti. Yüzünde varla yok arası bir tebessüm oluştu. Şeytani fikirlerle dolan zihni, bu kızla başarabileceklerini düşündükçe tebessümünü önce bir gülümsemeye çevirdi. Ardından, aklına gelen her yeni şeyde, adam istemsizce gülümsemesini sırıtmaya çevirdi.

"Aslına bakarsan, görevin tam olarak bu değildi..." Kıza daha da yaklaşıp parmaklarını kızın yumuşak yanaklarında gezdirmeye başladı. Kafasında oturttuğu birkaç planı uygulamaya geçirmek için cevabını alması gereken bir soru vardı.

"...yüzünü gördü mü?" Kız kaşlarını çattı. Bunun önemi var mıydı? O sadece bir hedefti. Kendisi de onu öldürme görevini üstlenmiş asker.Önceki tecrübelerine göre yüz kavramı bu tür konularda  pek de önem teşkil etmiyordu. Buna rağmen zihnini zorladı ve aklına gelen ilk şeyi söyledi:

"Sadece gözlerimi." Kendinden emin cevabı yöneticiye ulaştığında yaşlı adam tatmin olmuşçasına sırıttı. Güzel, diye düşündü.
Çok güzel.

"Bu yeterli olacaktır. Hizmetin için teşekkürler." Kız daha ne olduğunu algılayamadan etrafını askerler çevrelemeye başladı. Kaçamazdı, kapana kısılmıştı. Üstelik silahları da elinden alınmıştı. Adam başıyla onay verdiği an kızı kollarından tutup sürüklemeye başladılar. Bir kapının önüne gelince durdular. İri yapılı bir adam kızın yanına yaklaşıp kolunu çıkarmak istercesine tuttu ve içi bilmediği bir sıvıyla dolu olan şırıngayı çıkarttı. Bunu yapmamaları için onlara sürekli bağırıp çağırsa da kimsenin umrunda gibi durmuyordu. Kolunda ani bir sızı hissettiğinde inledi ve dişini dudaklarına geçirdi. Yine hareket ettiklerini zar zor farketti. İki kişi önden gidip kapıyı açtılar.

Kız karşı koymaya çalışsa da başaramıyordu. Bunun az önce koluna batırılan iğneden dolayı olduğunu varsaydı. Etraf iyice bulanıklaşırken son gördüğü şey bir garip bir koltuk, son duyduğu şey çığlıkları, son hatırladığı şey ise kafasından başlayıp tüm bedenine yayılan katlanılamaz acıydı.

-

"Ne yapmaya çalışıyordun? Onu elimizden kaçırdık!" Fury'nin yüksek çıkan sesi Steve'in çok da umrunda değildi. Umrunda olan tek şey oydu. Kafasında ihtimaller dört dönüyordu. Bir tarafı onun şu ana kadar ölmüş olması gerektiğini savunuyor, diğer tarafı ise o gözleri nerede görse hatırlayacağını biliyordu. Kafası oldukça karışıktı. Ne düşünmesi gerektiğini, ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu.

Summer Soldier | bucky barnes [winter soldier]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin