Chapter-3

431 33 0
                                    

Saçlarınız çok güzel. dedi ve gülümsedi küçük kız. Teşekkür ederim tatlım beğenmene sevindim...
Mina
Bir süredir bahçede bir adamla konuşan yeni komşumuzu izliyordum. Kadını değil kızını... Kızı açık kahverengi saçlı güzel bir kızdı. Sanırım bahçe düzenlemesi ile alakalı konuşuyorlardı. Bir süre sonra yanlarına o kadın geldi. Onun gelmesiyle hızla kafamı çevirdim ve pencereden uzaklaştım.
"Lanet olsun!"
"Bir şey mi oldu?"
"Yok..."
"Hmm... Tamam o zaman."
Bu kız çok çabuk ikna oluyor.
"Gidelim mi okula? Kahvaltı yapacak mısın?"
"Hayır."
"Dün de yapmadın."
"Bir şeyler çiğneyerek sabahtan çenemi yormak istemiyorum."
Kıkırdadı.
"Peki."
***
"Günaydın!"
"Günaydın!"
"Geleceğini düşünmemiştim..."
"Gelmemi söylememiş miydin?"
"Ama düşünmemiştim..."
"Gidebilirim?"
"Yok hayır... İyi böyle."
"Seni sevmeyen kişi..."
"Evet? Ne olmuş ona?"
"O kim?"
İç çektiğini duydum.
"Annem."
Cevap vermedim.
"Seninki gibi aşk acısı değil belki ama benimki de biraz üzücü aslında."
"Anlıyorum."
"Anlamıyorsun."
Sustum.
"Senin annen var değil mi?"
"Var."
"İşte... O yüzden anlayamazsın..."
Bir an için sessizlik oldu. En sonunda gergin ortamı bozmak için konuşmaya başladım.
"Okula yeni mi geldin?"
"Hayır. Buraya çıkma makamına yeni eriştim sadece."
Gülümsedim. Sanırım o da benim gibi bir şeyleri tesadüfen bulmuştu.
"Ne marka kullanıyorsun?"
"Hmm... Parliament..."
"Vay... Zenginsin!"
Gülümsedim ve cebimden sigarayı çıkarıp dudaklarımın arasına sıkıştırdım.
"Sen?"
"Winston."
"O çok sert değil mi ya?"
"Ben seviyorum."
Ceketimin cebinden çakmağı çıkardım ve sigarayı yaktım.
"Ortalama ömürlü bir insandan on yıl daha erken gebereceğiz."
"Evet ama değer."
"Haklısın..."
"Annen...biliyor mu sigara içtiğini?"
"Seni sevmeyen bir insan seni umursar mı sence?"
"Seni sevmeyen bir insan seni umursadığı için sevmiyordur bence."
Bir süre durdu.
"Çok kelime oyunu yapıyorsun. Kafam karıştı."
"Kelime oyunu değil gerçekler bunlar."
Bir süre ikimiz de bekledik.
"Dün...Bahsettiğin eşcinsel arkadaş var ya?"
"Hıhı..."
"Kim o?"
"Kız değil."
"Her türlü eşcinsel kıza asılacak birisi değilim rahat ol. Hem bir kızdan hoşlandığımı söylemiştim sana."
"Hmm... Söyleyemem. Bunu annesi bile bilmiyor sadece ben..."
"Baya yakın olmalısınız."
"Evet. Öyle..."
Zil sesiyle elimdeki sigaradan son bir nefes alıp söndürdüm.
"Gitmeliyiz sanırım?"
"Uh...Haklısın."
Momo
"İki gündür sabahları kayboluyorsun. Ne iş?"
"Hiç. Biraz kafa dinliyorum sadece."
"Onu anladım ama nerede?"
"Bu bana özel."
"Öf!"
Kahkaha attım ve Taehyung'un saçını karıştırdım.
"Sen... Salaksın!"
"Oh... Öyle mi? Teşekkürler."
Kapının açılmasıyla ikimiz de kafamızı kapıya çevirdik. Gelen kişiyle Taehyung kafasındaki elimi sertçe itti ve saçlarını düzeltti.
"Hadi ama..."
"Ne?"
Kafamla içeri giren Jungkook'u işaret ettim.
"Yeni birinden hoşlanıyorum diye bahsettiğin bu mu?"
"Hıhı..."
"Ay..."
Jungkook'un arkasından Sana ve Yoongi girdi. Bu grubu pek tanıdığım söylenemezdi. Okulda da pek görmüyordum. Derse giriyorlardı ve her teneffüs aniden yok oluyorlardı.
"Onlarla hiçbir samimiyetimiz yok. Ayrıca o çocuk kızlardan hoşlanmıyor mu?"
"Teşekkürler! Güzel morel verdin!"
"Rica ederim!"
Taehyung gözlerini kıstı ve önüne döndü. Bu hareketi kıkırdamama neden olmuştu.
"Hey?"
Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.
"Evet?"
"Komşuyuz."
"Ha?"
"Y-yani...yan tarafımıza taşındınız."
Lanet olsun! Bu kızla yan yana mı oturacaktık? Kandın sanki özellikle bana itici gelen adamlarla komşu yapıyor beni.
"Yani?"
"Yani...Bilgin olsun diye söylemiştim."
"Tamam."
"O zaman...ben gideyim."dedi ve hızlı adımlarla sırasına döndü. Gözlerimi devirdim.
"Sen gerizekalı mısın?"
"Ha?"
"Eğer... O kızla yakın olursan belki ben de Kook'la yakın olurum."
"Bu olmayacak. O kızla yakın olmam asla."
"Hadi ama! Benim için?"dedi ve dudaklarını büzmeye başladı. Yutkundum. Aslında bunun bana bir etkisi yoktu ama Tae kendini iyi hissetsin diye etkileniyormuş gibi davranıyordum.
"Tamam...denerim."
"Yey!"
"Lanet olsun..!"
***
"Gereksiz bir şey yapma! Onları umursamıyormuş gibi davranma ve beni utandırma!Anladın mı beni?"
'Evet' anlamında kafamı salladım.
"Güzel!"dedi ve hızla dışarı çıktı. Ben de peşinden yürüdüm. Elinde pirinç keki vardı. Taşınan bizdik onların bize getirmesi gerekirdi...
"Merhabalar!"
"Merhaba Bayan Hirai! Bu bize mi? Zahmet etmeseydiniz."
"Ne zahmeti canım? Lafı bile olmaz."dedi ve bana karşı hiç göstermedi o içten gülüşü Sana'ya sundu.
"Neden içeriye geçmiyorsunuz?"
"Ah... Teşekkürler."
***
"Demek aynı sınıftasınız! Momo bana hiç bahsetmedi."dedi ve bana keskin bakışlar atmaya başladı.
"Pek yakın değiliz. Momo da bu gün öğrendi komşu olduğumuzu."
"Ah... Demek öyle..."
"Ben..."
İkisinin de gözü bana çevrilmişti.
"...tuvalet nerde acaba?"
"Um... Koridorun sonunda."
"Teşekkürler."diye mırıldandım ve lavaboya doğru yürüdüm.Fazla bunalmıştım ve en azından yüzümü yıkayıp ferahlamam lazımdı.
Kapıyı açtım ve içeriye daldım. Ama içeri girmemle kendimi yerde bulmuştum. Hem de üzerimde bir kız vardı.
"Umm... Ü-üzgünüm. Gerçekten..."
Bu ses? Bu o muydu? O kız? Bu kadar çabuk bulabileceğimi kim düşünebilirdi .

Ben düşünebilirdim kdndndn Uzun bir aradan sonra yb geldi arkadaşlar! Umarım beğenmişsinizdir! Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen! Seviliyonuz :)

CloserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin