Chapter-12

270 25 22
                                    

Lü-lütfen...
Mina
"Günaydın kızlar."
Kafamı çevirip bize doğru gelen Jungkook'a baktım.
"Selam."
"Nasıl gidiyor?" dedi ve Sana'nın omzuna hafifçe vurdu. Sana gülümsedi ve beni daha fazla kendine çekti.
"Harika."
Yıllardır istediğim tablo bu değil miydi?
Ama neden mutlu değilim?
"İyi misin Mina?"
Kafamı Jungkook'a çevirdim.
"Hı hı... Yorgunum sanırım biraz."
Jungkook bir bana bir de Sana'ya baktı ve sırıttı.
"Pekiiii."
Sana'nın gözlerinin büyüdüğünü fark ettim.
"Benimle alakalı değil."
"Hı hı(!)"
"Lan!"
"He inandım inandım."
Bu konuşma gülümsememe neden olmuştu. Elimi Sana'nın beline sardım ve yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurdum.
"Boşver onu. Eğlensin."
"Siz daha çok eğlenmiş gibisiniz ehehehehe."
"Lan çocuk ağzına ettirtme bak!" dedi ve beni bırakıp Jungkook'un peşinden koşmaya başladı. Gülümsedim ve onları izleyerek yürümeye devam ettim. O sırada kolumu tutan elle arkama döndüm ve tüm o yorgunluk hissi geri geldi.
"Momo?"
"Günaydın."
"Sana da."
"Bu gün boşsan gidelim?"
"Hı hı... Boşum."
"Pekala. Çıkışta o zaman?"
"Tamam bana u-"
"Unnie!"
Momo gözlerini kapattı ve ardından Tzuyu onun üzerine atlar gibi gelip ona arkadan sarıldı.
"Dünki aramalarıma neden cevap vermedin?"
"Bana hesap sorabileceğini kim söyledi?"
"Bu bir sebep değil."
"Şey..."
İkisi de bana baktı.
"...o zaman çıkışta." dedim ve sinirle Tzuyu'ye bakıp hızlı adımlarla oradan uzaklaştım.
Az daha orada dursam sanırım Tzuyu'nin kafasını duvara sürtebilirdim.
Yalak!
***
Biten üçüncü sigarayı söndürüp izmariteyi yere attım.
Neden bu kadar sinirlendiğimi anlayamıyordum ve bu da daha fazla sinirlenmeme neden oluyordu. Onu kıskandığım barizdi ve bunu da inkar edecek falan da değildim. Ondan hoşlanmıyordum da Sana'nın yanındayken olan midede kelebek olayı onun yanında olmuyordu.
"Yalak..."
O kızın yalaklanmasından rahatsız olmuş olabilirdim belki...
Kızın gelmediğini ve daha fazla beklersem paketi bitireceğimi fark edip kapıya yöneldim.
"Hey!" dedi nefes nefese.
"Gelmeyeceğini düşündüm."
"Ben de ama kaçabildim."
"Kimden?"
"Birileri."
Gözlerimi devirdim.
"Ben gideceğim."
"Yeni gelmiştim?"
"Ben yeni gelmedim ama."
"Sinirlerin mi bozuk?"
İç çektim.
"Birini hoşlanmadığım halde kıskanıyorum."
"Yakın bit arkadaşın falan mı?"
"Hayır... o kız işte."
Bir süre sessizlik oldu.
"Niye?"
"Bilmiyorum. Ona kafam karışıyor ya işte."
Bir süre durdu ve kıkırdadı.
"İki kişiden hoşlanıyorsun bir benden hoşlanmıyorsun."
"Ondan hoşlanmıyorum."
"Bu benden hoşlanmadığın gerçeğini değiştirmiyor."
"Farkındaysan seni tanımıyorum."
"Bilmem."
"Ne?"
Çalan zille gözlerimi devirdim.
"Önümüzdeki iki hafta gelemem sanırım."
"Pekala o zaman ben de..."
"Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Momo
Yavaş adımlarla sınıfa girdim ve yine aynı yavaş adımlarla sırama ilerledim.
Beni kıskanmış!
Ama senden hoşlanmadığını söyledi salak!
İç sesime göz devirip sırama oturdum.
"Günaydın."
Taehyung'a ufak bir bakış attım ve önüme döndüm.
"Ya ama-"
"Hiç konuşma sen!"
"Ya-"
"Sus!"
"Kız senden hoşlanıyormuş ben ne yapabilirim ki?"
"Benden hoşlanan bir kızı üzerime salmayabilirsin mesela."
Bir süre durdum.
"Benim yüzümden mi bu okula geldi?"
Taehyung bir süre durdu ve onaylar biçimde kafasını salladı.
"Aish!"
"Ona bir şans versen?"
"Verdim zaten. Dün tüm gün onunla beraber geçti."
"Ciddi misin?"
Gözlerimi devirdim.
"Sanki anlatmadı."
"Hayır anlatmadı."
"Bak Taehyung. Benim hoşlandığım birisi var ve bunu o da bilmesine rağmen içime girdi. O kızı benden uzak tut."
"Kim? Mina mı?"
Kafamı hafifçe çevirdiğimde Jimin Jungkook ve Sana üçlüsünün bana baktığını fark ettim ve sertçe ona döndüm.
"Biraz sessiz ol gerizekalı!"
Kafasını hızla olumlu şekilde salladı.
"Evet o."
"Sevgilisi va-"
"Bu-bu seni ilgilendirmiyor. Sadece uzak tut."
***
Kapının önünde bir süredir onları bekliyordum.
Evet...
Onları...
Çünkü Sana'nın Mina'yı rahat bırakmayacağından adım gibi emindim.
"Gidebiliriz."
Gelen sesle kafamı Mina'ya çevirdim ama yanında Sana yoktu.
"Sana?"
Tek kaşını havaya kaldırdı.
"Sana'yı mı istiyorsun?"
"Hayır." dedim net bir şekilde. Buna gülümsedi.
"Sadece... seni bırakacağını düşünmemiştim."
"Ama bıraktı." dedi ve yürümeye başladı. O yürüyünce ben de yürüdüm.
Bir süre hiçbir şey söylemeden yürüdük.
"Beklemedik ama...Tzuyu gelecek mi?"
"Ne? Hayır!"
"Gelir diye düşünmüştüm."
"Saçmalamışsın."
"Neden? Sevgilin değil mi?" dedi ve gözlerini devirdi.
"Daha da çok saçmaladın."
"Ne?"
"Sevgilim falan değil. Bunu da nereden çıkardın?"
"Bilmem. Yakalanıyordu."
Bu gülümsememe neden olmuştu.
"Ondan rahatsız falan mı oldun?"
Birden kafasını kaldırdı ve olumsuz bir şekilde salladı.
"Hayır!"
"Güzel o zaman."
"Yani... şey. Ondan hiç mi hoşlanmıyorsun?"
"Aynı anda iki kişiden hoşlanabilecek biri gibi mi görünüyorum?"
Lan!
"Birinden mi hoşlanıyorsun?"
"Gibi gibi."
"Ve bu Tzuyu değil."
"E herhalde."
"Kim diye sorsam?"
"Cevap alamazsın."
"Pekala öyle olsun. Öğrenirim ben nasıl olsa."
***
"Ben taşıyayım."
"Mina! Şunu tüm yol boyunca söyledin."
"Yoo."
"Öyle."
"Yoo."
"Öyle."
"Yoo."
"Öyle."
"Ben taşıyayım."
"Geldik zaten." dedim ve durdum. O da durdu ve arkasında baktı.
"Uh... Fark etmemişim."
Bir süre öylece durduk ve birbirimize baktık.
"Umm..."
"Hm?"
"Ayrılık öpücüğü falan mı bekliyorsun?" dedim ve kıkırdadım. Söylediğim şeyle yanakları kızardı ve kafasını öne eğdi.
"Sevgilim var benim." diye mırıldandığını duydum belli belirsiz. Kalbimdeki ağrıyı hissetsem de bunu dışa vurmadım ve gülümsemeye çalıştım.
"Yarın görüşürüz..." diyebildim en sonunda ve hızla eve doğru ilerlemeye başladım.
Kırık bir kalple...

Bir süredir bölüm atamadım o yüzden üzgünüm:/
Hâlâ çiftlere karar veremedim bu arada. Ne yapacağımı bilmiyom:/
Yorum yapın plss
Seviliyonuz:)

CloserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin