Chapter-10

288 28 32
                                    

Kadın küçük kızın gömleğini yırtarcasına açarken küçük kız sadece ağlıyordu. Kapa çeneni lanet olası!
Momo
"Hey!"
"Haftasonu saat sabahın 7'sinde beni arayacak kadar cesaret var mıydı sende Kim Taehyung?"
"Kendim için aramıyorum be! Şey...Tzuyu'yle buluşacağız da Tzuyu senin de gelmeni istiyor."
Gözlerimi devirdim.
Şu kız...
"Pff... Ben yokum siz gidin."
"Hadi ama o önemli birisi ona iyi davranmazsam annem beni döver."
"Benim annemin arkadaşının kızı değil. Senin annenin arkadaşının kızı ki o kız bana yalaklanıyor. Yani...defol!" dedim ve telefonu kapatıp sessize aldım. Tam tekrar uykuya döndüğüm anda kapı çalınmıştı. İlk başta duymazlıktan geldim ama art ardına çalınca kalkmak zorunda kaldım.
"Ebesine kapı zili sattığım geliyorum bekle!" diye bağırdım kapıya doğru giderken. Kapıyı açmamla Tzuyu'ye karşılaştım. Kargaların kahvaltı yaptığı saatte bile nasıl bu kadar güzel görünebildiğini merak ediyordum.
Hiçbir şey demedim ve arkasında ya da yanlarda olduğunu tahmin ettiğim Taehyung'a baktım.
"Taehyung nerede?"
"Bilmem ki. Evindedir herhalde."
Gözlerimi devirdim.
"Senden hemen önce Taehyung aradı ve sizinle takılmamı söyledi. Nerede o veled?" dedim ve başımı uzatıp bakınmaya başladım. O sırada Mina ile Sana'nın bahçedeki masayı ayarladığını görmemle sinirlerim iyice bozulmuştu. Geri çekildim ve sinirle Tzuyu'ye baktım.
Söyle de defolsun bir de onunla uğraşmayalım.
Tam ağzımı açtığım anda Tzuyu'nın umutla bakan gözleriyle karşılaştım.
Kafanı karıştırma! Defolmasını söyle işte!
Tekrar ağzımı açtığımda Tzuyu'nin parmak uçlarına baktığını gördüm.
'Defolur musun lütfen?' Böyle söyle.
"Şey..."
Kafasını kaldırdı ve bana bakıp gülümsedi.
"...içeriye gel."
Senden bir cacık olmayacağının farkındasındır umarım...
"Teşekkürler." dedi ve içeriye geçti. Ben de uzanıp yan tarafa baktım. Bakmamla Mina'yla göz göz gelmiştik. Bana gülümseyince ben de ona gülümsedim ve içeriye girip derin bir nefes aldım.
Tzuyu?
Nereye gitti lan?
"Evin çok büyükmüş."
Gelen sese doğru gittim. Annemin odasındaydı. Ben bile bu odaya kolay kolay giremezdim .
"Bu oda hoşuma gitti." dedi ve kendini yatağa attı.
Kalmasını söyle Momo!
"Yalnız mı yaşıyorsun?" dedi ve kalkıp yatağa oturdu. Olumsuz anlamda kafamı salladım.
"Kiminle kalıyorsun? Sevgilinle falan mı?" dedi dudakları o biçimini alırken. Gözlerim istemeden dudaklarına kaymıştı.
"Hayır... annemle." diye mırıldandım hâlâ dudaklarına bakarken.
"Burası senin odan mı?" dedi ve kalkıp aynanın önünde duran annemin canından çok sevdiği koleksiyonunun bir parçası olan küçük porselen bebeklerle oynamaya başladı.
"Annemin."
"Annene söyle. Çok iyi bir zevki var."
Birden elinde oynadığı porselen bebek kaymıştı.
O şey kırılırsa annen seni evden atar!
İç sesimle birlikte resmen uçarak porsaleni tuttum ve Tzuyu'nin ayaklarının dibine düştüm. Bir süre bana şaşkınca baktı. Hemen sonra toparlandım ve ayağa kalkıp bebeği aynanın önüne koydum ve Tzuyu'nin elinden tutup odadan çıkardım. Odanın kapısını kapatınca hâlâ bana şaşkınca bakan Tzuyu'ye döndüm.
"Bu oda..."
Derin bir nefes aldım.
"Bu oda yasak. Tamam mı?"
O sırada beni dinlemediğini ve birbirine kenetlenmiş ellerimize baktığı fark ettim. Hızla elini bıraktım.
"Beni dinliyor musun? Bu odaya bir daha girme!" dedim sinirli bir şekilde. Bir süre bana baktı daha sonra gülümsedi.
"Tamamdır unnie!" dedi ve sırıtıp koşarak üst kata çıktı.
"Aish!"
Peşinden koştum. Koşarken ayağım kaymıştı ve merdivenlere düşüp çenemi merdivene vurmuştum. Söylenerek kalktım ve yukarı çıktım.
Al işte! O veledi kovsaydın çeneni yarmazdın!
İç sesimi takmayarak yukarı çıkmaya devam ettim. Doğruca kendi odama gittim ki tahminlerim de doğruydum. Odamdaydı.
Pencerenin önünde durup el salladığını görünce hızla yanına gittim.
"Ne-ne yapıyorsun sen?"
"Şu unnieye el sallıyorum." dedi ve el sallamaya devam etti. Kafamı çevirince Tzuyu'ye el sallayan Mina'yı gördüm.
Şaka mıydı bu?
Kolunu tuttum ve onu pencerenin önünden uzaklaştırdım. Sinirlerim o kadar gerilmişti ki onu pencereden atabilirdim.
"Bak! Tzuyu!"
Ses tonumdan korktuğunu gözlerinden görebiliyordum.
"Çocuk musun sen ha? Birden bire sabahın köründe geldin ve yapmadığın şey kalmadı. Az daha annemin canından çok değer verdiği porseleni kıracaktın, senin yüzünden çenemi morarttım, uykumun içine ettin onu zaten geçtim... Daha demin hoşlandığım kıza el sallıyordun."
Söylediğim şeyle bir süre durdum.
Ne demiştim ben?
Kafamı Tzuyu'ye çevirdiğimde gözlerinin dolduğunu fark ettim. Sanırım biraz yüksek sesle bağırmıştım. O yüzden son kısma dikkat ettiğini bile sanmıyordum.
"B-ben...s-sadece..."
Gözünden birkaç damla yaş aktığını fark ettim.
"Unnieyle vakit geçirmek istemiştim. Ö-özür dilerim." dedi ve koşmaya başladı.
Bırak gitsin iyi oldu iş- Lan niye peşinden koşuyon amk?
Peşinden merdivenlerden indim. Ben indiğimde o kapıdan çıkıyordu. Hızımı artırdım ve onu evden biraz uzaklaştığında yakalayıp kendime çevirdim. Çevirdiğimde yüzlerimiz arasında çok az bir boşluk kalmıştı. Yutkundum ve gözlerimi gözlerine sabitledim.
"B-bak...üzgünüm tamam mı?"
Değilsiğğğnnnn! Olmamalısıığğğğnnnn! Bi veledi neden bu kadar önemsiyoooğğğğnnnn?
"Bu...bu gün sen ne istersen onu yapalım. Unnie ve dongsaeng olarak. Ne dersin..?"
İç seslik görevinden istifa ediyorum!
Bir süre durdu ve sanki ağlayan bir çocuğa şeker vermişsin gibi anında gülümseyip bana sarıldı.
"Çok mutlu olurum unnie!"
"Momo bir şey sora-"
Gelen sesle gözlerim kocaman olmuştu.
"Me-meşgulsün sanırım..."

Ehehehehehehehe
Yb attım oley!
Çok değerli I'm Minatozaki okuyucuları: Önce Tomboy ve Unicorn'a bölüm atmam lazım daha sonra da Minatozaki'ye atacağım. Hepsi bu gün içinde olur mu bilemiyorum tabi... Belki dünki gibi gecenin ikisinde atarım bilemiyom jdkdkd
Yorum yapıığğnnn:)
Seviliyonuz:)(:

CloserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin