Elisa pek aşk işleriyle uğraşan ve o konulara yatkın olan bir kız değildir. Ta ki Tarık'a olan hisleri oluşana kadar...
Evet onlar çok yakın arkadaşlar. Ama Elisa fark ediyor ki zaman geçtikçe Tarık'a arkadaş gözüyle bakamıyor her defasında ona daha çok bağlanıyor ve aşık olmaya başlıyordu. Bu duygularından vazgeçmeye çalıştı, hislerine hakim olmaya çalıştı ama her defasında Tarık'ın her hareketine daha çok bağlanmaya başladı. Bu durum böyle büyüdükçe tek isteği var oluyordu:Tarık'ın da kendisine aşık olmasını istiyordu. Bunu için çok çaba sarf etti. Ama Tarık bunların hiçbirini anlamıyordu. Çünkü Elisa'ya sadece arkadaş gözüyle bakıyordu. Elisa ise bunu bildiği için duygularını Tarık'a açmıyordu, açamıyordu...
Son çare olarak Elisa, Tarık'a büyü yaptırmaya karar verdi. Ancak büyü yaptırarak Tarık'ı kendisine aşık edebilirdi.
Birçok büyücülere, falcılara gitti. Ama hiçbir büyücü ve falcı bunun mümkün olamayacağını söyledi. Evrenin buna izin vermek istemediğini söylediler. Çünkü onlar hep arkadaş olarak tanınırdı. Eğer sevgili olurlarsa evren onlara kötü sürprizler yapabilirdi. Ama Elisa duygularına söz geçiremiyordu. Aşka hiç inanmadığı kadar inanıyordu artık. Hiç güvenmediği kadar güveniyordu... Son çare olarak kendi ruhunu çağırıp ruhundan yardım istemesiydi. Çünkü biliyordu ki bedeni aşık olmuştu Elisa'nın. Ruhuna söz geçirmesi gerekiyordu, ruhunu ikna etmesi gerekiyordu aşkına.
Ama ruhunu çağırması için gerekli, uyması gereken kurallar vardı. Kurallar şöyleydi: ruh tam 23.12'de tanıdığı bir akrabanın mezarlığında çağrılması gerekiyordu. Bunun sebebi ise şu: Ruhlar tam 23.12' de tanıdıklarının mezarlarına gelip dua ederler. Ya da bedenlerinin evrende neler yaptıklarını mezardaki tanıdıklara anlatırlar. Ve bu olay sadece 59 saniye sürer. Saat tam 23.12 olduğu an mezarlığa gelirler ve tam 23.12' nin son saniyesi mezarlıktan çıkıp kendi alemlerine giderler. Ve kendi alemlerindeyken çağrılmaktan hiç ama hiç hoşlanmazlar. Sebebi şu: Ruhlar alemi çok farklı bir yer. Yüksek bilgiye sahip araştırmacıların araştırmalarına göre orada zaman diye bir kavram yok. Ruhların yaptığı farklı etkinliklerde yok. Ve ruhlar evrendeki bedenlerle aynı duyguları yaşamıyor,aynı hisleri hissetmiyor. Kendi alemlerine gittiklerinde genelde uyurlar. Ve uykularında çağrılmaktan nefret ederler. Uykularından uyandırıldığı takdirde bedenlerindeki canı alabilirler. Denilenlere göre, ruhlar hakkında çok derin bilgilere sahip olmak için gece gündüz durmadan araştırma yapan bir bilim adamı yaptığı bir basın açıklamasında ruhlar hakkında her şeyi bildiğini açıklamış ve bu bilgileri de ilerleyen zamanlarda basına dökeceğini söylemiş ve ertesi gün evinde ölü bulunmuş. Yapılan detaylı araştırmalara rağmen cinayet sebebi bir türlü tespit edilememiş. Ve bu olay diğer bilim insanlarına "ruhlar hakkında her şey bilinmemelidir" düşüncesine işarettir. Dolayısıyla bilim insanları, ruhlar hakkında araştırma yaparken çok dikkatli oluyorlar ve sınırı açmamaya çalışıyorlar. Sonuç olarak Elisa büyük bir riske girerek ruhunu çağırmaya karar verdi. Ama tam 23.12'de mezarlıkta ruhu yanına getiremezse ruhu, önce onun tüm sevdiklerinin canını almadan onlara işkence çektirecek ve hayattaki tüm olumsuzlukları, tüm kötü belaları onlara musallat edecektir. Tüm yakın çevresi Elisa'dan nefret etmeye başlayacak ve Elisa'nın ruhunu en sevdikleri alacaktı...
Bir insana da en çok bu koymaz mı zaten? En sevdikleri tarafında önce nefret edilen birisi olmak daha sonra da ölümü onların elinden tatmak...
Ama Elisa bu riski alarak ruhu çağırmak için uygun bir gün düşünmeye başlar. Hangi gün gideceği konusunda bir türlü karar veremez. En sonunda kendisine şans getireceğine inanarak Tarık'ın doğduğu günde gitmeye karar verir. Evet perşembe günü gidecekti. Akşama doğru yola çıktı. Saat gece yarısına yaklaşıyor ve Elisa tek başınaydı. Her ne kadar korkudan dizlerinin titreyip tüyleri diken diken olsa da bunu hissetmemeye çalışarak yola devam etti. Saat 23.00'de mezarlıktaydı. İçinden yapması gerekenleri tekrar etti.
- Bardağını yere koyacaktı
-Adını söyleyecekti
-Ve ruhu görmeyecek şekilde gözlerini kapatarak ruhtan istediği şeyi hızlı bir şekilde söyleyecekti. Evet gözleri kapalı olmalıydı aksi takdirde ruhu gördüğü an kör olabilirdi.
Saat 23.11' i gösteriyordu. Elisa çok dikkatli bir şekilde saatini izliyor, saliseleri sayıyordu adeta. Saat 23.12' yi gösterdiği an gözlerini sımsıkı kapatarak "Adım Elisa. Tarık bu ruhun sahibine aşık olsun" dedi ve gözlerini açıp saatine baktığı an saatinin çalışmadığını gördü. Saatin ekranında hiç bir şey gözükmüyordu. Ama telaşlanmasına gerek yoktu. Bu iyi bir şeye işaretti. Çünkü ruhlarda zaman diye bir kavram olmadığı için olayın ne kadar sürede gerçekleştiği gizli kalması için saati o anlığına bozulmuştu. Elisa hemen eşyalarını toplayıp evin yolunu tuttu. Ortalık zifiri karanlık bir çok hayvan sesleri ürpertici kokular... Elisa hemen eve gidip yatağına uzanıp uyumak istiyordu. Çünkü hayatı boyunca yaşamadığı macera ve korkuyu sadece 59 saniye içinde yaşamıştı. Son sokağı da dönüp evine ulaştı. Eve girdi. Onu kuzeni Elisa karşıladı.
"Neden bu kadar geciktin?" diye sordu.
"Tarık ve Cem ile muhabbete dalmışız" deyip odasına geçti. Çok yorulduğunu hissetti. Pencereyi açıp biraz hava aldıktan sonra yatağına uzandı. Ve hayaller kurmaya başladı. Tarık'la önce sevgili olduğunu düşündü. Daha sonra evlenmeye karar verdiklerini düşündü. Kuzeni Elisa kendisinin, Cem ise Tarık'ın nikah şahidi olacaktı. Sonra çocukları olacaktı. Kızına Deniz ismini vermeyi istiyordu Elisa. Bu tatlı hayalleri kurarken uykuya daldı. Olacaklardan haberi olmadan, aşkı için istemeden birçok cana kıyacağından habersiz bir şekilde uyumaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN SAVAŞI
HorrorEvet, yazmış olduğum ilk kitabım. Biraz heyecanlıyım ve mutluyum açıkçası. Kitap okumak çok güzel bir alışkanlık. Ben kitap okurken bazen yazarın yaşadığı duygularını, yazma aşamalarını düşünüyorum. Ve bunu kitap yazarak anlayabileceğimi düşündüm. K...