Medyada Dir En Grey var. Bölümle alakası yok, bu grubu sevdiğimden koyuyorum. Dinleyenler yorum atsın lol.
Levi karanlıktam korkmuyordu.
Artık onu benimsemişti.
Artık kaçmaya çalışmıyordu.
Gölgelerin kıpırdanışını izlemek artık onu rahatlatıyordu. En azından şu boktan zihninde yalnız değildi.
Yine de... Bunun kötü olduğunu biliyordu.
"İsabel. Çık artık. Biliyorum, buradasın."
İsabel gölgelerin arasında bir siluet olarak gezinmeye devam etti, kendini açığa çıkarmadı.
"Sonunda farkettin Aniki!"
İsabel'in sesi beynindeki bir yankı değildi artık, kulaklarında hissediyordu o karanlık ama tanıdık, bu yüzden sıcak gelen sesi.
"Hep farkındaydım. Belli etmedim."
"Niye?"
Levi cevap vermedi.
Hastaneye dönmek bir hataydı.
Yapabileceği tek şey kendini karanlıkta terketmekti.
*****
Eren nöbetçi olmaktan nefret ediyordu. Artık Armin ile empati kurabiliyordu.
Kahvesini yudumladı ve tek hobisine geri döndü, güvenlik kameralarına göz atmak.
Levi'ın nasıl kaçtığını bilmeliydi.
Veya neden geri döndüğünü.
Hastane arazisinin girişini gören kameranın kayıtlarını bir daha inceledi.
Bir daha.
Bir kez daha.
Artık görüntüleri ezberlemişti.
Levi kadraja giriyor, yavaş adımlarla yürüyor. Biri onu farkedene kadar kameraya bakıyor.
Göz kırpmadan, tek bir kelime etmeden. Hiç kıpırdamadan.
Eren'in Levi'ı bir korku filmi karakteri olarak görmemesi için hiçbir sebep kalmamıştı.
Ama yapamıyordu.
Hala onu kurtarmak istiyordu.
Oturduğu sandalyeden ayağa kalktı ve hastanede bir tur atmak için kapıya yöneldi, ara sıra gezmediği zaman uyku isteği katlanılmaz oluyordu.
Önce koridorlarda gezindi. Ardından daralıp teras katına çıktı, oksijene ihtiyacı vardı ve itiraf etmek istemese de hastane kokusunu hiç sevmezdi.
Terasa çıktığında kendine bir sandalye çekti ve gökyüzüne baktı.
Yıldızlar buradan çok güzel gözüküyordu, hastane şehirden uzaktı ve bu sokak lambalarının manzarayı kirletmesini engelliyordu.
Gülümsedi.
Gözlerini indirdi ve sağa sola bakındı. Binanın U şeklinde olmasından ve terasın da binanın orta kısmında olmasından dolayı sağ ve solda hücrelerin pencerelerini görebiliyordu.
İstemsizce Levi'ın olması gereken odanın camına baktı.
Beyaz bir yüzle karşılaşmayı bekliyordu ama kimse yoktu.
Farkında olmadan hayal kırıklığına uğradı. Sıkıldı ve içeri girdi, yine boş boş yürümeye başladı.
*****
Levi kendine geldiğinde yerde yatıyordu ve donuyordu.
Isıtıcının bir sıkıntısı mı vardı?
Her neyse, oda sandığı kadar aydınlık değildi.
Tek ışık kaynağı ay ışığıydı.
Odasında olduğunu anladı ve rahatladı. Ayağa kalkmak için yerden destek aldı ama parmak ve avuçlarında çok keskin bir acı hissedince başarısız oldu.
Ellerinde hissettiği sıvıyı kokladı.
Kan.
Çok yoğun bir kan kokusu.
"Yine ne bok yedim İsabel?"
Cevap veren olmadı.
Tek ışık kaynağı olan pencereye doğru süründü.
Bacakları da acıyordu.
Aya baktı.
Derin derin nefes alıp verdi. Kendini bok gibi hissettiğinde doktor bunu yapmasının faydalı olacağını söylemişti eskiden.
İşe yarıyordu. Tamamen uyanık hissetmeye başladı.
Tekrar odaya baktı.
Gözleri karanlığa alıştığında yerdeki kırıkları gördü.
Cam kırıkları.
Levi altında oturduğu cama baktı.
Evet, ısıtıcıda sıkıntı yoktu.
Kasımın ortasında camı açık bıraktığınızda üşümek pek de anormal değildir.
Veya kırdığınızda.
Levi bunu nasıl ve ne zaman yaptığını bilmiyordu.
Ellerindeki kanı üstüne silip ofladı.
"Üzgünüm doktor. Yine sıçtım değil mi?"
Pişmanlıktan ölecekti.
*****
Ertesi Gün, 13.34
"Levi."
Eren derin bir nefes aldı.
"Sargıların hakkında konuşalım. Dün gece olanları açıklamak ister misin?"
Levi duvarlara baktı.
O günün üzerinden 4 gün geçmişti ve Levi tek kelime konuşmuyordu.
Levi omuz silkti.
Eren umutsuzluğa kapılıyordu. Armin'in dediğini hatırladı.
"Onu kurtarabileceğine inanıyor musun?"
Eren bağırarak 'Hayır' demek istiyordu.
Levi konuşmak için derin bir nefes aldı.
"Ere... Doktor."
Eren şaşırdı. Bunu beklemiyordu. Dimdik Levi'ın gözlerine baktı.
"Doktor. Ben..."
Levi'ın sesi boğuk çıkıyordu. Birkaç kere yutkundu.
Eren öne eğildi.
"Dinliyorum?"
"Özür dilerim. Ne demek istediğimi biliyorsunuz."
Eren şaşırarak onu dinliyordu. Dört gündür kurduğu tek cümleydi bu.
"Oldu bitti Levi. Sadece nedenini merak ediyorum."
Levi omuz silkti.
"Bir defter istiyorum."
"Niye?"
Levi'ın bahçeye çıkmak dışında daha önce hiç kişisel bir şey istemediğini hatırladı.
"Yazmak, çizmek için. Karşımda sürekli konuşacak biri olmuyor."
Levi de doktora doğru eğildi. Gözleri birbirine yakındı. Eren Levi'ın gözlerindeki gölgeleri izlemeye başladı farkında olmadan.
"Lütfen Doktor Jaeger. Boğuluyorum. Bana bir can simidi atın."
Son cümleyi fısıldadı.
"Kurtarın beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTALIK {Ereri/Riren Fanfic}
Fanfiction#1 riren snk içinde #30 Levi üstündeki deli gömleğine baktı. Ne zaman... "Doktor, bu neden üstümde?" Eren Jaeger karşısındaki akıl hastasına baktı. " Zihnin... Zihnin fazla karanlık Levi. Bırak aydınlatayım." "Kurtar beni doktor."