"Levi Ackerman değişken bir ruh hali içinde. Bir gün intihar girişiminde bulunuyor, ertesi gün her şeyin güzel olduğunu söylüyor.Her seansta bana klostrofobisinin onu öldürdüğünü söylüyordu. Onu anlayabiliyorum. Ona günde 3 saat verdim. Bu üç saatlik sürede serbest gezebilme hakkı olacak yanında bir gözetmen eşliğinde. Umarım doğru bir karar vermişimdir."
Eren kalemini bir kenara bırakıp dosyayı kapadı.
Levi ile seansı yeni bitmişti.
Levi ilk defa Farlan ve İsabel hakkında net şeyler söylemişti.
*****
"....İşte bu yüzden doktor. İsabel karanlıktan korktuğundan çoğu gece onun yanında uyanık kalmam gerekiyor."
Levi masaya baktı yumuşak bakışlarla. Eren onun kendini İsabel'in abisi olarak gördüğünü anlamıştı.
"Peki bana onlardan biraz daha bahsetsene Levi. Mesela... Onları nereden tanıyorsun?"
*****
Eren ofladı. Levi'ı bu hale getiren sadece onların ölümü değildi. O... Daha hayatının başında kaybetmişti oyunu. Doğuştan şanssızdı.
Arkasına yaslandı ve öğle yemeğinde nereye gideceğini düşünmeye başladı. Hastanenin yemekhanesinde midesini bozduktan sonra buraya güveni kalmamıştı.
Kapısı çalındı.
"Girin?"
Armin içeri girdi;
"Eren ben midemi önemsiyorum ve hastaneye güvenmiyorum. Öğle yemeği için şu bahsettiğim çin lokantasına kaçalım mı?" dedi gülerek.
Eren sırıttı. Birden kendini okuldan kaçan bir liseli gibi hissetmişti sebepsizce.
"İyi, gidelim."
*****
Levi elinde defteriyle karşısındaki ağaca bakıyordu.
Kalemi tereddütle kağıda değdirdi ve çizmeye başladı. Hiçbir zaman yetenekli bir sanatçı olmamıştı ama kafasını boşaltıyordu bu, iyi geliyordu ona.
Yanındaki refakatçi hemşire onu izledi.
"Çok güzel çiziyorsunuz Levi-san."
Levi ona bakmadan işine devam etti.
"Beni izleme. Dikkatimi dağıtma."
"Ah, özür dilerim." Hemşire telefonuyla ilgilenmeye başladı.
Levi ağacı çizerken onun arkasından geçen Arlert ve Eren'i gördü. Eren ona baktı, gülümseyip hafifçe el salladı. Levi da başıyla ufak bir selam verdi ilgilenmiyormuş gibi. Sonra defterine geri döndü.
Eren onun bir hobi edinebilmesine sevinmişti. Onu böyle gördükçe umutlanıyordu; başaracak, düzelecek.
Armin ile arabaya binip hastaneden uzaklaştılar.
"Hemşire Lenz?"
Sarışın refakatçisi ona baktı, Levi'ın ona seslenmesini beklemiyordu.
"Efendim Levi-san?"
Levi sert bir şekilde sordu;
"Doktor Jaeger nereye gidiyor?"
Christa bir süre düşündü.
"Hmm... Sanırım öğle yemeği için dışarı çıktı."
Levi konuşmadı bir süre.
"Levi-san?"
Levi ayağa kalktı.
"Hücreme dönüyorum. Boş süremi daha sonra değerlendireceğim."
Kalemini defterinin arasına sokup odasına gitti.
Boş vaktini değerlendirmek için doktorun geri gelmesini bekleyecekti.
*****
Saatler önce olduğu gibi aynı bankta aynı ağaca bakarak çiziyordu. Ama bu sefer refakatçisi Eren Jaeger'dı.
Hava kararmak üzreydi. Levi doktorun mesaisinin bittiğini biliyordu ama umrunda değildi.
Defteri ona çevirdi.
"Nasıl gözüküyor?"
Eren deftere baktı. Gülümsedi.
"Çok güzel. Beğendim."
"Teşekkürler." Levi başını geriye atıp gökyüzüne baktı. Düşünceli bir halde kalemin arkasını dudaklarına vurdu birkaç kez.
Eren tuhaf hissetti. Aniden bir şey yapmak istedi. Sadece ona odaklanabildi. Kalbinin tuhaf atışına şaşırdı.
Levi ona baktı başını hafifçe oynatıp.
"Doktor."
Eren yutkundu.
"Ne oldu Levi?"
Bir süre hiçbir şey demeden birbirlerine baktılar.
Yaklaştılar. Çok yavaşça.
Çok yaklaştılar.
Hiçbir şey demeden birbirlerine baktılar.
Birbirlerinin nefeslerini hissedebiliyordu.
Hayır. dedi Eren içinden.
Geri çekildi. Ayağa kalktı.
"B-benim şey... Gitmem gerek. Eve geciktim. Sen... Şey... Odana kendin dön. Sadece odan. Sana güveniyorum. Başka bir yere değil."
Levi başını salladı onaylamak için.
Doktor koşarcasına uzaklaştı. Kafası karışıktı.
Hastasıysa yine göğe baktı.
"Siktir doktor. Ölüyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTALIK {Ereri/Riren Fanfic}
Fanfiction#1 riren snk içinde #30 Levi üstündeki deli gömleğine baktı. Ne zaman... "Doktor, bu neden üstümde?" Eren Jaeger karşısındaki akıl hastasına baktı. " Zihnin... Zihnin fazla karanlık Levi. Bırak aydınlatayım." "Kurtar beni doktor."