8 yıl sonra
Veli toplantısı vardı ertesi gün. Derin'in kimi kimsesi yoktu.Herkes annesi veya babası ile birlikte gelecekti, kimse yalnız olmayacaktı. Bu durum Derin'e kendini iyice yalnız hissettiriyordu.Şu dünya da kimsesinin olmaması yetmiyor muydu? Yaşanan her olay yarasını acıtmasa olmaz mıydı sanki? Bunları kendine yediremez olduğunda hayat 1-0 öne geçmişti. Öne geçmişti ama maç daha yeni başlıyordu. Ağlayarak yurdun önüne geldi.
Kumsal (en yakın arkadaşı):
- Ne oldu Derin?- Ne olacak? Hayat yine örseledi beni.
- Sakin ol.Şimdi ılık bir duş al. Bir hafta sonra Yedinci Sınıfa Geçiş için Bursluluk Sınavı var. Sen ona odaklan.Bir de sana bunları yaşatanlar üzülsün. Üzülecek olan sen olmamalısın.
-Sen olmasan... Ben kendimi iyice yalnız hissederdim.Derin'in bu sınavı kazanmaktan başka çaresi yoktu.
-Derin kazandığını bir düşünsene! Ne kadar güzel ne kadar , ünlü ve en önemlisi özel bir okul. Senin için ne kadar güzel olacak bu okul.Derin büyük bir yorgunlukla:
-Artık herhangi bir hayale kucak açamayacak kadar yorgunum.Ve sonunda o gün gelip çatmıştı. (Sınav gününden bahsediyoruz)
Öğretmenlerin yardımı ile okulu buldu. Kapıda asılı olan kağıtta ismini aradı ve isminin bulunduğu sınıfa gitti.Vakit gelmeden sınıfa giremiyordu. Sınıfın içinden bir öğretmen çıktı ve sınav vaktinin geldiğini söyledi herkes sıralara oturdu. Sırayla sınav kitapçığı dağıtıldı. Kitapçıklar çok kalın gözüküyordu.Derin kendine güvenerek kitapçığın kapağını açtı ve Türkçe'ye çözmeye çalıştı.Türkçe kolaydı. Ardından en iyi dersi olan matematiği bitirdi. Fen zaten genel bilgilerden ibareti.Sosyal desen yorum sorularından oluşuyordu. İngilizce Derin'e göre anasınıfı bilgisiydi. Din dersi ise zaten her müslümanın bilmesi gerekenlerdi. Sınav bittiğinde Derin'i Mukaddes ve Kumsal karşılamıştı.- Nasıl geçti?
-Çok kolaydı Mukaddes Teyze'm.
-Hadi inşallah.
Kumsal Derin'in boynuna sarılıp onu hayal dolu bir havuza atmıştı.
-Düşünsene, bu sınavı kazanıp özel okula giriyorsun.Sonra yığınla zengin arkadaşın oluyor ve hepsi sana bir şey ısmarlıyor.
-Yemem ki.
-Neden?
-Sen olmadan boğazımdan geçmez.
-Sen olmasan ben ne yapardım?
-Hatırlıyor musun? Bir gün okulda soy ağacını öğreniyorduk.
Öğretmen bizden bizden kendi ailemizi çizmemizi istemişti. Sen de beni yazmıştın. O gün bu gündür yalnız değilim.Bir ailem var.Hatta o ailenin içinde bana canını bile verecek olan biri...-Kim o?
-Sensin Şapşik'im.
-Canım kardeşim.
-Arkadaşlar her zaman gölge veren bir ağaçtır.
-Ve bu ağacı sulamazsan kurur, sen de sadece izlersin.
-Vayy edebiyat!
- Tabii. Ne de olsa üzüm üzüme baka baka kararır.
-Kızlar!Hadi edebiyat vakti değil,uyku vakti İstirham ediyorum yataklara.
Edebiyat yapmayın derken kendisi de günümüz Türkçesinde pek kullanılmayan kelimeleri kullanmıştı.Herkes uyuyordu.Derin'in gözüne uyku girmiyordu. Çok heyecanlıydı. Sınav sonucunu çok merak ediyordu.Hayal ettiklerini sahip olabilecek miydi?Nihayet o gün gelmişti.Sınav sonuçlarını öğrenmek için okula gittiler
Mukaddes:
- Bak Derin'im,insan her şeyi İlk seferde başaramayabilir bir daha denersin. Belki o zaman olur.- Kazanamadım mı?
-Maalesef.
- Nasıl olur?Çok iyi geçmişti.
- Tamam, artık gerçekleri söyleme vakti Doğrusunu söylemek gerekirse kazandın. Hatta Türkiye birincisi oldun.
Bu da %100 burs kazandın demek.Sanki dünyalar onun olmuşçasına sevinmişti. Birbirlerine sarıldılar sıkıca.
- Hayalimizin peşinden koşmaya başladığımız ana hayatımızda her şey bir anlam kazanır, dedi Derin.
-Aferin bi'taneme aşılmasına imkan olmayan hiçbir duvar yoktur.
Yurda doğru yürüyorlardı.
-İçim, böyle bir tuhaf.Sanki böyle midemde ki kelebekler özgürlük derecesine bağırıyorlar.Damarlarımda ki kan her zamankinden daha hızlı ve koşturarak akıveriyor.
-Kıyamam yavruma, neyse yura geldik.
-Kumsal kim bilir ne kadar mutlu olur.
Odasının içine girdi Derin. Yatağının üstüne oturdu.
-Kumsal, dedi.Numara yapıp tepkisini ölçmek istiyordu.
-Ne oldu? Kazandın değil mi?
-Hayır.Hayır bu sefer olmadı, başaramadım.Kazanamadım!
-Nasıl olur! Çok iyi geçmişti ama...
-Ya ben sana dayanamam!
-Nasıl yani?
-Kazandım, hatta Türkiye birincisi oldum. Hem okula %100 bursla gideceğim hem de TÖMER'e
-Desene hayaller gerçekleşiyor.
-Evet, yazarlık için çok iyi oldu TÖMER.
-Çok şanslısın, bir sürü arkadaşın olacak
-Zaten benim senin gibi arkadaşım yok artık.Arkadaşlaeımı zenginlerden seçeceğim.
-Nasıl ya? Anında sattın beni,öyle olsun.
-Sen benim arkadaşım değilsin ki, kardeşimsin.
Tam o sırada kapı açıldı ve içeri Müdire Hanım girdi:
Müdirenin söyleyecekleri Derin'in hayatını değiştirecek.
İyi yönde mi? Yoksa kötü yönde mi?Dipnot: Barbara Sher ve Anton Çehov'un sözünden alıntı vardır.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Penceresi
Teen FictionGeliri olmayan dört çocuklu bir aile...Kendisi evde yatıp hamile karısını mendil satmaya gönderen bir baba... Çocukları için yağmur çamur dinlemeden çalışan karnı burnunda bir anne... İşte Derin'in hikayesi böyle başlıyor.