Siyah saçlı genç duyduklarıyla karşısındakine öfkeyle bakıp yumruklarını sıktı.
Yaşadığı şeyi hayal bile edemezken, suçlu duruma düştüğü için kendinden ve karşısında duran çocuktan nefret ediyordu.
"Bunu yaptığına inanamıyorum Lee Minhyuk." İlk defa duymadığı bu ismin sahibi ise söylenenleri umursamıyor gibiydi.
"Dua et ki, olayı Dekan'a taşımayacağım." Siyah saçlı olan gözlerini kocaman açtı ve söylenenlerin tokat gibi suratına çarptığını hissetti.
Başının derde girmesi, hem de hiç suçu yokken, isteyeceği en son şey bile değildi.
Karşısındaki çocuk ise yine umursamıyordu, sıkılmış gibi bir havası vardı. Bu uyarılara alışkındı belli ki.
"Bir daha böyle bir şey olursa, yurttan hatta okuldan atılman söz konusu. Beni anlıyorsun değil mi? Artık şu umursamaz tavırlarından vazgeç."
Minhyuk gözlerini kapattı ve ofladı.
"Tabii, Müdür Choi, anlıyorum. Bir daha olmayacak."
Siyah saçlı genç sinirle gülünce gözler ona çevrildi. Minhyuk denen herifin yurda gizlice içki sokmasını anlayabiliyordu. Ama şişeleri başka birisinin, kendisinin çantasına gizlice koymasına anlam veremiyordu.
Hem, sonra nasıl almayı düşünüyordu da böyle bir şey yapmıştı ki!
Yurt koridorlarındaki kameraya şükretti.
"Aynı sebepten bir daha karşıma gelmeyin. İkiniz de!" Yurdun müdürü sesini yükselttiğinde siyah saçlı genç olduğu yerde titredi.
"Tekrardan çok özür dilerim, efendim."
Minhyuk eğilmekten ve özür dilemekten başka bir şey yapmayan çocuğa bakıp güldü ve odadan çıktı.
Diğerinin arkasında olduğunu biliyordu.
"Bana bak." Duyduğu sesle duraksadı ve yüzündeki ukala tavırla arkasını döndü. "Benden özür dilemen gerekiyor."
Minhyuk, kendinden kısa olan çocuğun söylediklerine karşı yalnızca yüzünü buruşturdu."Böyle bir şey yapmayacağım."
Hala rahat.
Bir saniye olsun duygularından ödün vermiyordu. Siyah saçlı genç sinirle soludu.
"Bana bir şey söylemek zorundasın."
Minhyuk gülerek kısa olana yaklaştı. Gözleri birbirinden bir saniye bile ayrılmıyordu. Dudaklarını birbirine bastıran siyah saçlı çocuk, kendisine yaklaşan bedene karşı kayıtsız kalmıştı.
"Sana, duymaktan hoşlanabileceğin başka şeyler söyleyebilirim..." fısıltıyla söylerken kulağına eğildiği çocuğun gözlerini kocaman açtığını fark etti. Ardından güldü. "Tabii, istersen.."
Kendini geri çekip ufaklığın kızaran yanaklarına baktı ve tekrar güldü. Bu gülüşü karşısındakini sinir etmiş olacak ki, aniden çıkışması bir olmuştu.
"Ne diye sırıtıp duruyorsun?"
"Çünkü kıyaslanamayacak kadar güzelsin. Bu hoşuma gidiyor." Uzun ve sarışın olan göz kırpıp arkasını döndü ve ilerlemeye başladı.
Şaşkın şaşkın bakan ise Yoo Kihyun olmuştu. Bunu beklemediği netti. Gözlerini sonuna dek açıp, birkaç adım attıktan sonra arkasını dönen çocuğun dudaklarına baktı.
"Ama kızardığında daha da çok.."
Ve, sarışın çocuk görüş alanından çıkana değin ona bakmayı sürdürmüştü.
Diğer bölümler texting şeklinde devam edecek.
Kihyuk beyleri ve textingi sevin.💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Incomparable | Kihyuk Texting
Kısa Hikaye"Ne diye sırıtıp duruyorsun?" "Çünkü kıyaslanamayacak kadar güzelsin." Minhyuk+Kihyun @nomoreshipper.