Okulun bahçesinde sessizce yürürken, kitap okuyabileceğim sakin bir yer bakınıyordum ama yaz geldiği ve çoğu üstlerimin sınavları bittiği için herkes bahçede, çimlerde geçiriyordu vaktini.
Kendime, güneşi kapatacak uygun bir ağaç bulup gövdesine yaslandım ve etrafı incelemeye başladım.
Sunbae'nin, her an beni gözetliyor olabileceği düşüncesi diken üstünde gibi hissettiriyordu. Ama aynı zamanda güvende gibiydim. Başıma bir şey gelse yardımıma koşacak biri vardı sonuçta.
En azından, şimdilik.
Kitabımı çıkarıp, okumaya başladığımda bile aklımda Minhyuk vardı. 3 yıldır kendi halimde eğitimimi görüyordum. Birkaç arkadaşım dışında samimi olduğum kimse yoktu. Derslerimde her zaman başarılıydım ve aynı dönemde okuyan arkadaşlarım arasında genellikle birinci olurdum.
Edebiyatı ne kadar sevdiğimi bilen, buna şaşırmıyordu.
Kitabı okumadığımı, düşüncelere daldığımı fark edip ofladım ve çevreme bakındım. Önümden geçip giden insanlar bana gülümseyerek bakıyordu. Fakültede bilinen ve saygı duyulan biriydim.
Peşimde koşan onlarca kız veya erkek yoktu, eğlenceli biri de değildim, Minhyuk'un aksine. Ama fakültede bana saygı duyulduğu kadar ona da duyuluyordu.
İşin aslı onu az bir süredir tanıyordum, önceden ismini duymuşsam bile unutmuş gitmiştim. Kimseyle alakamın olmamasından kaynaklı bir şeydi bu.
Ne var ki, şuan beynimi en çok kemiren isim Minhyuk denen o serseri çocuktu.
Her neyse diye mırıldandım. Bu kadar çok düşünmemeliydim. Kafamı kitabıma eğip, okumaya başlayacaktım ki üzerine düşen siyah şey beni korkuttu. Dikkatle baktığımda ise bunun bir böcek olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
Yüreğime ağzıma gelir bir vaziyette ayağa fırlayıp kitabı en uzak köşeye attım. "Tanrım!" Korkuyla çimlere, tepemde gölge görevi gören ağacın yapraklarına ve uzağa fırlattım kitabıma bakındım. "Ödüm koptu."
Resmen, koskoca bir böcek düşmüştü. Ya kafama düşseydi.
Elim ayağım titremeye devam ediyordu, elimle göğsümü patpatlayarak sakinleşmeye çalıştım." Siktir ya!"
Bu sırada bir şey oldu. Hala korkudan çevreme bakınırken, beni daha da şaşırtan, dengemi alt üst eden bir şey.
Arkadan bir çift kol belimden sarılarak göbeğimde birleşti.
"Sen de kimsin?" Heyecanımı atamamanın verdiği öfkeyle bağırdım. Kafamı yana çevirip, hemen burnumun dibinde gördüğüm sarı saçlar ve o heykel gibi suratla şaşkınlığım kat kat artmıştı. Yerimde debelenmeyi kestim ve onun gülüşünü izledim. Sadece yan profilden görüyor olsam da, ne kadar etkileyici olduğu gerçeği su götürmezdi.
"Sen salaksın." Göz temasımız devam ederken dediği şeyle kaşlarımı çattım. Bu sırada, o beni itekleyerek kalın gövdeli ağacın arkasına götürdü. Pozisyonumuz hala aynıydı.
"Sunbae, ne yaptığını zannediyorsun? Gören olursa halimiz ne olur biliyorsun değil mi?"Öfkeyle soludum.
Minhyuk ise beni ciddiye almıyordu bile. Gülmeye başlayınca göbeğime sarılı kollarını tutup ayırmaya çalıştım, ama başarısızdım.
"O böcek gerçek değildi mal. Plastik. Sadece biraz eğlenelim istemiştim."
"Ne? Çok sağol ya. Eğlendik sayende, evet."
Suratını pataklamak istiyordum. Kollarından kurtulamadığım için ona bakmayı kestim ve kafamı çevirip ağaçlara doğru baktım. O ise çenesini omzuma koymuş, ikimizi de yavaşça bir sağa bir sola hareket ettiriyordu.
"Beni bırak sunbae. Sana hayatımı zorlaştırma demiştim, benden ümidini kes." Minhyuk hııı gibi bir ses çıkardı.
"Daeebak! Neden senden ümidimi kesecekmişim? Sen benimsin. Kimse karışamaz."
"Ben kimsenin değilim. Ayrıca mal veya hayvan da değilim."
"Sana öyle bir şey demedim zaten. Bundan sonra sana benimki diye mi seslensem, yoksa benim olan mı? Hangisi daha havalı acaba.."
Daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi ve saçmalıyordu. Yumruklarımı sıkıp sakız gibi yapışan kollarını çekmesini bekledim.
Dayan Kihyun. Nasıl olsa bırakacak.
VOTE VE YORUM YAPIN LAN
RİCAA EDİYORUM LFKCKLC
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Incomparable | Kihyuk Texting
Short Story"Ne diye sırıtıp duruyorsun?" "Çünkü kıyaslanamayacak kadar güzelsin." Minhyuk+Kihyun @nomoreshipper.